Doktor

182 16 0
                                    

10 YIL ÖNCE

" Anneye bir öpücük ver."

Beatrice koştu ve annesine sarıldı. Babasını da çok seviyordu, ama annesi başkaydı. Hemen ardından arabaya bindi ve kemerini taktı. Babası arabanın kapısını kapattı. Şimdi annesi ve babası gizi gizli bir şeyler konuşuyorlardı. Beatrice dikkatini başka bir yere verdi. Gizli şeyler gizli kalmalıydı. Annesi ona her zaman insanların sırlarını merak etmemesini söylerdi. O da bunu yapmaya çalışıyordu. En sonunda babası da arabya bindi ve yola çıktılar.

" Hastaneye gitmek zorunda mıyız baba?"

" Evet canım, zorundayız."

" Neden ama? Kendimi iyi hissediyorum."

" Kendini iyi hissetsen de, vücudunda fark etmediğin mikroplar dolanıyor olabilir. Bunun için senin kanını kontrol edecekler. Ve bir de, duyduğun uğultular hakkında konuşacaklar."

" Sahi mi? Doktora bunun için mi gidiyoruz? Baştan söyleseydin hiç itiraz etmezdim baba. Bana ilaç verince duyduğum sesler bitecek mi?"

" Bilmiyorum bebeğim. Doktoru dinleyeceğiz. O senin kulağına bakacak ve bize ne olduğunu söyleyecek."

Hastane biraz küçüktü, ama bir sürü odası vardı. Beatrice babasının elinden tutmuş koridorları geziyordu. Duvarlar ve kapılar griydi, bazı kapılar diğerlerinden daha büyük ve beyazdı. Babası beyaz bir kapının önünde durdu.

" Beatrice, buradan sonrasına ben giremem canım. İçeri gir. Seni tanırlar. Kanını alacaklar ve seni muayene edecekler, korkacak bir şey yok. Tamam mı?"

" Kanımı alınca canım acıyacak mı?"

" Hayır, acımayacak. Beni malesef buraya almıyorlar. Burada bekleyeceğim."

" Tamam."

Babasına sarıldı ve beyaz kapıdan içeri girdi. Girdiği anda da bağırış sesleri duymaya başladı.

" Sana git buradan dedim!"

" Ama ilacım-"

Bu bir kız çocuğunun sesiydi. Ağlıyordu. Beatrice bir anda korktu. Kocaman bir odadaydı. Her taraf bembeyazdı. Ortada odanın diğr tarafına bakan bir dişçi koltuğu ve yanında da bir masa vardı. Masadaki iğneleri görünce donakaldı.

" Bağırmaya devam edersen hayatın boyunca ilaç alamayacaksın! Şimdi kaybol!"

Masanın yanında ayakta duran adam bağırıyordu. Birden koltuktan bir kız kalktı. Ağlıyordu. İkisi birbirlerini görünce bir süre ayakta durdular. Ve ağlayan kız uçtu gitti. Beatrice korkmaya başlamıştı. Adam onu görünce en tatlı gülümsemelerinden birini takındı.

" Hoşgeldin! Beatrice, değil mi? Montunu çıkar da gel otur."

" Şey ben-"

" Korkacak bir şey yok. Hadi bakalım, gel buraya."

Yavaşça yürüdü ve montunu çıkarıp yere atarak koltuğa oturdu. Koltuğun kemerleri vardı. Acaba kemerler ne içindi?

" Kemeri takmamız gerekiyor mu?"

" Ne? Ah, hayır. Kemer huysuz çocuklar için. Ama görüyorum ki sen çok uysal, aynı zamanda da cesursun. Şimdi, sadece sağ kolunu uzat ve gözlerini kapa. Seni küçük bir sinek ısıracak."

Beatrice denileni yaptı. Ama onu sanki arı sokmuştu. İlk başta küçük bir çığlık attı, ama sonra sakinleşmeye çalıştı. İşte, bitmişti.

