Yeter

165 18 0
                                    

Taksi yanımdan ayrılırken koşa koşa evin kapısına geldim ve kapıyı deli gibi çalmaya başladım. En sonunda kapı açıldı ve Colin' in yüzüne bile bakmadan içeri girdim.

" Harwey nerede?"

" Burada değil gördüğün gibi. Sorunun ne?"

" Sorunum Harwey ve onun saçma sapan oyunları! Ah..."

Başım çok kötüydü. Colin bir süre öylece bana baktı, sonra uykulu uykulu " Ne demek istiyorsun?" Dedi. Sinirleniyordum.

" Canım yanıyor! Harwey' e söyle de şunu durdursun!"

Gözlerimden yaş gelmişti. Başımı ellerimin arasına aldım ve koltuğa oturdum. Acıdan inliyordum.

Colin öylece bana bakıyordu. Sorun neydi? Neden Harwey ile konuşup şu işi halletmiyordu?

" Colin, ciddiyim! Lütfen... Yardım et."

" Harwey hiçbir şey yapmıyor."

Başıma bir de bu çıkmıştı. Başım neden ağrıyordu peki?

" Bu olamaz. Basbaya o yapıyor."

" Harwey eyalet dışında Beatrice. Buradayken bile aklına girebilmek için fazladan ilaca ihtiyaç duymuştu. İlaçsız denediğinde, yani onu duyduğun ilk gece, iletişim kuramamıştı. Güçleri eyalet dışından sana ulaşacak kadar büyük değil."

" Belki de geri dönmüştür..."

" Hayır. Dönmedi."

Gözlerim kapanıyordu. Başım o kadar ağrıyordu ki...

" Kim... Kim yapıyor öyleyse?"

" Her kimse, uzaklarda olamaz. Burada, kasabada."

Colin aniden hareketlendi ve evden çıktı. Kapıyı kapatmamıştı. Bir dakika bile geçmeden geri döndü.

" Kimse yok."

İyice sinirlenmiştim. Öylece bağırmaya başladım.

" Yeter artık! Bıktım sizin manyakça oyunlarınızdan, tamam mı? Canım yanıyor! Bunun ciddi olduğunu söylüyorsunuz ama benimle oynayıp duruyorsunuz! Dayanamıyorum! Tek yaptığınız şey güçlerimle ilgili saçmalıkları tekrar tekrar söylemek! Kötü adamlar var diyorsunuz, ama ben burada sizden başka bana zarar veren birini göremiyorum!"

Colin susuyordu. Bense resmen ağlıyordum. Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.

" Nereye?"

" Dışarıya."

" Biraz daha kal. Ağrı geçene kadar. Kendini yorma."

" Yarın sabaha kadar geçeceğini sanmam. Burada kendimi güvende hissetmiyorum Colin. Beni anla."

" Seni gayet iyi anlıyorum, ama-"

" Daha fazla konuşma Colin, yalvarırım. Ve Harwey' e söyle, durdursun şunu."

" Dedim ya sana, Harwey yapmıyor."

" Bunca şeyden slnra buna inanmamı bekleme."

" Beatrice..."

" Görüşürüz."

Gözlerim kapanıyordu, acayip yorgundum ama taksiyle eve gelmeyi başarmıştım. Eve girince Helen' in bakışları üzerimde olduğu halde odama çıktım ve yatağıma yattım. Üstümü bile çıkarmamıştım. Ağlayarak ağrıyla baş etmeye çalışıyordum, ama ağladıkça daha kötü oluyordum. Sakinleşemiyordum da. Colin' e kötü mü davranmıştım acaba? Söylediklerimden pişman olmaya başlamıştım bile. Ondan biraz uzak durmam gerekiyordu, bundan emindim. Kafamı toplamalıydım.

Bütün gece uyumamıştım. Hava aydınlandığında hala gözlerim açıktı. Ama ağrı gittikçe azalmıştı. Saat beş buçuğa doğru sonunda uyuyabilmiştim.

Tabi ki öğlen uyandım. Cumartesiydi ve okul yoktu. Başımım dönmesi geçtikten sonra yataktan kalktım. Üzerimde hala elbisem vardı. Dün yaşanan tatsız olayları hatırladım. Harwey bunu neden yapıyordu? O değilse benimli uğraşan kimdi?

Yataktan kalktım ve eşofmanlarımı giydim. Hala yorgun ve uykuluydum. Telefonuma baktım. Başta Zoe olmak üzere bir sürü kişi aramıştı. Colin bile. Zoe' yi geri aradım.

" Alo Beatrice?"

" Zoe, beni aramışsın."

" Beatrice, neredesin sen? O kadar korktuk ki! Gece yarısında hala sana ulaşmaya çalışıyorduk Lou' yla. Colin' i bile aradık. En sonunda Helen' ı aramak aklımıza geldi."

" Ben çok özür dilerim. Pastadan herhalde, midem çok bulandı. Rahatsız olunca ben de eve gittim."

" Lou' ye söyleyemedin mi? Kız neredeyse ağlıyordu."

" Onu arayacağım şimdi."

Lou' yu da aradım ve ona durumu açıkladım. Sırada Colin vardı, ama onu aramayacaktım. Bir de mesaj atmıştı.

" Sana ulaşamıyorum. Zoe aradı, ve ona bana hiç uğramadığını söyledim. Ona göre."

Bütün gece uyuyamamıştım, ve dert ettiği şey bu muydu? Harika. Zaten Colin' e gittiğimi hayatta söylemezdim.

Ayağa kalktım ve aşağı indim. Helen evde yoktu, Sam onun komşuya gittiğini söylemişti. Oturup biraz televizyon izledim. Canım hiç kahvaltı yapmak istemiyordu, aç değildim. Sam de ısrar etmemişti. Uzun süredir ilk defa televizyon izliyordum.

Televizyondan sıkılınca bahçeye çıktım. Rüzgar sert esiyordu. Bir sandalye çekip bahçeye oturdum ve sokağı izlemeye başladım.

Neden bilmiyordum ama, dün geceden sonra hayatın anlamını yitirmiş gibi hissediyordum. Mahvolmuştum. Bana bunu yapan her kimse, canımı yakıyordu. Ve bunu istese her zaman yapabilirdi.

Benimle oyun oynuyordu.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin