❈ BÖLÜM OTUZ ÜÇ

1K 59 3
                                    

''Peki ya senin kaybın ne Alina?''

Alina bu soruyu düşündü. Bu sorunun kesin bir cevabı yoktu. Üstelik kendisi de bilmiyordu cevabı. Tek bildiği az önce söylediklerinde haklı olduğuydu ve hala düşüncelerinin arkasındaydı. Kalp ve akıl arasında kalındığında çoğunlukla kalbin kazandığı ama asıl kazanması gerekenin akıl olduğunu düşünüyordu. Evet, kesinlikle akıl kazanmalıdır çünkü bugüne kadar aklına yatmayan ama kalbine uyup peşinden gittiği hiçbir şeyde mutlu olmamıştı Alina ve sonu hep hüsran, hep mutsuzluk olmuştu.

Kalp insanı yanıltabiliyordu. Akıl ise yanıltmazdı. Bir temele dayandırırsınız ve bu temel çoğu zaman sağlam olur belli istisnalar dışında. Alina'nın hayatında da hep böyle olmuştu. Bu yüzden rasyonel bakış açısı her zaman 1-0 öndedir çünkü hata payını azaltıyordu. Ama içinde olduğu durumu göz önünde bulundurunca bu mücadeleden bir kaybı olmadan çıktığını söyleyemezdi.

''Benim kayıplarımın bir önemi yok. Ben sadece işimi yaptım.''

Asım Bey önce hafifçe gülümsedi ama gülümsemesi saniyeler içinde yüzünde dondu. ''Sarp'ın senin hakkında yoğun duyguları olduğunu fark ettiğim an ona dedim biliyor musun?'' Adam dikkatle Alina'nın vereceği tepkiyi beklerken sözlerine devam etti. ''Eğer kalbin biri için hala atabiliyorsa sevinme, dünya üzerinde çekeceğin acılar henüz bitmemiş demektir.''

''Bir kez daha haklı çıktınız sanırım.''

''Haklı çıkmam bir şeyi değiştirmiyor. Olanla, olması gereken her zaman aynı değildir, bu da hayatın cilvelerinden biri.''

Alina normal şartlar altında olsa Asım Korluer'den pek çok şey öğrenebileceğini düşündü. Bu adamı tanıdığı kısa süreç içerisinde adamın sahip olduğu zekanın, tecrübenin ve bilginin insanda hayranlık uyandırdığına şahit olmuştu. Sarp'ın neden Asım Korluer'i sevmediğini çözememişti. Belki de nedeni adamın karşısında kim olursa olsun sözlerini asla esirgemeden, yumuşatmadan ve olduğu gibi söylemesi yüzündendi.

''Eğer size bir şey itiraf etmem gerekirse o da asla düşündüğüm gibi biri olmadığınız olurdu Asım Bey.''

Asım Bey şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Alina onu ilk kez yüzünde şaşırmış bir ifadeyle görüyordu. ''Nasıl biri olduğumu düşünüyordun?'' diye sordu ve Alina cevap veremeden gülerek cevabı kendi verdi. ''Huysuz, cahil ve katı bir ihtiyar olduğumu düşünmüştün sanırım.''

Alina adamın böyle bir durumda bile nasıl gülebildiğini anlayamasa da mutlaka bir sebebi olduğunu tahmin ediyordu. Aslında sebebini belirtmişti. Sarp'ın bu aileye ölüm ve tehlike getirdiğini söylemişti ve bu yeterli bir sebepti. Birine karşı ne kadar saygı duysa da, ne kadar sevse de o kişinin yanlışlarını maruz göremeyecek bir adama benziyordu Asım Korluer.

''Her ne olursa olsun sizin bu kadar farklı biri olacağınızı düşünmemiştim.''

Adamın yüzünde bu sefer buruk bir tebessüm belirdi. ''Farklı... Son zamanlarda aldığım en garip iltifat olsa gerek.''

Alina en başından beri sormayı beklediği soruyu sordu. ''Gitmeme izin verecek misiniz?''

''Seni burada zorla tutup işkence edecek birine mi benziyorum?''

''Peki ya Sarp?''

''Olması gereken neyse onu yap Alina.''

Alina o an tam olarak anlayamasa da hayat öyle tuhaftı ki yaşanan şeyler birbirine domino taşı etkisiyle bağlıydı. İlk sefer belki de sadece olması gerekenler olmalı diye teselli bulmaya çalışıyordu insan ama sonra hayat öyle olmayacağını gösteriyordu bir şekilde. Bu da Alina'nın eninde sonunda yüzleşmek zorunda kalacağı bir durumdu.

Karanlık TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin