Yarkın Adalı
Herkesi bir kafede toplamış, aldığım puanın zaferini kutluyorduk. Herkes asitli bir şeyler içerken benim çocuk sevgilim meyve suyu istemiş bende süt isteyerek onun da süt almasına neden olmuştum. Nedense çikolatalı sütü seven bir tip vardı onda ve yanılmamıştım. Süt geldiği gibi bitirmişti. Bende yavaşça sütümü içerken kendi kendime kafamı iki yana sallayarak güldüm. Ağzımdan kaçan o küçük sesi duyan tek kişi Peren'di. Zaten bana, ondan daha dikkatli yaklaşan, her hareketimi gören, her söylediğimi duyan kimse yoktu. Her hareketimin nedenini bilen başka kimse de bana yakışmazdı zaten. Bana baktığında gülüşümü görerek başını önüne çevirdi. Yanımda onu ilk defa bir kaç dakikadır somurturken görüyordum. Kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdım.
Yıldırım ve Nil çocuk gibi birbirlerini kovalayıp laf atıyorlardı. Önden koşan Yıldırımiken, Nil sinirli gözüküyordu. Sema Teyzeler bir masada oturuyor annemlerle sohbet ediyordu. Annem eski arkadaşlarını da çağırarak bahçemize masalar kurarak böyle bir şey düzenlemişti. Böyle şeylerden çok hoşlanmasam da sırf Peren'in de gelebileceğini düşünerek kabul etmiştim. Onu görmek bu günlerdeki tek motivasyonumdu. Yüzü hep gülüyordu. Yüzünü ben güldürüyordum ama şuan somurtuyordu.
"Sevgilim.." dedim yeni alıştığım bu kelimeyi en çok onda yakıştırarak. Kafasını kaldırdı hemen. Biliyordu artık 'sevgili' kelimesi bir tek onaydı. "Moralin mi yok senin?" Dedim.
"Yoo gayet iyiyim," diyerek gülümsedi. "Süt içmek zorunda kaldın ona üzüldüm biraz," dediğinde inanamayarak gözlerimi açtım. Yememiştim ama üstelemeden kafamı salladım. "Buna neden üzüldün güzelim? Süt severim seninle içmek daha güzeldi." Diyerek göz kırptığımda samimi bir şekilde gülerek gözlerime baktı ve gözlerindeki parıltıyı görene kadar gözlerine baktım bende. Ama gözlerime her baktığındaki o ifade bu sefer yoktu. Gözlerimizi ayırdığımızda kaşlarımı çatarak ayaklandım.
"Nereye?" Diyen Yıldırım'a gözlerimi devirerek döndüm klişe yalanı söyledim. "Tuvalet'e." Hepsi bana kafa sallarken bende Sema Teyze'nin masasına ilerleyerek ona bir kaç şey sordum. Peren bu tarafa bakmadığı için rahatça sordum ve arkamı dönerek masaya ilerleyecekken Peren'in orada olmadığını gördüm. Kaşlarımı çatarak Yıldırım ve Nil'e sordum, sonunda normal bir şekilde sohbet ediyorlardı. "Gitmiş mi?" dedi Nil şaşırarak Peren'in boş koltuğuna bakarak. Sohbete nasıl dalmışsa artık, fark etmemiş. "Tuvalettedir ben bir bakayım." Diyerek ayaklandı ve Yıldırım oturduğu yerde geriye yaslanınca ayağımla ayağını dürttüm. "Kız yok bu ne rahatlık?"
"Yarkın abartma."
"Abi." Diyerek saçma bir tartışmayı açtım.
"Yarkın. Kız 5 yaşında mı? Kaybolmadı ya," dediği an Nil geldi. "Tuvaletlere baktım yok." dedi ve endişelenerek, "Evde de yoktu." dedi.
"Tamam," diyerek daha fazla uzatmadım ve onları sakinleştirip oturttuktan sonra Sema Teyze'den nereye gidebileceğini öğrendim. Söylediği bir kaç yere sırayla bakarak en son deniz kenarındaki bir bankta buldum onu.
Yavaşça yaklaşarak uçurumun kenarında aşağıya baktığını gördüğüm an istemsizce adımlarımı hızlandırarak yanında bittim. "Peren," dedim nefes nefese.
"Yarkın.." dedi adım ihtiyacı olan o suymuş gibi. Çölümde bedeviymiş gibi..
"Güzelim," dedim dolan gözlerine hüzünle bakarken. "Biri bir şey mi yaptı?"
"Hayır," dedi. "Ne oldu o zaman?" dedim dolu gözleri ve uçuşan saçları arasında mekik dokurken. "Ne oldu güzelime?" Gözlerimi, gözlerine sabitleyerek yutkundum.
"Hiç. Hiçbir şey."
"Bana yalanlar söyleme, anlarım."
"Yalanlar istiyorsan, yalanlar söyleyeyim. İncinirsin," dedi şiirin masumlaştırdığı sesiyle.
"İncinirim." diyerek tekrar ettim. "Hayır yalan istemiyorum. Anlatabilirsin, ne oldu?"
"Biraz üzüldüm sadece." dediğinde yanına iyice yaklaşarak ona sarıldım. Şevkatle ve hiç bırakmayacağımı anlamasını isteyerek.
"Güzelim.. niye üzüldün?"
"Gitme." dedi ağzından kaçan bir hıçkırıkla.
"Şşt. Gitmiyorum bir yere ben bak buradayım. Sakin ol.. sakin.."
"Yalanlar söyleme, incinirim."
"Ağlama," dedim kahrolan bir ifade ile. Ağlaması çok kötü hissettiriyordu.
"Ağlamıyorum. Üzülüyorum."
"Ne kadar farklı şeyler..." diyerek söylendim. Sakinleşmeye başladığında kollarından tutarak yüzünü görmeye çalıştım. Yüzünü örten saçlarını çekerek gözünden akan yaşları sildim yavaşça.
"Anlat artık."
"Gidiyorsun.. ben tek kalacağım sensiz."
"Nereye gidiyor muşum?"
"Üniversite için işte.." dediğine güldüm.
"Güzelim ben burada okuyacağım. Seni bırakıp nereye gideyim?" Yüzü bana hızla döndü ve daha şiddetli ağlayarak beni şaşırttı.
"Sevinmedin mi?"
"Ağlamayayım diye demiyorsun değil mi? Ya Yarkın.. ben biraz duygusallaştım saçmalıyorum o yüzden. Yoksa senin daha iyi yerlerde okumanı isterim tabiki en güzel eğitimi sen almalısın."
Ah, bir de düşünceli.. Peren.. sana bir not.
Bana seni kim verdi? Hayatıma girmen kadar güzel bir şey.. bulamıyorum sevgilim, bulamıyorum.
"Gitmeyeceğim. Ağlamayasın diye söylemiyorum," dediğim an göz kırptım ve ona sarıldım. Ağlamıyordu ve daha çok ağlayacağını bilmesi lazımdı.
Ben Yarkın Adalı'ysam, gerekirsr kız arkadaşımı bizzat kendim çalıştırır, kendi üniversitemi kazanmasını sağlatırdım.
Peren zeki bir kızdı dersleri ortalamadan genel olarak iyiydi. İyi bir şuan alacağına neredeyse emindim sadece çalışması lazımdı.
*
Lililililili çok sade bitti. Güzel oldu ama..
Hadi görüşürüz.. bye's.
Bir süre bölüm gelmezse kızmayıın, siz de bu arasa hikayeye baştan başlayııııınnn. Yeniden okumak size bir şey kaybettirmez alflsaödpeçvğs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obijmi |Texting
Non-Fiction0539 *** **** : Obijmi diyor şarkıda. 0539 *** **** : Anlamı şu; 0539 *** **** : Sarıl bana.