Elimde tuttuğum mor şapkaya hâlâ bakıyordum. Yarkın'ın bu şapkayı saklayacağı aklımın ucundan dahi geçirmiyordum. Şapka benim bile değildi..
"Ee Anonim Hanım? Nedir bu kaos? Yetmedi mi? Normaş konuşalım bazen her şeyi bir filmin içindeymişiz gibi yaşamadan atlatamıyoruz sanki. Normal bir şekilde desen ben senden hoşlanıyorum ben nereden anlayayım senin o haylaz olduğunu?"
"Seni kandırmak istemedim hiç o yüzden.. biz olamazdık sen hep üzülürdün. Ama-"
"Aması yok. Kardeşim kanserden öldü ve onu güldüren küçük bir kız, küçükken en çok yaptığım şeyin ona sarılmak olduğunu biliyor. Sarılmaya küsmemin nedenini de biliyor amaya ihtiyacın varsa burada ekleyelim, Peren. Aması şu; ben kardeşimi kaybettikten sonra ilk dostumu da kaybettim. Hastalığım nedeniyle okula gidemedim ama seninle bir yıl geçirdim. En azından benden kendini saklamasaydın." dedi konuşmaya başlarkenki yumuşak sesini bir kenara atıp sinirle soluyarak. Merdivenleri hızla indiğini işittim ardından. Ağaç evin içinde bir süre tabandaki tahtaları izledim çivilerine kadar baktıktan sonra kafamı kaldırdım gitmeyeceğine emindim. Aşağı yavaşça inerek yapay göletin ortasından geçen köprüye ilerledim ve onun gibi ayaklarımı sarkıtarak oturdum. Kafamı tahtata yaslayıp ellerimi kafamda birleştirdim.
"Obijmi desem şimdi..."
"Peren ben sana sarılırım. Sen benim çocukluğumsun. Güneş'i kaybettikten sonra uzun bir süre seni düşündüm tek arkadaşımdın ve onun öldüğü gün ayrıldığını öğrendim. Sana hep kızgındım ama sonra Ülker'in öldüğünü öğrendim. Seni kendi içimde affettiğimde 14 yaşındaydım. Çok saçmaydı ama küçüklüğüm ilk dostuna küstü işte." Söylediklerinde kendini çocuk bulmasına gururla gülümsedim. Sevdiğim adam böyleydi işte! O her türlü çocuktu ve masumdu.
"Bana sarılacak mısın? Ülker bana çok sarılırdı boşluğa düştüm o gidince.." göleti izledim ardından kafamı buruk bir tebessüm eşliğinde kaldırarak ona gülümsedim. "Bu yüzden bana sarıl istedim. Bana onu anımsatan sayılı kişilerdensin anneme de sarılmayı seviyorum ya da babama da ama onlardan onum kokusunu alıyorum.." gözümden akan yaşları sildiğinde ağladığımı yeni fark ettim. Kolları üzerimde ağırlık yaptığında gözümdeki yaşları silerek omzumdaki kollarını o an idrak ederek gözlerimi irice açtım. Aramızda mesafe vardı karşımdaydı ve mimiklerime gülüyordu. Kollarını omzularımın yanına getirip sırtımda kenetlemişti bu bir çeşit sarılmaydı!
Ona sıkıca sarılmak istedim ve başını anlamış gibi salladığında onay aldığımı fark ederek ona sımsıkı sarıldım! Evet doğru duydunuz sarıldım!
(UB: Sonunda dediğinizi duyar gibiyim?kfdocödvşrçocd seviyorum sizi öbdüm*)
Bir süre öylece durduğunda kafamı yavaşça kaldırıp kapattığı gözlerine baktım. Geri çekilip gözlerini açmasını bekledim ve açtı. O an gerçekten de üzülmüştüm. Gözleri kızarmıştı ağlamamak adına kapattığını bilecek kadar tanıyordum onu. Onu ondan da iyi tanıyordum.
"Sana her istediğinde sarılamam işte tamda bu yüzden. Ben sarılınca acılarım gün yüzüne çıkıyor. Ben artık acı çekmek istemiyorum. "
"Sen kendini sarılmaya küstürmüşsün." Dedim burnumu çekerken. "Ama sana söz ben sana yeniden sevdireceğim sarılmayı."
"Peren.. biz öyle olmayız." dedi zaten bildiğim gerçeği yüzüme vurmak istemeyerek ama öyle yapmıştı. Mimikleri üzgün baksa bile olanı değiştirmiyordu.
"Biliyorum.. o zaman arkadaş olacağız değil mi?"
"Öyle olalım. Sessiz sakin bitsin bu olaylar. Çocukluğumuzdaki gibi birbirimizi arkadaşça sevelim." dedi aynı sakin tonuyla. Ses tonu bana özelmişçesine 'yani o küçük kıza- yavaş ve nazil bir tondaydı.
İçimdeki o küçük kız konuştu ben ne sustursam da.
O zaman özür dilerim sevdiğim.
Özür dilerim çok küçük yaşta iken bile seni arkadaş olarak sevmediğim için.
Her zaman diğerlerinden daha fazla ve farklı sevdiğim için.
Özür dilerim beni sevdiğin ve bana sarılamadığın için.
Özür dilerim bu ağır sözlerim için. Babam küçükmen bana, ' yalnız kalp kanser olmaz' demişti. Özür dilerim sevgilim seni kanserden kurtarıp kalbini kansere sürdüğüm için.
Tüm küçüklüğüm büyüdü ve saçlarını gözlerinin rengine boyattı, sen bunu görmedin.
Özür dilerim her zaman görünmezliğe büründüğüm için. Gözünün önünde olduğum ve senin beni fark etmediğin için.
Kendimi çölündeki suyu içeceğime inandırdığım için.
Beni yanılt ve özrümü kabul et.
Kafamı aşağı ve yukarı salladım o küçük kız çocuğunu susturarak. O da aynısını yaptı içindekileri susturarak. Sonra kalktı. Ayaklanırken gözümdeki düşen bir damla yaşı düşmeden yakaladı ve sağ baş parmağıyla silerek doğruldu. Sonra köprüden indi. Ağaç eve baktı ve patika yolu takip ederek yavaş adımlarla başı önünde yürüdü. Sonra durdu. Ağaçlara karışmadan önce durdu ve ağaç eve baktı. Ona kanseri yenerse; Ülker, Güneş, Yıldırım ve onu buraya getireceğimi hatta hep beraber oyun oynayacağımızı söylemiştim. Küçük Yıldırım gülerek kafasını sallamış ve "Bana uyar," demişti o yaşında. Yarkın da gülümsemişti bu düşünceye. Ben ikisiyle de oynamıştım burada ama ne Güneş ne de Ülker vardı. Sözümü tutamamıştım sanırım. Ellerimdeki Ülker'in dökülen saçlarının hayali silindiğinde kafamı kaldırıp Yarkın ile göz göze geldim o da arkasını döndü ve tüm şehrin sıkıntısını sanki omuzuna yükledi ve kederiyle uzaklaştı.
*
Ağlmyrm tm y.
Bölüm bitti.. bir sonraki ya da ondan sonraki bölüm aşırı komik olsun istiyorum çünkü son bölümler çok duygusaldı. Biraz da gülmek lazım.
Ağlamaya mı geldik ayol¿
Melis ve Çınar'ı özleyenler.. size sürpriz onlarla aynı mekanda olacaklar sonraki bölüm. Spoi sayılmaz bence...
Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen..
Oy vermeyi unutmayınız.
~ uğursuzböceği
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obijmi |Texting
No Ficción0539 *** **** : Obijmi diyor şarkıda. 0539 *** **** : Anlamı şu; 0539 *** **** : Sarıl bana.