Japonya'ya gitmesiyle serüven başladı.
Koşu ayakkabısı üreten Onitsuka Şirketi'ne gitti ve onlara tamamen kendisinin hayal ürünü olan "Blue Ribbon" şirketi adına çalıştığını söyledi ve istediğini aldı! Zorlayıcı ve ikna edici bir konuşmanın ardından Onitsuka, Phil Knight'ın hayali şirketine ABD piyasası için distribütörlük hakkını verdi. Fakat bunun karşılığında Knight'ın 50 dolara ihtiyacı vardı. İkna ettiği babasından 50 doları istedi.
Nike artık doğmak için hazırdı. 1964 yılına geldiğinde Onitsuka'dan beklediği ilk ayakkabıları geldi. Knight, ayakkabıları koşu antrenörü olan Bill Bowerman'a gönderdi. Tek umudu Bowerman'ın takım için birkaç ayakkabı satın almasaydı. Çok daha iyisi oldu... Bill Bowerman bu hayali şirkete ortak olmak olmuştu.
Sonunda hayali şirketi gerçek olmuştu.. Blue Ribbon Sports önce arabasının bagajında faaliyetteydi. 1966 yılında ise parekende satış yapabileceği bir dükkanı vardı. Phil Knight, batı kıyısındaki tüm koşu takımlarına ulaşmak istiyordu. Satış stratejisi ise basit fakat etkiliydi. Ayakkabıları deyim yerindeyse peynir ekmek gibi satıyordu.
Phil Knight, Onitsuka'ya alternatif olması için Nike markasını yarattı. Sonunda Onitsuka ile yollarını ayırmaya ve kendi kanatları ile uçmaya karar verdi.
Uzun süren isim bulma sürecinde işletme çalışanlarından biri "Nike" ismini öneriyor. İsmin iki heceli olması, sert ünsüze sahip olması, Yunan zafer tanrıçasını simgelemesi ve Phil Knight'ın Yunan kültürüne hayranlığı örtüşünce Nike ismini tescil ettiriyor.
Birtakım zorluklar yaşadı. Ama asla pes etmedi. Markası için gerçek bir savaşçı gibi savaştı. 1974'te yıl sonunda satışlar 8 milyon dolara gelmişti. 1974 yılında Phil Knight başına gelen tüm maddi sıkıntılara rağmen ayakta kalmaya devam ediyordu. Aynı zamanda Onitsuka ile yolları ayırdığı için tedarikçi zorluğu da çekiyordu. Ama başarının kokusunu almaya başlamıştı.
Tüm maddi problemler aşıldıktan sonra Phil, nasıl bir marka yaratmak istediğine odaklanmıştı. Markanın kesinlikle büyük ve güçlü aynı zamanda da kârlı, yenilikçi ve verimli olsun istiyordu. O zamanlar spor ayakkabı onun için sadece sporcuların giydiği bir ürün değil günlük hayatta da insanların kullanabileceği bir ürün olmalıydı. Markasını bu yönde hazırlamalıydı.
1976 yılına gelindiğinde Nike'ın ayakkabıları sadece sporcular tarafından değil herkes tarafından beğenildi. Satışlar inanılmazdı.
Nike, artık bir markadan daha fazlasıydı.
"Birçok zorluğa ve beklenmedik gelişmelere karşı hazırlıklı olun." -Phil Knight