Pikniğimizi yapmıştık, şarkımızı söylemiş ve dinlemiştik şimdi sıra hediyelerdeydi! Yeterince eğlendiğimden gülüp duruyordum sürekli.
Bugün onun yeniden doğduğu gündü.
Hava oldukça soğuktu bu yüzden üzerimdeki hırkaya daha da sarılarak titreyen ellerimle cebimden çıkardığım hediyeyi ona uzattım.
"Hediye zamanı!" Diye şakıdığımda şaşkınlıkla elimdeki hediyeye bakıyordu. Başta cebimde saklayacak kadar küçük olmama şaşırsa da gördüğü an, hediyeye şaşırmıştı ve yüzünde hatırı sayılır bir gülümseme oluştuğunda gözlerimin dolmasını gizlemeden ona neşeyle baktım.
"Bu çok güzel.." dedi yeşil renge boyadığım kozalağın yapraklarına bakarak. Yuvarlak camın içerisinde küçük boyutta bir kozalağı yerleştirip içine yapay kar taneleri ve simler koymuştum. Küçük bir de let vardı ama onu henüz görmemişti. Ben söylemeden görsün istediğimden ışığı olduğunu belirtmeden gülümsedim. Geceleri yanına koyabilirdi.. her an yanında taşıyacağı kadar da küçük bir hediyeydi.
"Teşekkür ederim, sevgilim.."
"Rica ederim.. iyiki buradasın." dedim tüm samimiyetimle. Sevgili olma durumuna hiç alışamayarak utanmıştım da. İyiki hava soğuktu da yanaklarımın kızarmasına gülmemişti.
"İyiki buradasın," dedi hediyeyi kalbine bastırarak. "İyiki.."
"O kadar mı beğendin?" Dedim gözlerimdeki ışık ile. O kadar emindim ki.. gece yakacağı ışıktan daha fazla parıldamıştı gözlerim bu iltifata.
O da bunu desteklediğini kanıtlarcasına hızla kafasını salladı ve mutluluğundan gram eksilmezsen sordu. "Sen mi yaptın?"
"Evet! Çok güzel oldu ama!" Gülümseyerek açıkladığımda yüzündeki gülümseme söndü biraz ve bu beni üzünce bende gülmeyi kestim.
"Geçen hafta sınavlarınla uğraştın sürekli nasıl fırsat buldun güzelim?"
"Beyefendi kalbimi kırıyorsunuz ama.. sizden daha mı önemli bir sınav?" Evet her sınava özenerek hazırlanıyordum hepsi önemlilerdi ama hiçbiri onun yüzündeki gülüş kadar mutlu etmezdi beni. İrdelemeyerek sadece gülümsediğinde titreyen ellerimi cebimdeki telefonu almak için hareketlendirdim.
Kaşları çatık bir şekilde üşümemi izlediğinde telefonun ekranındaki 9 Aralık yazısına kısa bir süre takılı kaldım. Burnumu çekerek ve gözlerimin doluluğunu gizlemek isteyerek gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Saati izleyerek kilit ekranını açtım.
Kamerayı açıp gökyüzünü, düşen yaprakları, ağaçları çektikten sonra kameramı ona çevirdim. Ekrandan onu incelerken gülüşüne takılı kaldım. Telefonu aramızdan çekerek biraz indirdim, ekran köprücük kemiklerini görürken yutkunarak yüzüne baktım masumca.
"Fotoğrafını çekebilir miyim?" Zira bu eşsiz sonbahar manzarası içinde en güzel sonbahar oydu! İlkbahar yeşili gözlerinde sonbahar yaşıyordu sanki, yaz vardı içinde, biraz da kış hangi mevsimi isterse yaşatacak gücü vardı sanki ve ben tüm güçsüzlüğümle gücünü izlemeyi çok seviyordum.
"Cevap vermeyince telefonu aramıza koyarak ekrandan izledim onu. Gülümsüyordu hafifçe ve ekrana bakıyordu doğrudan. Tuşa bastığımda fotoğrafı çekilmişti. Hoşuma gittiğinden bir kaç poz daha yakaladım ama o poz vermeye ihtiyaç duymuyordu. Öyle beni tatlı tatlı izlemesi bile mucizeydi! Mucize onunla mümkün oluyordu.
"Beni mi çekmek istiyorsun?" Dedi tatlı tatlı yanıma yaklaşırken. Gözlerimi kocaman açarak ondan kaçtım. Ayağım çamura saplandığında gülerek yüzümü buruşturdum. O buna kahkaha attığımda yerdeki çamuru yüzüne bulaştırdım hızlıca. Neden yaptığımı bilmiyordum ama gülüyordum sadece. Bana yaklaştığında ayaklanıp ondan kaçtım. Peşimden koştuğunda ona bakacakken kolumu tuttu ve beni hızla çevirirken koşmaya çalıştığımdan yere düştüm. Kafamın altında elini hissetmemle derin bir nefes aldım.
Korkudan sıkı sıkı kapattığım gözlerimi açtığımda gözleriyle karşılaştım. Düşmeden tutmuştu beni. Derin bir nefes verdim bu defa da. Yeşil gözlerini incelediğimde o da benim gözlerimi incelerken gülümsedi birden. Ben bu gülüşe anlam vermeye çalışırken kolumdaki ve başımın altındaki elini birden çekti. Kendimi yerde bulduğumda acıyla yüzümü buruşturdum. Ve gözlerimi kapatıp açtım tekrar.
"Yalancı!" Diyerek güldüğünde kafamda acı hissetmediğim halde yüzümü buruşturmama bende gülerek gözlerimi açtım.
"Acımadı değil mi? Seni var ya, ne fenasın!" dediğinde üzerime aniden eğildi ve ben stresle gözlerimi kapattığımda kısa süre sonra elimden telefonumu çekip aldığını anladım. Gözlerimi hemen açtığımda açık olan kameradan beni görmek için telefonla ilgilendi. Gökyüzünü, ağaçları ve onu izledim yavaş yavaş. Sıra onda geldiğinde fazlaca oyalansam da çekmesi hiç bitmedi. Beni sürekli çekiyordu ve neden aynı pozdan o kadar çektiğine anlam veremesem de gülüyordum. Elini uzattığında diğer elim karnımın üzerindeyken tuttum. Ona gülerek baktığımda parmaklarımı okşadı be fotoğraf çekti. İç çekip elimi bıraktı, bende ondan farksızdım. Soğuk beni rahatsız etmeye başladığında gri göğü izlemeye son verdim. Tekrar ona döndüm, az önce yukarıda tuttuğu telefonu şimdi göğsü ve karnı arasında bir yerde tutmuş bir şeyler yazıyordu. Kaşlarımı çatarak gülmeyi bir kenara atıp doğruldum. Üşüdüğümü fark ettiğimde ayaklanıp yanında durdum ve ekranı inceledim.
"Ne yapıyorsun?"
"Bize delil veriyorum." dedi biz'i yürekten söylerken. Öyle güzel söylemişti ki yanağına ufak bir öpücük bıraktım.
"Bunu nasıl yapıyorsun peki?"
Telefonumu gösterek sosyal medya uygulamasına yüklediği fotoğrafı gösterdi. Üzerine tıkladığımda beni etiketlediğini ve altına bir şiirden söz bıraktığını gördüm. Etiketi bana atmasına takılarak hesabın adını incelediğimde kendi hesabına giriş yapmış olduğunu gördüm, buna çok takılmadan şiiri inceledim.
Gülerek şiirin devamını ona okuduğumda bilmeme şaşırarak kalan kısmını da o tamamladı. Daha fazla güldüğümüzde telefonumu bana uzattı. Hesabını öylece bırakmasını kaşlarımı çatarak ona anlatmak istedim iyiki beni anladı da rezil olmadım.
"Kalsın, senden gizlim yok." Dedi ve bir adım attığında bende peşinden hızla ilerledim. Koştum da diyebilirdim çünkü hızlı yürüyen biriydi.
"Sevgilim.." dedim ona arkasından sarılırken. Karnındaki ellerimi sıcacım elleriyle sararken sarılmaya devam ettim.
"Sevgilim.. üşüteceksin, hadi gidelim?" Dedi ellerimi sıcacık elleriyle okşarken.
"Gidelim.." dedim iç çekerek. Kollarımı ondan çektiğimde sol kolunu omzuma atıp ona sarılmamı sağladı. Yandan ona sarıldığımda o da bana tek koluyla sarılmıştı. Saçlarımı diğer eliyle geriye attığında üşüyerek ona sokuldum ve kalbine denk gelen kulağım ile mutlulukla ona baktım hafifçe. Kalbi atabileceğinden fazla hızlı atıyordu! Benimki de eminimki farksızdı. O çok güzel bir adamdı! Ve onu sevmekten başka çare bulamıyordum kendimde.
O çok güzeldi..
*
yarkinadali With Duman 🌪
yarkinadali
Kim inanır ki sevgilim,
Aynı yolda bile yürümüyoruz..
@perendumanyarkinadali @perenduman 'ın güzel gözlerinden..
*
Merhaba!! Son kısımlar Yarkın'ı size aklımdaki haliyle aktarmak için uygun siye düşündüm! Son bir özel bölüm düşünüyorum ve o da Peren'in fotoğraflarıyla bitecek. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Çok.....
Çok güzel bir bölüm oldu 😢😭
Moralim hiç yok son sıralar, aklım da çok kalabalık. Özür dilemek istemem ama özür dilerim bu kadar beklettiğim için.. dediğim gibi son bir özel bölüm yazmak ve hikayeyi bitirmek istiyorum. Onlar huzura kavuşsun ve öyle kalsınlar aklımın köşesinde. Huzursuz çok fazla kişi var orada ve kişi sayısını azaltmam lazım..
Sizleri seviyorum!
Bana birciftkehribar adlı instagram blog hesabımdan ulaşabilirsiniz! Görüşürüzz 🖤
Sizleri çook seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obijmi |Texting
Non-Fiction0539 *** **** : Obijmi diyor şarkıda. 0539 *** **** : Anlamı şu; 0539 *** **** : Sarıl bana.