Colin

268 22 2
                                    

COLIN

Telefonu kapatıp sırıttı. Anlaşılan Beatrice sinirlenmişti.

Başı ağrıdığında Beatrice' in ona neden güvenmediğini anlayamıyordu. Onunla iyi iletişim kurmaya çalışıyordu ama anlaşılan, uğraştığı kız inatçının tekiydi.

İki buçuk haftadır yaşadığı ahşap evdeki yatağından kalktı ve evde Harwey' e bakındı. Anlaşılan kendisi yine kasabayı keşfe çıkmıştı. Yanından ana yol geçen arazideki küçücük bir evi neden tuttuklarını hala anlayamıyordu. Doğal olarak bu evi hiç sevmemişti.

Alarmı çaldığında saat tam olarak onbiri gösteriyordu. Alarmı kapattı ve çantasından ilacı çıkardı. Tel- ein. Vakit gelmişti. Kısa sürede ilacı hazırladı ve iğneyi koluna batırdı. Artık canı yanmıyordu, alışmıştı.

Kendini çok daha iyi hissediyordu. Beatrice gibi bu ilaca muhtaç olmadan güçlü olmanın nasıl bir duygu olduğunu düşündü. Güzel olmalıydı.

Ona hala neden söylemediğini bilmiyordu. Galiba Beatrice' in başına gelen onca şeyden sonra bilmediği bu kadar çok şey olduğu gerçeğini kaldıramayacağını düşünüyordu. Öte yandan, Beatrice' in gerçekten çok güçlü olduğunu biliyordu.

O ilaçlarını toplarken Harwey de keşiften dönmüştü.

" Nerede kaldın Harw?"

" Üzgünüm, trafik vardı."

" Harw, senin araban bile yok."

" Doğru. Ama trafik insanın ruhunu etkiliyor."

Belki de onuncu kere Harwey' nin şakalarının hiç komik olmadığını düşünüyordu ki, aklına Beatrice geldi.

" Harw, hani canı acımayacaktı? Önemli olmadığını düşünüyorsun ama dün acıdan kıvranıyordu."

" Biraz acıya dayanamayacaksa onu bırakalım gitsin. Bunu ona yaptığımız bir tesf olarak düşünsen iyi olur. Ayrıca kalıcı bir ağrı değildi."

" Sırf sen onunla düzgün iletişim kuramıyorsun diye kız hiçbir şeyden habersiz bir gün boyunca acı çekti. Sadece onu buraya getirmemi söyleyebilirdin."

" Ben de tam seninle o konuyu konuşacaktım. Artık ona anlatmalısın. Onu eğitmemiz gerekirken vakit kaybediyoruz."

" Tamam, ilk iş ona söyleyeceğim."

Tam o sırada telefonu çaldı. Arayan Beatrice' di.

" Alo?"

" Bana söylemediğin şeyler olduğunu her zaman biliyordum zaten!"

" Beatrice?"

" Sen yine masum numarasına yat tabii! Bu sefer beni oyuna getiremeyeceksin!"

" Sakin ol! Ne diyorsun?"

' Doktor Dawson ismi sana bir şey hatırlatıyor mu bay yalancı kocakafa?"

Colin donup kaldı. Nereden öğrenmişti ki?

Beatrice

Hatta bir süre sessizlik oldu. Zaten Colin' in buna da vereceği bir cevap olsaydı şaşkınlıktan deliye dönerdim.

" Beatrice, öncelikle sakin ol."

" Sakin falan olmayacağım!"

" Peki, o zaman bisikletini bulduğun eve gel. Orada bekliyor olacağım."

Demek bisikletimi aldığımı biliyordu. Hışımla telefonu kapatıp hazırlandım. Helen gittiğimi görseydi deliye dönerdi, bunun için gizlice çıktım ve bisikletimle yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra araziye ulaştım.

Nasıl inanmıştım ki ona? Bunca kanıt onu gösterirken onun sözlerine nasıl kanabilmiştim? Sinirden deliye dönmek üzereydim ve tüm hıncımı Colin' den çıkaracaktım, onun canı çıkana dek.

Kapıyı çalar çalmaz karşımda Colin' i gördüm. Ciddi duruyordu, ama mahcup değildi. Bu beni daha da sinirlendirdi ve davet edilmeyi bile beklemeden içeri daldım.

" Bana ne bildiğini anlat." dedim. " Hemen."

" Pekala... Öncelikle gücünden haberdarım."

" O kadarını anladık..."

" Bende de bir nevi seninkiyle aynı güçten var, ama sınırlı. Seninki gibi sonsuza kadar sürmüyor. Ve seninki gibi güçlü de değil"

" Peki senin düşüncelerini neden okuyamıyorum?"

" Çünkü gücün benimki kadar zayıf olsa da biraz eğitimle düşüncelerini başkalarından koruyabilirsin. Demek istediğim, sana bir çeşit engel koyuyorum."

Anlamıyordum. Daha doğrusu anlamak istemiyordum. Bugüne kadar hep tek olduğumu düşünmüştüm ve bu bana ağır bir darbeydi.

" Bak Beatrice... Sana şimdiye kadar anlatmamamın sebebi bütün bunları hazmedemeyeceğinden korkmamdı. Ailenin sana anlatmadığı o kadar çok şey var ki."

" Ama yanılmışsın. Hazmedebilirim. Bana her şeyi anlat."

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin