Bölüm Şarkısı: The Weeknd - Heartless
• • •
Oldukça yoğun ve stresli geçen bir iş gününün ardından asistanları çoktan evlerine dağılmıştı ve Sarp evinde tek başınaydı. Günün en sevdiği saati buydu. Genellikle geceleri çalışırdı, ve şimdi sabah incelemesi gereken birkaç raporu okuması gerekiyordu, ama senet ve kar hesapları yapacak havada hissetmiyordu kendini.
Buzdolabından bir bira kapıp televizyonun önüne geçti. İzleyecek bir şey olduğundan değil, kendi düşüncelerini bir an olsun aklından uzaklaştırmaya çalışırken arka planda olan ses ve görüntü dikkatini dağıttığı için bakıyordu televizyona.
Sabah incelemesi gereken raporları okuyamamış olması yasa dışı işlerinin doğru bir şekilde yürütüldüğünü denetlemek için harcadığı vakitten kaynaklanıyordu. Sarp'ın biri kendisinden büyük, biri kendisinden küçük iki erkek kardeşi vardı ve yasa dışı işlerini yürütmesinde kendine yardım ediyorlardı. Ancak Sarp ne zaman elini işlerin üzerinden çekecek olsa mutlaka bir problem çıkıyordu ve son zamanlarda uğraşması gereken pek çok mesele başını şişiriyordu.
Eğer sadece bir kere hiçbir şeyi düşünmeden oturup rahatlayabilseydi... Hayatında elde edemeyeceği, parasıyla satın alamayacağı tek lükstü bu. Her şeye hükmeden, her şeye sahip olan Sarp Korluer'in sahip olamadığı tek şeydi huzur. Kendini bildi bileli huzurun nasıl elde edildiğini, ne koşullarda geldiğini çözememişti. Koşullarının çok ağır olduğuna emindi. Ama bu almaya hazır olduğu bir riskti.
Hayatı boyunca şu anda olduğu konuma gelebilmek için çekmediği sıkıntı kalmamıştı ancak şimdi istediği her şeyi elde etmiş biri olarak aradığı huzuru bulmak için yeterli gelmiyordu. Para? Artık Sarp'ın peşinde olduğu şey para değildi. Peşinde olduğu şey güçtü. Gülünç, insan güce sahip olduğunu düşünüyor ama sonra bir bakmışsın güç sana sahip olmuş. Böyle bir şeydi güç. İnsanı bu kadar kendisine çekmesinin sebebi belki de buydu. Herkes elinde tutmak istiyordu. Ama bir şeyin sınırlarını fazla zorlarsanız o şey elinizde patlar, sonuçları sadece size değil etrafınıza da zarar verirdi. Bir bomba gibi.
Sarp bir hiçlikten gelmiş bir adam olarak hayatın ona sunduklarını kabul etmiş, daha fazlası için çalışmıştı. Eskiden kısıtlı olan imkanlarına rağmen, sahip olması gereken her şeyi elde etme isteği, onu her daim hedefine kilitlenen hırslı biri haline getirmişti. Ancak hiçbir zaman hırsının onu tüketmesine izin vermemişti. Bu yüzden yıllardır zirvedeydi ve bu kadar dokunulmazdı. Ama tüm bunlar değişebilir miydi?
Herkesin bir zayıflığı olduğu gibi Sarp'ın da bir zayıflığı olmalıydı. Ve diğer insanların söylediğinin aksine aile hiçbir zaman bir zayıflık olmamıştı Sarp için. Aksine ailesi ona güç veren en büyük faktör olmuştu. O yüzden ailesi asla onun zayıflığı olamazdı. Kendi zayıflığını henüz bilmiyordu Sarp fakat öğrenmekte gecikmeyeceğinin henüz farkında değildi.
Geç saatlere doğru evde bir dakika daha fazla kalamayacağını düşünmeye başladı. Sanki uyuşturucu almış gibi sisli pusluydu kafasının içi ve Sarp, temiz havanın iyi geleceğini düşündü ve kendini evden dışarı attı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Gitmeyi düşündüğü bir yer yoktu ama ayakları onu Alina'nın evine getirmişti. Tek istediği onu görmekti.
Bunun kötü bir fikir olup olmadığına karar veremeden Alina arka bahçeden omuzlarına attığı bir şal ile verandanın önünde belirdi. Elit kesimdeki kadınlar çoğunlukla ayrıcalığın daha açık göstergeleri olan krem ve kaşmir giyerler. Buna karşılık, Alina'nın tuhaf renkteki tuhaf şalı adeta "okunması o kadar kolay değil" diyordu. Kızın ışıltılı buklelerinin canlı gölgesini bir kez daha dengeleyen güzel bir uyuma sahipti. Yüzündeki ifadeye bakılırsa Sarp'ı gördüğüne şaşırmış gibi görünüyordu. Üstelik bu saatte. Kendi kendine öfkelendi Sarp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular
Romance''Daha fazla bu oyunu oynamak istemiyorum, tek yapman gereken beni istediğini söylemen.'' ''Oyun oynadığımızı kim söyledi?'' ''Konu sen olunca işin içinde her zaman bir oyun oluyor.'' ''Bu sefer değil.'' Alina ne olduğunu anlayamadan Sarp kolunu bel...