"Bir daha bunu tekrarlamayalım," dedi yüzündeki anlam karmaşasıyla bana yetiştiğinde. Kalbinin çırpınışlarını fark etmediğimi düşünüyordu ama yanılgının daniskosuydu onunki omzumda hissetmiştim o hızlı ritimleri. İtiraf edeyim ki bende beklemiyordum öyle bir şey yapmayı ama içimden o an, o gelmişti. Nefesini düzene soktuğunda gülümsedim.
"Bizim oğlan, sen abayı yakmışsın," dedim alayla. Bunu takmamalıydı onu seven bir kız ona sarılmak istiyordu ve buna izin verdiğinde eğer sevmiyorsa kalbi hızlı atmamalıydı.
"Sende bayılmıştın," dediğinde tüm havam sönmüş, asılan yüzüm ile yavaş adımlarımı hızlandırmıştım. Utanıyordum bu konuda, heyecanlandığımdan bayılmıştım. Yıldırım bile çok uzatmadan dalgasını geçmişken o tek kelime etmedi.
"Hey yavaşla!" diyerek arkamdan adeta adımlarla koşuyordu adımları o kadar hızlıydı yani. Omzumun üzerinden ona bakarak bunu fark ettiğimde hızlı adımlarımı yavaşlatarak yavaşça yürüdüm bana yetişebilmesi için. "Hem nereye gidiyoruz ki?"
Adımlarımı durdurarak karşımdaki koca giriş kapısına bakıp dudağımın kenarıyla gülümsedim.
"Lunaparka!" dedim cıvıyan bir ses ile. Bu bir yemindi ve benim için çok özeldi. Yarkın'ın yanımda sessizce adımladığını görünce ona biraz daha dönerek baştan aşağı inceledim. Siyahın asilliği ile yanımda dimdik yürüyordu ve elleri siyah kotunun cebindeydi.
"Lunaparkları sever misin?" dedi ben onun sevmediğini bilsem de onu buraya getirmenin azabıyla kıvranırken. Bunu ikimiz de yapmak zorundaydık.
"Seviyorum," dedi sessizce adımlarken onu takip ederek arkasından yavaşça yürüdüm ve ellerimi çeplerime sokarak ofladım. *
"Önce hangisi?" Kafamı kaldırıp, tüm her şeyi inceledim.
"Bilmem," dedim mecburiyetle. "Im.. şey. En korktuğun hangisi?"
"Korktuğum mu?"
"Hı hı, herkes bir şeylerden korkar değil mi?" Şaşkınlıkla yüzüme baktı.
"Korkar elbette."
"Mesela ben dönme dolabı sevmem nedeni korkum da olabilir," dedim boş bulunarak.
"O zaman ilk ona biniyoruz!" dedi ve kolumdan tutarak beni gişeye kadar adeta sürükledi!
"Hadi binelim," diyerek bir adım attığımda şaşkınca bana bakarak arkamda kaldı. Ardından bana yetişerek sordu.
"Korktuğunu sanıyordum."
"Evet korkuyorum," diyerek omuz silktim.
"İlk adımı sen attın,"
"Yanımda sen varsın," diyerek gülümsedim o da gururla güldüğünde devan ettim. "Korkularının üzerine gitmezsen eğer korkmaya devam edersin lunaparkları sevmemem ve dönme dolaplardan korkmam en çok bindiğim oyuncağın dönme dolap olduğunu değiştirmez."
"Vay canına! Bu beklenmedikti," diyerek kafasını iki yana salladı. Bir çocuk alkış çaldığında arkamı dönerek küçük oğlana baktım ve gülümsedim. Muhtemelen ne dediğimi anlamamıştı ama çok hızlı ve düzgün konuşmam hoşuma gitmişti.
"Sana yazarken de korkuyordum. O sokakta öylece ağlar.."
"Neyse boşver dönme dolaba binelim!" dedim lafı değişerek birden cıvıldadım. Kaşlarını çatıp kolumdan tuttu yeniden ve mor kasaya oturmamız gerekirken bir kadın ve eşine yer verdi. Ona kaşlarım çatılı bakarken gelen yeşil kasaya oturttu bizi. Gülümsedim.
"Hadi."
Dönme dolabın bizim için gelen sandalyeli kısımına oturarak karşı karşıya geldik.
"Birazdan başlar sakin ol," dediğinde adam bir tuşa bastı ve onun dediği gibi adrenalin kanımda dolaşmaya başladığında bir tur dönmeye başladık.
En tepeye geldiğimizde her katta olduğu gibi kısa bir süre durduk.
"Seni seviyorum," dedim yüzüne karşı ve onun kızaran yanaklarının seyrine dalarak manzarayı unuttum. Oysa o batan İstanbul'u çok sevmiş gibiydi. Gözleri parıl parıldı her zamanki gibi. Yeşil tutamların karıştığı saçlarımı ellerimle tarayarak düz tutmaya çalıştım rüzgar onları benden çalmak istiyor gibiydi.
Bir basamak düştüğümüzde yeniden tekrarladım. "Seni çok seviyorum Yarkın Adalı,"
"Seni baya bir seviyorum." dedim yeniden dönme dolaptan biraz daha alçalırken.
İnmemize son bir kaç hareket daha kalmışken yeniden tekrarladım; "Seni seviyorum, Yarkın,"
Dolap bizim için durduğunda arkamızdakiler için de az bie mesafe kalmıştı ve Yarkın ayaklanıp benden önce inmek istediğinde kaşlarımı çattım. Sürekli ona bunu söyleyerek rahatsız etmiştim kesi-..
"Sanırım.. senden hoşlanıyorum," dedi ve hızla inerek yine aynı hızla ilerlemeye başladı. Şaşkınlığım ağzımı açmama neden olurken arka kasada oturan kadın bağırdı ve bir şeyler söyledi. İnmek için acele ederek arkasından koştum bende.
ÇOK ÖNEMLİİİİİ
* : şu işaretin olduğu kısımda, aklımdaki kurguyu yazmaya karar verdim. Yani kurgu kaleme elbetteki döküldü ama sizinle paylaşmadım henüz hangi kitabı ilk yazmam gerekir bilemiyorum.. Sizce kitap yazayım mı artık? Yoksa buradan texting mi yazayım? Ben sizlerle gerçek bir romanı paylaşmak ve yorumlarınıza, beraber çıldırışlarımıza şahit olmak istiyorum...
Yazmaya başlamadığım ama sürekli aklımda olan bir kurguyu yazacağım... yine de sizin fikriniz önemli, KRS veya İH gibi şuanda taslak olan ama yine de yayımdaki bir kaç bölümü olan kurgulara mı bölümlerle devam edelim yoksa yeni kitaplarla beraber mi büyüyelim? Ben sizin kararınızı gerçekten önemsiyorum ve buna sadık kalmak için elimden geleni yapacağım. Eğer kafama yatmayan şeyler olursa da benimle beraber misiniz?
Eğer seçimler daha çok eski kurgular üzerineyse gerçek anlamda odaklanarak onu yazmaya çalışacağım ve o kitap bitmeden bir başkasına geçmeyeceğim ve eğer yeni bir kurguysa da tüm kitaplarıma azar azar yazıp hepsini yayımlayabilirim qüqçxğsicld
Ama unutmayın ki meşgul olacağım ve bu yıl pek girmeyebilirim..
Seçim sizin kuşlarım ♡
* önemli duyuru bitti sıra bölüm yorumunda..
Ah, Yarkın düşünceli kekim.. yerim seni been.. çen hoçlnıyor muçun çen... Peren iyiki bayılmadı..
Arkdşlar sona yaklaşyruz arkdşlr.. ben kalpten gideceğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obijmi |Texting
Non-Fiction0539 *** **** : Obijmi diyor şarkıda. 0539 *** **** : Anlamı şu; 0539 *** **** : Sarıl bana.