Benim Gibi

124 15 3
                                    

Hızlıca kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Kimse yoktu. Gittikçe meraklanıyordum.

"" Hani beni bekleyecektin?"" diye düşündüm. Her şey bir yana, artık düşüncelerimle rahatça iletişim kurabiliyordum. Bu çok iyi bir şeydi. Ondan ayrı olduğum zaman Colin' le konuşabilecektim.

"" Aslında amacım seni biraz yormaktı ama... Geldim artık.""

O bunu söylerken evin yanına küçük bir karavan yaklaşmıştı. Sonunda onu görebilecektim. Heyecanla karavana yaklaşırken vücudum gittikçe ağırlaşıyor, heyecanım gittikçe artıyordu. Ve, kapıyı açtım.

Kırk yaşlarında, sert duruşlu, gözleri seğiren, hiç de tahmin ettiğim gibi sırıtık olmayan garip bir adamla karşı karşıyaydım. Ona baktığımda, onun da beni incelediğini fark ettim. Düşüncelerini okuyamamam için beni engelliyordu, ve engeli çok güçlüydü. Kendimi riske atmak istemezdim.

Bakışları ciddi, ama bir o kadar da masumdu. Nedense, bu adamda beni çeken bir şeyler hissetmiştim. İstemeden gülümsedim. O ise hala ciddiydi.

" Merhaba." dedim. Bana gülümsemesini, en azından yüzünü ekşitmeyi bırakmasıni istiyordum. Ama hiçbir değişim yoktu.

" Bin." dedi. Dediğini ikiletmeyerek karavana bindim. İçi dışından daha güzel görünüyordu. İki yatak, bir yemek masası, küçük bir mutfak vardı. Adamın yanına yerleştim.

" Kemerini bağla."

Onun bu ciddiliğine gülerek kemerimi bağladım. Az önceki sinirim neredeyse geçmişti, ve nedenini hiç bilmiyordum. Adam karavanı sürerken ben de etrafa neşe saçarak ona yolculuğunda eşlik ediyordum. Sonunda Hamilton' daki büyük bir parkın önünde durduk. Her taraf boş görünüyordu, ama arabadan inmedik.

" Kim olduğumu bilmiyorsun, değil mi?"

Onu anlamak istercesine adama baktım. Bilmediğim çok  açık değil miydi? Gülümseyerek " Tabi ki bilmiyorum." dedim. İç cekti.

" Bilmeni beklemiyordum."

" Madem sen benim adımı biliyorsun, ben de seninkini bilmeliyim, değil mi?"

" Tom."

Tam da onun gibi birinden beklenebilecek bir isimdi. Elini sıkmak için ufak bir hamlede bulundum, ama o karşılık vermedi.

Bir anda silkindim. Ne yapıyordum ben? Kendimi kaybetmiştim. Etrafa bakındım ve Gerçekten de kızgın olduğumu fark ettim. Peki neden neşe saçıyordum?

" Sen..." dedim. Aklım karışmıştı.

" Seni kontrol ediyordum."

" Ne? Neden?"

" Bana çok kızmaman için."

Şimdi her şeyi anlamıştım. Sinirle kemerimi çözdüm ve çıkmaya yeltendim.

" Ne yapıyorsun? "

" Beni kontrol edemeyeceğin bir yere gidiyorum!"

" Hala anlamadın değil mi?"

" Neyi?"

" Senin gibi olduğumu."

Şaşkınlıkla Tom' a baktım. Yüzü çok karmaşıktı, onu anlayamıyordum. Eğer dediği doğruysa, onun güçleri de sınırsız demekti. Bu her şeyi açıklardı.

" Bir hafta önce, labaratuvarda..."

" Herkesi bayıltan bendim."

Heveslendim.

" Ve o doktoru sen öldürdün! Biliyordum! Öyle bir şey yapamayacağımı biliyordum!"

" Hayır Beatrice. Onu sen öldürdün. Üzgünüm."

Başımı eğdim. O günki anılarım canlanmıştı. Kendimi suçlu hissediyordum. Belki ben de herkesi bayıltabilirdim, ama öldürmeyi seçmiştim.

" Colin' i dinle Beatrice. Bilerek yapmadın. Kontrolün dışında olan bir şeydi."

" Ama eğer kendimi kontrol edebilseydim-"

" İşte o konuda haklısın."

" Gerçekten çok iyi moral veriyorsun."

Gözlerine derin derin baktım. Anlayamadığım bir şey vardı. Birçok şey. Ve bugün bütün sorularımın cevabını bulacaktım. Hissediyordum.

Tom elini bana uzattı. " Belki bu..." dedi alçak bir tonda. " Anlamana yardımcı olur."

Anılarının içine girmemi istiyordu. Bunu anlamak çok uzun sürmemişti.

" Elini tutmama gerek yok."

" Eğer tutarsan içeride çok daha uzun kalabilirsin."

Başımı tamam anlamına salladım ve gözlerimi kapatarak bana doğru uzanmış eli tuttum. Gözlerim kararıyordu.

" Sonuna kadar dayanırsan her şeyi öğreneceksin. Her şeyi."

Derin bir nefes aldım ve kendimi Tom' un anılarının akışına bıraktım. Hiçbir şey hissetmiyordum. Sonunda ayaklarım yere bastığında nefesimi verdim, ve gözlerimi açtım.

Yine baya kısa oldu ama... İyi okumalar:)))

Medya: Tom

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin