İçeriden

85 10 3
                                    

Gözlerimi açtığımda, kendimi tarifsizce acı veren korkunç bir aydınlığın ortasında buldum. Işıklar açılmıştı. Saatin kaç olduğunuu merak ederek yattığım soğuk betondan kalkmaya çalıştım, ancak başımın dönmesi hala geçmemişti. Ben ısrarla ayağa kalkmaya çalışırken, başımın ani zonklamasıyla küçük bir çığlık attım.

Birden, kafamda yüzlerce ses dolanmaya başladı. Gözlerim kararıyor, aniden başım zonkluyor,kalkmaya çalıştığım yere tekrar tekrar düşüyordum.

Bana ne olduğunu anlayamamıştım. Sonunda pes ederek başımı yere koydum. Bu, önceki baş ağrılarım gibi değildi. Biri tarafından olmuyordu.

Ne olduğunu sonunda anladım.

Zehirlenmiştim.

Yardım almalıydım, böyle  beklersem daha iyi olmayacaktım. Aklıma ilk gelen kişi tabi ki de Tom' du. Onunla iletişim kurmayı denedim.
" Tom, Tom! Beni duyuyor musun?""

Birkaç kere aynı şeyi denediysem de hiç cevap gelmemişti. Hemen ardından, Tom' un beni duysa bile duvarlar yüzünden benimle konuşamayacağını hatırladım. Yapayalnızdım.

Önce ayağa kalkmam, sonra ilaç kutularını kaldırmam gerekiyordu. Ama daha doğrulamazken nasıl ayağa kalkabilirdim ki? Üstelik Tom' un dediği şeyleri de yapmam gerekiyordu.

Acaba kapı ne zaman açılacaktı? Kimsenin beni odamdaki kullanılmamış ilaç kutularıyla yerde yatarken görmesini istemezdim.

Kendimi tekrar zorladım. Sanki biri kulaklarıma bastırıyormuş gibiydi. Ama ayağa kalkmak zorundaydım. Tom' un planına uymam gerekiyordu.

Bir anda aklıma bir fikir geldi. Madem bedenimi ayağa kaldıramıyordum, ben de başka bir bedene girerdim.

Acaba hala yapabiliyor muydum? Gözlerimi kapattım ve kendimi zorladım. Kimin bedenine girmeliydim? Basit bir şekilde Ruby' yi düşündüm, ve tahmin ettiğimden daha kolay bir şekilde, onun bedenindeydim.

Ruby' nin odasındaydım. Ruby, yani Ruby' nin bedeni yatıyordu, dolayısıyla ben de yatıyordum. Kalkabileceğimi umut ederek kollarımdan destek alıp doğruldum. Başım dönmeden kalkmayı başarmıştım.

Ruby' nin geçen gün satın aldığı kol saatinden saatin onikiye yaklaştığını öğrendikten sonra odada dolanmaya başladım. Lavaboya girdim ve aynada Ruby' ye baktım. İyi görünüyordu. Etrafıma baktığımda ilaç şişelerinin küvetin içinde olduğunu gördüm. Sadece dört tanelerdi, bu da Ruby' nin eline gelen ilacı çok bekletmediğine işaretti. Birden onu bu saçma sapan yerden kurtarmak istedim. Onu kurtarıp yanımıza alırdık. Daha sonra Colin' e yaptığımız gibi Tom ile Ruby' nin ilacı bırakmasına yardım ederdik. Bu düşünce ile aynadaki Ruby' ye gülümsedim. İşte tam o anda, kapı açılmıştı.

Koridorda bir kalabalık oluşmadan önce koşarak kendi odamın kapısına gittim. Bedenim yerdeydi, ilaçlar da öyle.

Kapılar kapanmadan önce beş dakikam vardı, bu yüzden alelacele ilaçları toplayıp küvetin içine attım. Daha sonra bedenimin yanına gittim. Kendimi yerden kaldıramıyordum. Kollarımdan tuttum ve sırtımı kaldırmaya çalıştım. İşte tam o sırada, kollarımı yanlışlıkla bıraktım ve tekrar yere yapıştım.

" Ah!"

Canım yanmıştı. Bedenime bir şey olunca hissedebiliyordum, ama nedense başım dönmüyordu. Kameralardan görüldüysem bütün plan tehlikeye girebilirdi. Herneyse, oturup bunun hakkında düşünecek vaktim yoktu.

Sonunda bedenimi yatağa yatırmayı başardım, ve kapı kapanmadan dışarı çıktım. Sıra planı uygulamaya gelmişti. Tom' un da hazır olmasını umdum.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin