❈ BÖLÜM BİR

9.9K 236 28
                                    

Merhaba! Hikayeye başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz. Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ♡ ♡ ♡

• • •

Bazen, en çirkin söylentileri yayma çabasıyla, daha skandal olan şeyleri gözden geçiririz; gerçeği. Ve gerçeklerden daha şok edici olan tek şey, insanların örtbas etmek için söyledikleri yalanlardır.

Alina yalandan her ne kadar nefret etse de yalan söyleme konusunda oldukça iyiydi. Yalan söylemek, bir gereklilikti; işinin bir parçasıydı. Asıl nefret ettiği kendine yalan söylenmesiydi. Yalanlarla büyütülmüş olmasına rağmen.

Alina derin bir nefes aldı ve ayın aydınlattığı gecede, ıssız caddenin karşısına geçip, yoluna devam etti. Evine giderken havanın bu kadar soğuk olmasından dolayı vücudu istemsizce titremeye başlamıştı.

Evinin önüne gelip anahtarlarını çantasından çıkardı fakat arkasında bir ses duyduğu andan itibaren beyni aşırı hızlı çalışmaya başladı. Çatışma moduna girdi. Adrenalin tavan yaptı ve bu işi her zamanki şekilde yapmak üzere harekete geçti. Hızlı ve sert, özür yok, pişmanlık yok. Arkasında, uçları dışarı bakacak şekilde avucuna aldığı anahtarlarının tutuşunu sıkılaştırdı. Pek bir şeye benzemiyor ama epey acıtıyordu.

"Sen bir şeye kalkışmadan önce, karşılıklı konuşmayı umuyordum Alina."

"Burada ne işin var?"

"Korkarım ki çok önemli bir konuda yardımın gerekli."

Alina'nın başı dönüyordu. Anahtarlarının uçlarını avucuna batırıyordu. Artık kendini korumak için değil, duyduklarının gerçek olduğuna kendini inandırmak için.

"Artık o işlerden oldukça uzağım."

"Hiçbir zaman uzak kalamayacağını sen de biliyorsun."

"Kararıma saygı duyacağını söylemiştin."

"Evet, söyledim. Ama bu seferki mesele çok ciddi. Üstelik bugünlerde kaybedecek hiçbir şeyi olmayan birini bulmak kolay değil."

Alina'nın kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı doğruydu. Kimsesi yoktu. Son beş yıldır kendi başınaydı ve asla ardına bakmamıştı. On sekiz yaşına girdiği günden beri bakmıyordu. O gün, aldığı bir kararla kendine İstanbul'a tek gidiş bileti alacak kadar sahip olduğu parayı harcamıştı. Anne ve babasına ne olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği, yıllar önce gittikleriydi ve on sekiz yaşına basıp kendi özgürlüğünü elde ettikten sonra, kendisinin de doğduğu yerde kalması için bir sebebi kalmamıştı.

"İlgilenmiyorum."

"Alina, bu oldukça gizli ve hassas bir dava. Sana ihtiyacımız var. En azından beni bir dinle."

Alina gözlerini devirdi ve anahtarlarını kapının kilidine sokup ufak bir klik sesiyle açılmasını bekledi. "Kendini içeri davet ettirdiğine inanamıyorum."

"Senin için endişeleniyordum. Uzun zamandır senden bir haber alamadım."

"Gördüğün gibi gayet iyiyim. Bana neden burada olduğunu anlat."

Adam gözlerini evin içinde gezdirmeye başladı. Etrafta poşetler dolusu konserve kutu ve pet şişe vardı. Kaldığı yer pek güzel bir semtte değildi ama bu son derece gizli olan güvenli ev bir şekilde sığınağı olmuştu. Gezgin bir şekilde yaşadığı seneler içinde Alina tek bir kural koymuştu: Hiçbir şeye bağlanma. Ne bir mekana, ne bir daireye, hiçbir şeye. Kimseye. Sahip olduklarını bir Volvo'ya sığacak kadar, yani en aza indirmeye çalışmıştı. Herhangi bir yerde arkadaş edinemeyecek kadar kısa kalıyor, edindiğinde de taşınacağı yeri haber vermeden gidip iletişimi koparıyordu. Annesinin, kulağına fısıldadığı son sözler, kafasında bir kez daha yankılandı.

Karanlık TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin