54

277 20 40
                                    

flört or kill?

bu bölümün içeriği bu gibi ağqçcpeşvüe hadi geçelimm moralim orta düzey kötü şeyler yazmayınız 🖤

klavyem ile oynadım ve ayarlarından ötürü yanlış yazımlarım olabilir kb, bir sonraki bölüm düzeltmiş olurum, klavyeyi.

*

Gerginlikle ayağımı sallamaya devam ettim ve bacağım da otomatikmen yukarı aşağı sallandı.  Kendime sakin olmayı tembihliyordum ama bu biraz imkansız gibiydi. Yarkın tam karşımdaydı ve düzenli saçları, giydiği siyah gömlek aynı renk pantolon ve dalgalı saçlarının alnını açtığı için daha belirgin olan yeşil gözleri... tam karşımdaydı ve ben bu mükemmele yakın görüntü karşısında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp yanaklarımı dişlerimin arasına sıkıştırmaya çalışıyordum.

Çok, çok fazla ciddi görünüyordu.

Ben ise kırmızı çizgili kısa kollum ve koyu renk kot jeanim ile normaldim. O ise düğüne gelmiş gibiydi.

"Tamam gül kızmayacağım bu seferlik." dedi somurturken bende o sırada kahkahama engel olamadım.

"Ama çok komiksin!"

"Ya annem seninle buluşacağımı söylediğimde bunları giydirdi zorla." dedi bıkkınlıkla.

"Olsun, yakışmış," dedim iç çekerken gerçekten de yakışmıştı..

"Sağ ol? E, ne içersin?" dedi eline aldığı mönüyü incelemeye koyulurken. Kalın kartonun arkasında kaldığı için utandığını göremiyordum.

"Şuan ciddi ciddi bir şeyler mi deniyoruz?" dedim hala inanamayarak. Elindeki mönüyü ağır hareketlerle masaya bırakıp bana baktı.

"Tamam sana aşık değilim veya hoşlanmıyorum," kalbimin kırılma sesini duydum. "Ama birileri sana yakın olunca da kendime hakim olamıyorum. Seni bana yakıştırırım belki ama buna izin vermem çünkü.. niyeyse sanki benim olamazmışsın gibi."

"Yarkın, yanlış mı anladım? Kendini bana lâyık görmüyor musun?"

"Öyle denemez.. yani belki öyle ama senin birilerini sevebileceğin gerçeği beni sinirlendiriyor. Kavgadan mecbur kalmadıkça hoşlanmam ama sana yaklaşanları bir güzel dövebilirim çünkü içimden öyle geliyor."

"Beni kimse sevmez ben seni çok seviyorum," dedim başımı utançla yere eğerken.

"Peren, sen kendini görmüyor musun gerçekten?" dedi samimiyetine inandığım bir tonda. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Yeşil tutamlı saçlarımı inceliyordu ve bir yandan da sade niteliksiz gözlerime bakıyordu. Yutkundu. Konuştum.

"Çok klişe oldu Yarkın Adalı."

"O zaman bir klişe daha Peren Duman." samimiyetle güldüğümde o da eşlik etmiş ve bir süre öyle tebessüm etmiştik karşılıklı.

"Onu bunu bırakalım flört müdür nedir buna takıldık da benim üniversite sınavıma az kaldı yavrum."

"Yavrum mu?" dedi cümlesi biter bitmez benimle aynı anda.

"Yavrum mu?" Yarkınlık kelimeler değildi bunlar.

"Ah.." yüzünü buruşturduğunda eli kulağına gitmişti.

"İnanmıyorum.." diyerek kulağına uzanarak elini tuttum ve küçük kulaklığı çıkararak kulağıma taktım.

"Yenge selam!" diye şakıyan Yıldırım'ın sesi ile gözlerimi devirdim.

"Tüm bunlar onun işi değil mi?" dedim takım elbiseyi aratmayan şıklığını ve konuşma tarzındaki havayı kastederek.

"Ben oraya gelemeyeceğim için taktik vereyim dedim bizim oğlana." Yarkın'a baktığımda suçlu bir çocuk gibi dizlerine bakıyor benimle göz teması kurmuyordu. Bazen alttan baktığında kursa da gözlerini kaçırıyordu.

Obijmi |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin