26.Bölüm
"Ben senin;
Sevgilin,
Eşin,
Baban,
Ağabeyin,
Arkadaşınım,
Biri bitse biri kalır.
Seni hiç bırakmayacağım."
Cemal SüreyaBaran gideli neredeyse bir hafta olmuştu ve büyük ihtimalle bu hafta gelecek. Hoş iki gün önce konuştuğumuzda gayet iyi olduğunu ve eğer görev çıkmazsa geleceklerini söylemişti. Onun iyi olduğunu bilmek bile bana yetiyor.
Orta sehpaya bıraktığım çay bardağına uzandığım anda ses işittim. Çok zayıf bir ses ama duyduğumdan eminim. Tedirginlik bedenime sinirken oturduğum yerden kalktım. Korku bir ağ gibi beni kıskacına alırken yutkundum. Saat epey geç ve ben annemlere gitmediğim için şimdiden pişman olmuştum. Baran'ı dinlemediğim için ekstra pişmanlık duyuyorum.
"Kim var orada?"
"Uhra'm,"
Sesini duyduğum anda, elimdeki yastık yeri boylarken hızlı adımlarla kapıya ilerledim. Kollarımı sıkıca boynuna sarıp ona sıkı sıkı sarıldım.
"Sen," dedi nefesi boyun boşluğumda gezinirken. "Benim sözümü niye dinlemedin?" Sesi oldukça kısık ve sinirli çıkmıştı. Boynumdan öpüp geriye çekildi.
"Hoş geldin bir tanem. İyi ki geldin."
Ellerimi yanaklarına yaslayıp sıcacık gülümsedim ama o bana gülmedi. Kaşlarını çatarak bir adım daha geriye çekildi ve ellerim boşluğa düştü. Bu hareketi canımı yakarken yutkundum. Anında gözlerim doldu. Ben böyle bir şey beklemiyordum. Sırf bu yüzden benden uzaklaşması canımı yaktı.
"Bana mantıklı bir cevap ver Uhra." Gözlerim tepkisi karşısında daha çok dolarken bakışlarımı yüzünden çektim. "Ulan sikecem böyle işi. Bana mantıklı bir şey söyle Uhra. Bir haftadır evde nasıl tek başına kalırsın! Evde, Uhra evde! Sen bu evde tek başına nasıl kalırsın!"
Baran sinirden çıldırmış gibi bu yüzden ondan birkaç adım uzaklaştım. Sinirden kararan gözleri bana döndü ve gözlerini kapatıp açtı. Sinirle duvara döndü. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi.
"Annemlerdesin diye oraya gittim, ulan Uhra nerede diyorum hepsi ne Uhra'sı diyor! Lan ne Uhra'sı ne demek! Benim karım hamile haliyle evde tek başına ve benim bundan haberim yok." Sesi daha çok yükselmişti.
Bana doğru döndü ve aramızdaki mesafeyi kısalttı. "Uhra," dedi ses tonunu alçaltıp. "Niye güzelim? Ben sana tek başına kalma diyorum aklım sende kalıyor anasını satayım. Hamile olduğundan beri her gözünü açtığında kusuyorsun. Ya sana bir şey olsaydı?" Ellerini yüzüme uzattığı anda ondan uzaklaştım. Dolu dolu gözlerim artık daha fazla durmadı ve yaşları serbest bıraktı.
Ben sadece evimizde onu beklemek istedim. Şu kapıdan içeriye girdiğinde kapıyı ben açayım diye yanıp tutuşuyordum. Belki bu yaptığım yanlış olabilir ama bana böyle bağırması çok berbat.
"Bana bağırma." Gözlerinin tonu değişirken anında bakışları yumuşadı. "Baran," gözyaşlarım hızla arttı. "Beni incitiyorsun."
Adımlarım daha çok geriledi. Ağlayarak odadan çıkacağım an, belimden kavrayıp gitmeme engel oldu. Sırtım göğsüne çarpıyor; kalbim bu temastan dolayı yerinden çıkacak gibi atıyor. Solunuma muhtaç bir hasta gibi nefes alamıyor, aldığım her nefeste daha çok daralıyorum.
"Gül kokun kalıyor sana her dokunduğumda tenimde." Kulağıma fısıldadığı sözler yüzünden nefes almayı unuttum. Ben geri çekilmeye çalıştıkça daha sıkı tutuyordu. "Beni çok korkuttun Uhra." Usulca başını boyun boşluğuma gömdü. Kalbimin patlayacak gibi atması normal mi? Bu adam beni öldürecek. "Beni bu kadar çok korkuttuğun için suçlusun." Sustu. Omuzumda hareketlenen dudakları ateşimi harlarken kırgınlığım arttı. Beni kendinden uzaklaştırmış olması kalbime bir ağrı olarak saplanıp kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UHRA
General Fiction"Senden öncesi veya senden sonrası diye bir şey yok. Hep sen vardın. Attığım her adımda veyahut yürüdüğüm her yolun sonunda. Baran adım atıyorsa karşısında Uhra vardır." Başlangıç: 24/05/2020 Final: 18/11/2020