İnsanlar ruh eşlerinin mükemmel uyum sağladığını düşünürler ve herkes bunu ister. Ama gerçek bir ruh eşi aynadır, sizi geri tutan her şeyi size gösteren insan, hayatınızı değiştirebilmek için sizi kendi dikkatine çeken insandır. Gerçek bir ruh eşi muhtemelen tanışabileceğiniz en önemli kişidir, çünkü duvarlarınızı yıkıp sizi uyandırırlar.
Ama sonsuza dek bir ruh eşiyle yaşamak?
Hayır, hayır. Çok acı verici.
Ruh eşleri, hayatınıza sırf kendinize bir katman daha açığa çıkarmak için girerler, sonra da giderler. Bir ruh eşinin amacı sizi sarsmak, egonuzu biraz parçalamak, size engellerinizi ve bağımlılıklarınızı göstermek, yeni ışığın girebilmesi için kalbinizi parçalamak, sizi o kadar çaresiz hale getirmektir ki, kendinizi değiştirmek zorunda kalırsınız.
Sarp her zaman hayatının seyrini kontrol etmeye ve kaderi test etmeye ve dünyayı değiştirmeye çalışıyordu ve bu gerçekten harikaydı, özellikle de kendini daha iyi hale getirmesine veya evreni daha iyi anlamasına yol açıyorsa, ancak bazen sadece bir şeylerin olmasına izin vermesi gerekiyordu.
Aşk gibi.
Aşk, insana en muhteşem hataları yaptıracak bir güce sahiptir. Malesef insan aynı anda anlayışlı ve aşık olamıyordu. Bu bir bahane değil, savunma hele hiç değil, Sarp'ın konuşmaya ihtiyacı vardı; biriyle değil, Alina ile konuşmaya ihtiyacı vardı.
Kendince iki seçeneği vardı, ya hiçbir şey yapmadan bekleyecekti ya da, Alina'ya onu bir daha hiç kimsenin sevmeyeceği kadar sevdiğini ispatlayacaktı. Sarp doğru düşündüğünü ama yanlış olanını seçti. Şimdi ki aklı olsaydı, hiçbir şeyin üstüne gitmez zamana bırakırdı. Ama Alina'yı ne denli sevdiğini ispatlamaya kalkışmasaydı, duyduğu o pişmanlığı yaşamasaydı, ona hissetirmeseydi belki de ömrünün geri kalan kısmında Sarp'ı hep kötü hatırlayacaktı, yanlış bilecekti. Bununla baş edemezdi Sarp. Alina'nın hayatını istemeyerek olsa da yerle bir edip, bir başkasıyla mutlu olmayı da deneyemezdi.
O gün bugün yalnız kalmayı ve onu sevmeye devam etmeyi seçmişti. Bunu yaparken bir gün olsun, belki böyle büyük sevdiğini hissettirirse ona, Sarp'a geri döner, Alina da onu tekrardan sever düşüncesini aklının ucundan dahi geçirmemişti.
Sarp tüm bu düşünceler aklından geçerken bir anda Alina'nın kendisini ilk ve son kez hapishanede ziyarete geldiği günü düşündü. Onu görünce afallamıştı ve soracağı pek çok sorusu vardı ama o an ağzından çıkan ilk şey "Neden geldin?'' diye sormak olmuştu.
''Sence neden geldim? Tüm yaptıklarına rağmen sana bir açıklama borcum var diye hissettiğimden geldim.''
Sarp bu cevap karşısında gülmek istemişti. ''Tüm yaptıklarıma rağmen? O kadar kötü biriyim, ha?''
''Kötü biri olmasan aramızda bu camdan duvar olmazdı.''
''Aramıza o duvarları diken sensin.''
''Ben sadece yapmam gerekeni yaptım ama bunu anlayacağını hiç sanmıyorum.'' Alina'nın gözlerindeki kararlılıktı belki de Sarp'ı bu kadar derinden etkileyen. O güzel yeşil gözlerindeki hiddet. Hayatında karşılaştığı en yırtıcı, ateş saçan gözlerdi bunlar. Asla kontrol edilemeyecek olan bir enerjiyle parlıyordu. ''Burada kalacağın uzun yıllar boyunca da anlayamayacaksın.''
''Ben zaten hayatımın her anında kendi cehennemimi yaşıyorum. Sence burada olmak benim için bir şeyi değiştirir mi?''
''En azından bu şekilde başkalarına zarar vermemiş olacaksın.''
''Zarar vermek?! Sana ne yaptım ben Alina? Seni sevmekten başka ne yaptım?"
''Üzgünüm ama senin gibi adamların gerçekten sevmenin ne olduğunu bildiğini düşünmüyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular
Romance''Daha fazla bu oyunu oynamak istemiyorum, tek yapman gereken beni istediğini söylemen.'' ''Oyun oynadığımızı kim söyledi?'' ''Konu sen olunca işin içinde her zaman bir oyun oluyor.'' ''Bu sefer değil.'' Alina ne olduğunu anlayamadan Sarp kolunu bel...