Tom

180 15 5
                                    

Gözlerimi açar açmaz istemsiz olarak bağırmaya başladım. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Ne olduğunu bilmiyordum, ama kendimi berbat hissediyordum. Nefes almakta çok zorlanıyordum, ve yerimde duramıyordum.

" Beatrice, sakin ol."

" Sen... Ailemi tanıyordun..."

" Ve onlara değer veriyordum. İnan bana. Sana da değer veriyorum."

Birden deli gibi davranmayı bırakıp sadece ama sadece düşündüm. Annemin o tatlı yüzünü hatırlamıştım. Babamın o masum bakışlarını... Ve kendimden beklemediğim bir hızla Tom' un boynuna yapıştım. Ağladığımı sonradan fark etmiştim. Tom' un da şaşırdığı belliydi, ama o da bir süre sonra saçlarımı okşamaya başladı.

" Onları özlediğini biliyorum."

" Hem de çok..."

Sonunda sakinleşebildiğimde, Tom ile birlikte karavanın arka tarafındaki masaya oturduk. İkimize birer fincan çay hazırlarken, bir yandan da anlatıyordu.

" Ben de senin gibi doğmadan önce sakat olmaya mahkumdum. Ve yirmi yıl öncesine kadar tekerlekli sandalyede yaşıyordum. Ama Michael' ın ilacını geliştirmeyi başardım. Her şey harika gidiyordu. Tabi herkes çok şaşırmıştı. Ben de sorulardan kurtulmak için taşındım. Tüm hayatımı değiştirdim. Güçlerimin farkındaydım, ve onları kontrol etmek için çok uğraşıyordum. Zordu. Acı vericiydi. Nasıl olduğunu bilirsin zaten."

" Babamla nasıl tanıştınız?"

" İşten. Doktorluk yapıyordum ve annenle iş arkadaşıydık. Bir gün hastanedeyken Darwin' i gördüm, ve gerçekten iyi bir insan olduğunu fark ettim. Kısa süre içinde kaynaştık, ve dost olduk. Annenin hamile olduğunu öğrenince çok sevinmişti. Sakat doğacağını öğrenince ise dünyası başına yıkıldı. Bir çözüm yolu olduğunu bile bile onun gözüne bakamazdım. Yaşayabileceğin zorlukları görmezden gelerek Darwin' e ilacı önerdim."

" Michael... Michael Dawson. Öyleyse sen de Tom Dawson olmalısın."

" Çok da gurur duymuyorum."

Gülümsedim. Tom ellerinde fincanlarla masaya oturmuştu bile. Sıcak çaydan bir yudum aldım, ve dilimin yanmasıyla çayın soğumasını beklemeye karar verdim. Öylece Tom' a bakıyordum.

" Neden onu durdurmadın?" dedim. " Doktor Dawson' ı. Babamı neden kararından caydırmadın?"

" Michael' ı durdurabilsem bile Adams onun planlarını değiştirebilirdi. Bir faydası olmazdı. Ve Adams' ın senin için çok daha farklı düşünceleri olduğunu biliyordum."

" Yani, on yıla razı oldun."

" Evet."

" Peki, babamı niye uyarmadın, veya fikrini değiştirmesini sağlamadın?"

" Baban kontrol ediliyordu. Anlaşmayı Michael sayesinde imzaladı. Ve anlaşmasından geri dönemezdi."

" Bir dakika, babam anlaşmayı zorla mı imzaladı?"

" Daha da kötüsü. İmzaladığından haberi bile yoktu."

Nefes almayı unutmuş gibiydim. Onca zamandır ailemin beni bilerek verdiğini düşünmüştüm, şimdi ise, hiçbir şey düşündüğüm gibi değildi. Dudağımı ısırdım. Kendimi berbat hissediyordum.

" Peki Doktor Dawson' ı neden anlaşmayı yırtıp atması için zorlamadın?"

" Arkasında Adams var. Asıl işi o değil, Adams yürütüyor."

Bir anda sinirlenmiştim. Her şeyin arkasında Adams vardı, ve herkes onun hakkında yenilmezmiş gibi konuşuyordu.

" Adams da kim ya? Bir anda hikayeye giriyor, hiçbirinizle bir geçmişi yok, ve herkesi yönetiyor. Benim kadar güçlüysen, onu neden kontrolün altına almıyorsun?"

NE DÜŞÜNÜYORSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin