Harwey

238 25 1
                                    

" Şimdi ben, insanların düşüncelerini kontrol edebilir miyim?"

" Evet. Benim sana daha önce yaptığımı hatırlıyorsundur."

Colin bir anda elini yüzüme götürdü. Olamaz... Rüyam gerçek miydi yani?"

" Beni olanların rüya olduğuna inandırdın..."

" Baya zor bir şeydir."

" Ve beni eve götürüp Sam ve Helen' in düşünceleriyle oynadın."

" Ki beni ele vermesinler."

" Ve..."

Bir anda pijamalarımı giymiş olduğum aklıma geldi ve Colin' e şöyle okkalı bir tokat attım. Demek ki o da gerçekti.

" Ne yapıyorsun?"

" Sabah pijamalarımla orada uyandığımda ne kadar korktum biliyor musun! Sapık!"

" Ne?"

" Gerizekalı!"

" Dur biraz! pijamalarını benim giydirdiğimi mi düşünüyorsun?"

" Başka kim giydirecekti?"

" Bilmem, Helen olabilir mi mesela?"

Durakladım. Olabilirdi. Ve eğer öyleyse kendimi fena halde rezil etmiştim.

" Ne yani, sen giydirmedin mi?"

" Hayır. Helen' e giydirmesini söyledim."

" Hımm... Tamam. Belki seni affedebilirim."

Güldü. Utançtan yerin dibine girmiştim. Ama biraz sonra dayanamayarak ben de gülmeye başladım. Tam ikimiz de gülerken, biri ahşap evin kapısını tıklattı.

" Aha. Sonunda gelebildi."

" Kim?"

" Harwey. Kendisi seninle görüşmekten birazcık korkuyordu da."

" Neden?"

" O bir güç bağımlısı. Benden de kötü. Hayran olduğu şey sen değilsin, senin içindeki."

" Ciddi misin?"

" Onun düşüncelerini oku. Heyecandan seni engelleyemeyeceğine eminim."

Colin sırıtarak kapıyı açtı. Ben de kapıda onunla birlikteydim.

Harwey' nin yaşlanmış, kırışıklarla dolu yüzü beni görünce donakaldı. Gerçekten Colin' in dediği gibi miydi acaba?

" İçindeki muazzam güçten zerre kadar haberi yok. Yazık."

Demek ki öyleydi. Yaşlı adama gülümsedim, o da nezaketen bana gülümsedi ve içeri girdi.

" Ona anlattın mı?"

" Evet, Harw. Hepsini."

" Dur biraz. Başım niye ağrıyor onu söylemedin."

Bu sefer Harwey söze girdi.

" O birazcık da, benim suçumdu."

" Tamamen onun suçuydu."

" Dayanıklılığını test ediyordum. Ve gücünü nasıl kullandığını. Tabi bir de seninle iletişim kurmaya çalışıyordum.

" Ne? Tabi ya! Sen o adamsın!"

Düşüncelerimde benimle konuşan adam oydu. Sesinden de tanımıştım. Şimdi her şey yerli yerine oturmuştu.

" Peki başım bir daha ağrıyacak mı?"

" Güçlenmen için bunu daha sonra yine yapacağım."

Off. Güçlenmek istemiyordum.

" İstemiyor olabilirsin, ama bu kendini koruman için gerekli."

" Düşüncelerimi okumayın!"

Güldüler. Bunca senedir başkalarının düşüncelerini okuduğumda onların ne düşüneceklerini hiç tahmin edememiştim. Bu savunmasızlıktı. Kendini çıplak olarak herkesin karşısında buluvermek gibiydi. Kötüydü.

" Neyse..." dedi Colin. " Seni eve bırakayım."

Ev deyince aklıma bir a da Helen ve Sam gelmişti. Kesin bir ay cezalıydım, ve yarın okulu asma planlarım da suya düşmüştü.

Veya, düşmemişti.

Sırıttım.

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin