❈ BÖLÜM OTUZ BEŞ

1.1K 61 17
                                    

Bölüm Şarkısı: Taylor Swift - Happiness

• • •

Terapiye başlamak, Alina için hayatının en doğru ama en zor kararlarından biri oldu. Daha önce birden fazla psikolog, psikiyatrist seanslarını deneyimlemişti. Bu seanslar, yalnızca kriz anlarında uğradığı yerdi. Hiçbir zaman düzenli bir terapiye cesaret edememişti. Terapi düşüncesinde onu rahatsız eden, korkutan bir şey vardı sanki.

Ancak asıl korkuların kendini tanımakla başladığını fark etti.

İnsan ruhunun işleyişinde, tanıma ve yanlış tanıma arasında daimi bir diyalektik vardır. Alina tüm hayatı boyunca başkalarını tanımayı ve gerekse kendini gerekse ihtiyaçlarını tanımayı her zaman göze alamazdı, çünkü işin ucunda acı çekmek vardı.

Kendi benliğini tanımak ya da tanımamak. Terapiye başlamak ya da başlamamak. Ne yapmalıydım?

Bu sonsuz çıkmaza dönüşen sorulara cevap bulamasa da kendi yaptığı seçimi hayata geçirmeliydi. Neredeyse üç sene önce Kaliforniya'ya taşındığında, düzenli bir şekilde terapiye gitme kararı aldı. Bu kararı alabilmesi itiraf etmeliydi ki birkaç ayını aldı. İlk kez evinden, eski yaşantısından ve arkadaşlarından ayrı kalmıştı. İlk kez yalnız ve kendisiyle değildi belki ama her şeyden uzaktaydı. İstanbul'da bunlara vakit yoktu.

Kaliforniya'da geçirdiği ilk aylar tahmininden daha zorluydu. Zorluğun etkisindeki yalnız kalış süreçleri, Alina'nın kendiyle ilgili birçok şeyi fark etmesine yol açtı. Olgunlaşmıştı, yeniden doğmuştu. Aslında tam olarak Kaliforniya'da olma sebebi buydu: Kendini keşfetmek ve hayattan beklentilerini netleştirmek.

Alina, bu süreç daha da yorucu olmaya başladığında ise tek başına çözemeyeceğini ve daha fazla erteleyemeyeceğini anlayıp terapiye başlama kararı aldı.

Hayatta ne istediğini keşfetmek için çıktığı bu yol hayallerinden çok uzaktı. Tanıdığınız evi, dili ve toprakları terk ettiğinizde, sadece hayatla değil kendi kendinizle de baş başa kalıyorsunuz. Heyecanla başlayan kendini keşfetme serüveni, Alina'nın büyük bir evren boşluğunda kaybolmasıyla sonuçlanmıştı. Ardı arkası kesilmeyen değişimler ve iç dünyasındaki kaos onu çıkmaza sokuyordu. İçindeki tanımlayamadığı, tanımlamaya korktuğu 'boşluk' Alina'yı ele geçirmişti. Beynini ve düşüncelerini susturamıyordu, sessizlik en büyük düşmanı haline gelmişti.

Bu süreçte en yakınlarınız sizi anlamaya çalışsa da bazen kimsenin elinden bir şey gelmez. Size probleminizin ne olduğunu sorarlar, siz de ne olduğunu bilmediğiniz için anlatamazsınız, susarsınız ve kendinizi daha da yalnız hissedersiniz. Tünelin sonunda ışık ararsınız, arada tüneldeki başka enkaz arabalarının ışıkları size kurtarma timi gibi görünse de tünelin sonundaki ışığı bir tek siz kendiniz keşfedebilirsiniz.

Alina da bir noktada o ışığı buldu, yolun en karanlık kör noktasında; artık kendini, benliğini ve ruhunu kaybettiğini hissettiği o anda. Karanlığın içinden geçmeden ışığı bulmak mümkün değildi. İşte böylece bahanelerini ve korkularını arkasında bırakıp, terapiye yol aldı.

Yaklaşık bir senedir terapiye gidiyordu. Bu süreçte, öncelikle yolun çok başında olduğunu keşfetti ve belki de ne kadar ileriye giderse gitsin baktığı noktadan dolayı her zaman aslında yolun başındaymış gibi hissedecekti. Bu ikiliği şöyle özetlemek gerekirse, bir hafta sorunlarını çözmeye çok yakınken diğer hafta geriye gittiğini düşünebiliyordu.

Bu terapi serüveninde, denediğini kabul edebilmeyi neredeyse her gün yeniden ve yeniden öğreniyordu Alina. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktan bahsetmiyordu. Bahsettiği, insan beynine yerleşen ve hayatta oldukça yoran kapitalist bir mottoyla aynı şey değildi. Çünkü elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, her şeyin kontrolden çıktığını ve kendine sert, hatta kötü davrandığını fark etti.

Karanlık TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin