Kaliforniya güneşi pencerelerden süzülerek içeri giriyor, Alina'nın yatağının etrafına saçılmış kıyafetleri nazik bir ışıkla aydınlatıyordu. Talia kıyafetlerinin arasında kendisine küçük bir yuva kurmuş ve yumak olmuş halde uyuyordu.
Kıyafetler, bakım ürünleri, çeşitli ıvır zıvırlar ve Türkiye'ye geri döndüğünde ihtiyacı olabileceğini düşündüğü diğer şeyler ile Alina'nın yarı dolu bavulu yerde açık duruyordu. Yolda giymek için kumaş pantolon mu kot pantolon mu alsa diye karar vermek için bavulun yanında çökmüş öylece dururken Talia yanında yere uzanıyor ve sırt üstü yuvarlanıyordu. Alina gülümseyerek hafifçe kızının karnını okşadı.
''Taşınma işi düşündüğümden daha zormuş.''
''Neden taşınıyoruz Alina? Ben Kaliforniya'dan gitmek istemiyorum.''
Alina, kızının herhangi bir durumdan ötürü memnun olmadığı zamanlarda kendisine ismiyle hitap etmesine alışmıştı. Kaliforniya'da bir sıkıntı olmuyordu ve Alina da çok umursamıyor gibiydi ama yine de ona ufacık bir bakış atınca Talia kıyafetlerin arasından kalkıp yatağa çıkmaya çalıştı ancak başarılı olamadı.
''Anne, yardım.''
''Olmaz tatlım, daha senin eşyalarını toparlayacağız. Neyi almak istediğini bana söylemen gerekiyor.''
Talia kaşlarını çattı ve o sevimli dudaklarını büzerek itiraz etti. ''Hepsini almak istiyorum!''
''Üzgünüm balım, hepsini almamız mümkün değil.''
Talia hemen hemen annesinin söylediği her şey karşısında yaptığı gibi ''Neden?'' diye sordu.
''Çünkü öyle olması gerekiyor.''
''Ama neden?''
Alina kalan kıyafetlerini de valize yerleştirdikten sonra ayağa kalkıp Talia'yı kucağına aldı ve kızını yatağa yatırıp gıdıklamaya başladı.
''Bu kadar soru sorarsan geç kalacağız Talia!''
Talia gülerken Alina bir saniyeliğine geri çekilip kızının güzel ve masum yüzüne baktı. Daha önce pek çok kez olduğu gibi içinden bu sevimli küçük kız için yapamayacağı hiçbir şey olmadığını fark etti. Ve yaşamının geri kalanında ne yapacağına hala karar verememiş olsa da, şu anda bir şeyleri yoluna koymaya çalışmanın yapması gereken şey olduğunu hissediyordu.
Talia, annesinin kollarından kurtulup yatağın çevresinde koşturmaya başladı. Alina ona uzanamadı, kalkıp peşinden koşacak hali de kalmamıştı. Pes edip iç geçirerek bavulunu toplamaya devam etti, birkaç giysi daha yerleştirdi.
"Anne, sıkıldım. Benimle oyna."
"Bunu yapamam çünkü eşyaları toparlamayı henüz bitirmedim."
Talia canının istediğini yaptırmak için takındığı o masum yüz ifadesiyle baktı annesine. O tatlı gülümsemesiyle her istediğini elde edebileceğini biliyordu.
Alina kızının bir meleği andıran yüzüne bakıp da geri çevirmesi mümkün değildi. Valize koymak için aldığı La Mer marka krem kutularını hokkabazlık yapmak için kullanırken Talia neşelenmişti.
"Çok yeteneklisin anne!"
Alina, yaptığı bu küçük el gösterisiyle bile Talia'nın kendisine daha da hayran kaldığını görünce güldü.
"Tamam, bu kadar yeter. Artık toparlanma vakti."
Kendi bavulunu bitirdikten sonra kızının eşyalarının olduğu bavulu da alıp Kaliforniya'da üç sene boyunca yaşadığı evin önünde durdu Alina. Bavul her hareketinde bacaklarına çarpıyordu ve taksicinin yardım önerisini reddederkenki gösterişli hareketlerinden şimdi tamamen pişman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular
Roman d'amour''Daha fazla bu oyunu oynamak istemiyorum, tek yapman gereken beni istediğini söylemen.'' ''Oyun oynadığımızı kim söyledi?'' ''Konu sen olunca işin içinde her zaman bir oyun oluyor.'' ''Bu sefer değil.'' Alina ne olduğunu anlayamadan Sarp kolunu bel...