Gözlerini açtı. Doktor koluna küçük bir bandaj yapıştırdı ve gülümsedi.

" Şimdi Beatrice, sanırım kulağında bir takım sorunlar vardı, değil mi?"

" Evet. Kimsenin duymadığı sesler duyuyorum."

" Hım... Canın yanıyor mu peki?"

" Hayır."

" Peki, ne zamandır bu sesleri duyuyorsun Beatrice?"

" Şey... Kendimi bildim bileli."

Doktor eğildi ve Beatrice' in kulağını şöyle bir inceledi.

" Kulağın gayet normal gözüküyor. Peki, bu sesler sana ne hatırlatıyor? Yani, neye benziyorlar?"

" Sesleri sadece yanımda biri olduğunda duyuyorum. Onlar sanki, yanımdakilerin düşünceleri. Ama onları anlayamıyorum. Annem de böyle olduğunu söylüyor."

Bir süre daha konuştular. Adını bilmediği doktor ona alakasız alakasız şeyler soruyordu. Daha sonra onu hemen yandaki başka bir odaya geçirdiler ve ona garip bir giysi giydirerek bir makineye soktular. Makinenim içinde çok sağlam durması gerekiyordu, hareket ederse sonuç alınamazdı.

Sonunda babasının yanına dönebilmişti. Once şeyden sonra. Çok korkmuştu, ama korkacak bir sey yoktu.

" İyi misin?"

" Evet. Bana iğne yaptılar, ama ağlamadım."

" Bir dondurmayı hak ettin öyleyse. Ama çıkışta. Şimdi beni burada bekle, ben doktorla görüşeceğim. Tamam mı?"

" Tamam."

Babası giderken Beatrice arkasından el salladı. Sonunda seslerden kurtulacaktı.

Bekleme salonunda çok insan vardı, Beatrice rahatsız olmuştu. Sonunda babası geldi, ama geldiginde ona çok garip bakıyordu.

" Ne oldu baba?"

" Bir şey yok. Hadi gidelim."

" Neyim varmış peki? İlaçlarımı aldın mı?"

" Bir şeyin yokmuş. Çok sağlıklısın. Şimdi gidiyoruz."

Beatrice ne olduğunu anlamıyordu. Peki ya duyduğu sesler? Onlar da mı normaldi?

Dondurma alıp eve gittiler. Beatrcie annesine bandajını göstermek için sabırsızlanıyordu.

" Merhaba Beatrice, nasıl geçti?"

" Benden kan aldılar, bak! Canım çok yandı ama babam ağlamadığım için bana dondurma aldı."

" Ne güzel! Aynada yara bandına bakmak istersen içeriye koş, ben şimdi geliyorum."

" Tamam!"

Beatrice koşa koşa içeri girdi ve odasına gitti. Bandaj gerçekten küçüktü, ama Beatrice' e göre çok büyük bir anlam taşıyordu. Gülümsedi. O çok cesur bir kızdı.

Annesi içeri girdiğinde onda bir değişiklik olduğunu anlamıştı. Yine babasıyla kavga etmiş olabilirlerdi.

" Anne?"

Ona bakmıyordu bile. O sırada uğultular yine Beatrice' i rahatsız etmeye başlamıştı. Hemen koşarak odasına gitti ve kapıyı kapattı. Annesi ile babası yine kavga edecekti.

Onların bu haline çok üzülüyordu. Mutlu olmalarını çok istiyordu ama ikisinin yüzünde de her zaman buruk bir gülümseme ve gözlerinde hüzün vardı. Buna kendisinin sebep olduğunu düşünmeden edemiyordu. Tahmin ettiği gibi, annesi babasına bağırmaya başlamıştı. Vücudunu yorganına, kafasınıyastığına gömdü. Onu rahatsız eden şey dışarıdan gelen bağırışmalqr değil, uğultulardı.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin