Beklenen gün nihayet gelmişti. Alina, aynanın karşısında her iki yanında derin yırtmaçları olan koyu lacivert ipek-saten elbisesinin derin yakalı dekoltesini düzeltip, parmaklarını yeni kestirdiği ve koyu renge boyattığı saçlarının arasından geçirip kabartarak son kez üstünü başını kontrol etti. Sarp, koridorda duvara yaslanmış onu bekliyordu. Tom Ford marka üstüne tam oturan ve yapılı vücudunu gözler önüne seren pahalı bir takım elbise giyiyordu.
Alina ilk başta Sarp'ın bu kadar seksi görünmesine sinir olmuştu tabii. Asım Korluer'in evinden dönerken yaşadıkları olaydan beri ona soğuk davranıyordu ama görünüşe bakılırsa bu Sarp'ın umurunda bile değildi. Bu konuda Alina'yla dalga geçmeyi de bırakmıştı. İlk başta o gün Alina'nın ona karşı koymayı başaramadığını belirtip Alina'yı duygularını dışarı vurmaktan kaçınmakla suçlamıştı. Ama Alina sırf Sarp'ı haksız çıkarmak için o gün ona olan tavrını koruyarak duygularını kontrol altına almıştı ve o günden beri de Sarp'a soğuk davranıyordu.
''Çok güzel görünüyorsun,'' dedi Sarp.
''Şahika'nın sonradan tüm davetlilerin beyaz giymesini yasaklayacağı kimin aklına gelirdi? En kısa sürede kendime yeniden bir elbise bulmak zorunda kalmak sinir bozucu,'' dedi Alina, Sarp'a soğuk bir bakış fırlatarak.
''Senin ondan daha güzel görüneceğinden endişe duymuş olmalı.''
''Dalga geçmez misin lütfen?''
Sarp hala onun güzelliğinin etkisini üzerinden atamamışçasına, sanki bir yıldızdan gözleri kamaşmış gibi hayran hayran Alina'ya bakmaya devam etti. ''Gerçekleri söylüyorum sadece.''
Alina el çantasını ve gümüş renkli bilekten bağlamalı Gianvito Rossi marka ayakkabılarını eline aldı ve merdivenlerden inip çimenlere ayak bastı. Böyle şık giysiler içerisinde çimenlerde yürümek biraz tuhaftı ama güzeldi de. Bahçede şık giysilerle dolaşınca insan normalde başka bir yerde olduğundan daha güzel görünüyordu sanki. Onları düğüne götürmek üzere gelecek olan limuzin de tam zamanında garaj yoluna ulaşmıştı şimdi.
Alina limuzinin önüne vardığında Sarp onun çantasını ve ayakkabılarını alıp onun elbisesini kırıştırmadan arabaya binmesine yardımcı oldu. ''Metroyla gitmeliydik. Elbisem kırışsın istemiyorum."
''Üzerinde milyar dolarlık takılar varken mi? Hiç sanmıyorum bebeğim.''
Alina boynundaki şık kolyeye, bileğini saran taşlarla bezeli bilekliğine ve halka şeklindeki pırtlanta işlemeli küpelerini aklından çıkarmıştı. Aslında Sarp'ın ona böyle şık takılar almasını normal şartlarda reddedebilirdi ama Sarp oldukça ısrar etmişti ve aslında şimdi düşünüyordu da, oldukça güzel duruyorlardı.
''Nasıl taşıyacağını biliyorsun.''
''Anlamadım?''
''Elbiseyi ve takıları. Bu elbise ve takıları senden başka hiç kimse böyle güzel taşıyamazdı.''
Sarp Korluer gibi bir adam tarafından iltifatlara boğulmak gerçekten de başına gelen en kötü şey sayılmazdı. Hatta oldukça güzeldi. Sarp kesinlikle bir kadına nasıl iltifat edileceğini biliyordu. Alina onun bu iltifatlarına kibarca gülümseyerek karşılık verdi ve yola koyuldular.
Korluer'lerin aile evinin büyük bir balo salonunu andıran ve inanılmaz bir zariflikle dekore edilmiş salonu şarap kırmızısı mumlarla aydınlatılmıştı. Mumların rengi Şahika'nın rujuyla uyum sağlasın diye seçilmişti bu renk. Ancak son anda Şahika rujun kendisine yakışmadığına karar vermişti ve şu anda şarap kırmızısı mumların rengi Alina'nın Dior ruju ile birebir uyum sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular
Romance''Daha fazla bu oyunu oynamak istemiyorum, tek yapman gereken beni istediğini söylemen.'' ''Oyun oynadığımızı kim söyledi?'' ''Konu sen olunca işin içinde her zaman bir oyun oluyor.'' ''Bu sefer değil.'' Alina ne olduğunu anlayamadan Sarp kolunu bel...