Bölüm Şarkısı: La Vie En Rose - Daniela Andrade
• • •
Hayaller. Herkesin var. Bazıları iyi. Bazı kötü. Bazılarını unutabilmeyi dilersiniz. Bazen onları geride bıraktığınızı anlarsınız. Bazen sonunda gerçekleşeceklerini hissedersiniz. Ve bazıları sadece kabus görür. Fakat rüyanızda ne görürseniz görün, sabah olduğunda, gerçeklik saldırır ve rüya kaybolmaya başlar.
Alina sabah uyandığında aklında pek çok soru vardı çünkü tüm gece kabus görmüştü. Sarp Korluer ile tanışması hayal ettiğinden çok farklı olmuştu.
Alina hiçbir zaman kendini kandıran biri olmamıştı. O yüzden adamın bahsedilenden çok daha yakışıklı olduğunu canlı bir şekilde karşısında görünce biraz afallamıştı. Sarp Korluer'in tüm dikkatiyle kendisini izlediğini gördüğü o an kalbinin heyecanı nefesiyle yarışır seviyeye yükselirken nasıl bu kadar sakin kalabildiğine şaşırmıştı.
Sakin ama anlayışlı, mesafeli ama keşifçi bakmıştı o güzel mavi gözlere. Alina'nın daha önce görmediği kadar güzel gözlerdi bunlar. Adamın gözlerindeki duygu ise kelimeleri susturacak kadar güçlüydü. Kendi kendine sinirlendi Alina, adamın teslim ama savaşçı, kendisine tutulmuş ama asi gözlerinden kendi gözlerini çekemediği için.
Hayat, sadece hissettikleriniz değil midir? Hissettiklerini şekillendirmek insanın elinde değil miydi? Yaşanılan deneyimler hissedilen şeylere şekil veriyordu ama neyi yaşayıp neyi reddedeceğini seçmek insanın kendi elindeydi. O halde neydi Alina'nın böyle hissetmesine neden olan? Sarp'ın kendisini işleyişindeki tutkuyu görmek mi? O güzel gözlerinin kendi yüzünü araştırarak sanki her bir ayrıntıyı aklına kazımaya çalışıyor gibi bakması mı?
Adamın hissettirdiği duygu böylesine kontrolsüzce nasıl gezebilirdi zihninde? Nasıl böylesine engellenmez olabilirdi?
Alina yataktan kalkıp üst kattaki banyosuna doğru ilerledi, soğuk duşun altına girdi. Soğuktan hoşlanmıyordu ama soğuk su düşüncelerini uzaklaştırıp, başının daha az ağrımasını sağlardı. Bu önemli bir şeydi, çünkü onun dayanamadığı bir şey varsa, o da hissetmekti. Şu ana kadar zaten bir sürü şey hissetmişti.
Duştan çıkar çıkmaz üzerine uçuk pembe rengindeki iç çamaşırlarını geçirdi ve yatağının ayakucuna oturup yeni gardırobuna baktı. Kendisine verilen yüklü para ile istediği gibi alışveriş yapmıştı ve dolabında artık pek çok tasarım kıyafet bulunuyordu. İnsanların lükse ve gösterişe her şeyden çok dikkat ettiği bir yerde yaşadığına göre ona göre giyinip ortama ayak uydurması gerekiyordu.
Geniş kesim beyaz bir gömlek, mini bir etek ve yine beyaz Jacquemus topuklu sandaletleriyle çiçek buketi alırken yorgun ve her zamanki ışıltısını kaybetmiş olan gözlerine Gucci güneş gözlüklerini takmıştı, çiçek buketini koyduğu çantasından arabasının anahtarlarını alıp alışverişine devam etmek üzere tekrar yola çıktı.
Burada ne yapıp ne yapamayacağınız hakkında pek çok kural vardı; yeni evine yerleşirken Alina da bunları öğrenmeye başlamıştı. Çöplerin cuma sabahları evin önüne taşınmadığını, onun yerine kaldırımı dolduran çöpler görüntü kirliliği yapmasın diye torbaların evin arkasında bırakıldığını öğrenmişti. Çöp toplamaya gelen adamlar her evin garaj yolundan geçip arka bahçeden çöpleri toplar, sokakta bekleyen büyük çöp kamyonuna taşırdı. Zamanla buna alışmıştı. Aynı zamanda sokağın görüntüsü bozulmasın diye evin arkasına konmuş garaja ve arabadan eve koşarken ıslanmamak için yanında devamlı şemsiye taşımaya da öyle.
Fakat o ilk haftalarda öğrendiği daha hoş şeyler de vardı. Temizlik, boya ve yerleşme sırasında sokakların isimlerini öğrenmişti. En canlı ve güzel çiçeklerin satıldığı çiçekçinin yerini öğrenmişti. Organik ürünler satan marketin yerini öğrenmişti. Alışveriş sepetinizi arabanıza kadar götürmek yerine, ütülenmiş bir gömlek giyen, alışveriş arabalarından sorumlu bir görevli sepetlerin üzerine bir numara asıyor ve size, numaranızla eşleşen kırmızı ve beyaz bir etiket veriyordu. Sonra o etiketi arabanızın camına takıyor ve marketin önüne park ediyordunuz. Orada görevli satın aldıklarınızı ayağınıza getiriyor ve bagaja dikkatlice yerleştiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular
Romance''Daha fazla bu oyunu oynamak istemiyorum, tek yapman gereken beni istediğini söylemen.'' ''Oyun oynadığımızı kim söyledi?'' ''Konu sen olunca işin içinde her zaman bir oyun oluyor.'' ''Bu sefer değil.'' Alina ne olduğunu anlayamadan Sarp kolunu bel...