Bağımlılık

171 19 1
                                    

O gece şoför koltuğuna kıvrılıp uyumuştum. Tom bizi bir sürü karavan ve çadırın olduğu bir kamp alanına götürmüştü. Colin' in ateşi ise düşmek bilmiyordu. Birkaç gün ateşler içinde zar zor birkaç kelime konuşarak yattı. Bense yanından ayrılmıyordum. Hastalığı kötüye gidiyor gibiydi ama, bana karşı tavırları kesinlikle değişiyordu. Sean' dan söz etmeyi bırakmıştı, bana seslendiğinde " Bu" demiyordu ve o korkunç bakışlarını bana karşı sergilemeyi bırakmıştı. Ne yazık ki hala iyi anlaştığımız söylenemezdi.

Tam bir hafta geçmişti. Şoför koltuğundan kalktım ve üşüdüğmü belli edecek şekilde titreyerek bavulumdan bordo, uzun kollu, tunik şeklinde bir kazak ve dar kotumu aldım. Bir de bavulun en altında bir poşetin içinde sıkışmış olan siyah kar botlarımı çıkarıp lavaboya girdim. Giyinip çıktıktan sonra Tom' un uyanmış, montunu giydiğini gördüm.

" Nereye gidiyorsun?"

" Neredeyse hiç yemek kalmamış. Gerekli eşyaları alıp döneceğim."

" Peki ya Colin uyanırsa?"

" Beatrice, sakinleş artık. Korkunç düşüncelerindeki gibi seni öldürmeye çalışmıyor. Ona şüpheci yaklaşma ki sana kanı ısınsın. Kim bilir, belki seni sevmeye bile başlar."

Bu asla olmayacak dercesine umutsuz bir bakış attım. Hep en kötüsünü düşünmeliydim ki en kötüsü olunca hazırlıklı olabileyim. Şu durumda, en kötüsü Colin' in hastalıktan kurtulamamasıydı. Sadece buna odaklanıyordum.

" Hey, sen!"

Colin' in bana seslenmesinyle yerimden sıçradım. Ödüm kopmuştu.

" Off... Ne var?"

" İlacımı istiyorum."

Şaşkınlıkla Colin' in yüzüne baktım. Şaka yapmıyordu.

" Üzgünüm. İlaç alamazsın."

" Almalıyım ama. Her hafta alırım."

Çok garipti. Ona öleceğini söylediğim halde istemeye devam ediyordu.

" Ölmek mi istiyorsun? İlacın seni hastalandırdığını söyledim ya!"

" Ama ilacı almazsam da öleceğim!"

Acı dolu gözlerle bana bakıyordu. " Hem..." diye başladım. " Hem ilaç yok bende. Kullanmıyorum unuttum mu?"

" Umrumda değil. Bana o ilacı bulabilirsin. Harwey' de vardır. Lütfen."

Kednimi ona sarılmamak için zor tutuyordum. İlaç olmadan, belli ki acı çekiyordu.

" Çok özür dilerim Colin. Yapamam."

Yanına doğru yürüdüm ve doğrudan gözlerinin içine baktım. Zar zor nefes alıyordu. Çok yorgun görünüyordu, ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yutkundum. Bana yalvarırcasına bakıyordu.

Tam o sırada, Tom içeri girdi. Anın büyüsü dışarıdan gelen soğuk havayla birden bozulmuştu.

" Off, dışarısı buz gibi resmen! Bu hava da bir türlü düzene girmiyor..."

Tom ikimizi görünce elindeki poşetlerle şaşkın şaşkın kapıda dikildi. Bana garip garip bakıyordu.

" Yanlış bir zamanda mı geldim?"

" Ne? Yo, hayır. Bence tam da zamanıydı."

Poşetleri kapının önüne koyup yanıma doğru yürüdü.

" Sorun ne?"

" Colin. İlaç istiyor."

Göz ucuyla Colin' e baktım. Onu Tom' a şikayet ettiğim için kızgın gibiydi.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin