Felaket Üstüne Felaket

159 18 1
                                    

Bir adım geriledim. Onu burada görmek en son umduğum şeydi.

" Beni... Nasıl buldun?"

" Ben bulmadım. Doktor Dawson buldu."

Lou' nun yüzüne hiç de hoş olmayan bir sırıtış yayılırken, bir adım daha geriledim. Korkuyordum.

" Sakın yaklaşma."

Beni dinlemeden bir adım yaklaştı. Sakinleşmeye çalışıyordum.

" Benim karşımda hiç şansın yok Louisa. Ama sana zarar vermek istemiyorum. Bu yüzden lütfen, git buradan."

Sırıtış yerini kahkahaya bıraktı. Amacı neydi bu kızın, kendini öldürtmek mi?

" Tek başıma şansım olmadığını biliyordum, bu yüzden yanımda birkaç arkadaşımı getirdim. Hepsi de senin aksine, eğitimli."

Birden yavaşça etrafımı saran gençlerin farkına vardım. Neredeyse on kişilerdi. Yutkundum. Hepsiyle nasıl baş edecektim?

" Şimdi, zorla mı olsun, kolayca mı?"

Bu sefer ben sırıttım. Onlara korktuğumu gösteremezdim.

" Her zaman zordan yanayım."

" Öyle olsun..."

Birden başıma korkunç bir ağrı girdi. hepsi beni kontrol etmeye çalışıyordu. Bu kadarına Tom ile çalıştığımız için alışkındım, ama bir süre sonra hepsi üzerime tüm güçleriyle çullanınca, neye uğradığımı şaşırdım. Çok zorlanıyordum. Öte yandan, onların kontrolü altına girmektense ölmeyi tercih ederdim. Bir daha o labaratuvara asla dönmeyecektim.

Birden iki tane erkek beni kollarımdan tuttular. Başım gittikçe daha da kötü oluyordu, ve beni tutanlardan kurtulamıyordum. Beynim bu haldeyken güçlerimi kullanmak da çok zordu. Yapabileceğim en ilkelce şeyi yapıp bağırmaya başladım. Şansıma (!), etrafta kimse yoktu. Canım çok yanıyordu ve uyuşmaya başlamıştım. Tekrar oraya dönemezdim. Colin' in yanına gitmeliydim. Tek istediğim, onunla olmaktı.

" Yeter! Çekilin!"

İşe yaramıştı. Kollarımı tutan iki salak ve Lou dahil etrafımdaki herkes, beni bırakıp geçmem için bir yol açmıştı. Bunun fazla uzun sürmeyeceğini bildiğim için, kalan son gücümle ayağa kalkıp koşmaya başladım. Başım dönüyordu. Tahmin ettiğim gibi gücümün etkisi çok uzun sürmemiş, arkamda beni kovalayan bir grup oluşmuştu. Bense bayılacak gibiydim. Karavana ulaşmama daha vardı. Dayanamayarak yere düştüm. Başımı çarptığım yer sert ve soğuktu.

" Ah!"

Ayağa kalkamıyordum. Gözlerim neredeyse kapanıyordu ve etrafım yine sarılmıştı. Lou' nun sesini duydum.

" Çekilin! Yer açın bana!"

Yanımda durdu. Nefes nefeseydim ve Sesler boğuk boğuk geliyordu. Yine de Lou' nun ne dediğini anlamıştım.

" Beatrice ile benim kapanmamış bir hesabımız var."

Birden Lou' nun karnıma tekme atmasıyla yerde bağırıp kıvranmaya başladım. İkinci tekme de ilkinin hemen ardından gelmişti. Daha önce hiç böyle pataklanmamıştım. Beşinci tekmede yere kan kustum. Sorunu neydi bu kızın?

Buna bir son vermeliydim, yoksa beni öldürecekti. Bir yandan yediğim tekmelerin acısıyla bağırıyor, bir yandan da ona durması için yalvarıyordum. şimdi de eğilip yüzüme yumruk atmıştı. Bu kadarı da fazlaydı. Bütün gücümü topladım. Çok sinirliydim. Tam bir yumruk daha atacakken eli havada olduğu halde durdu. O kadar sinirliydim ki ona ne yaptığımı ancak burnundan oluk oluk kan akmaya başlayınca anladım. Ve ilk defa, durdurmak istemiyordum.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin