35.Bölüm

25.6K 1K 97
                                    

35.Bölüm

"Bizim masalımızda kaybetmek yok. Bizim masalımızda sadece sevmek var..."

Günün su gibi geçiyor olması beni şaşırtıyor ama bir şekilde hemen akşam oluyordu. Gerçekten evlenince zamanın bu kadar hızlı geçeceğini tahmin etmiyordum. Ev, çocuk, iş derken insan kendini unutuyor. Emre'yi zar zor uyutup yemek yapmaya başlamıştım ve ben daha yemeği bitirmeden geri uyandı. Oğlumuz dört aylık olmuştu ve huysuzluğu en üst düzeyde.

"Annem," dedim hızlıca çorbayı kontrol ederken. Emre pusetinde daha çok ağlayınca çorbanın altını kapatıp oğluma yöneldim ve hemen kucağıma aldım. "Bak, babana daha salata yapamadım oğlum. Ne bu huysuzluğun?" Acıkmıştı.Emre'yi alıp masaya geçtim ve sandalye çekip oturdum. Ben oğlumu emzirirken birkaç tıkırtı geldi ve Baran'ın geldiğini anahtar sesinden anladım. Gülümseyerek sırtımı geriye yaslayıp oğlumuzu emzirmeye devam ettim.

"Ben niye karımı hemen göremiyorum," Baran mutfak kapısından bize baktı. Gözleri kısaca etrafta gezindikten sonra tekrar bana döndü.

"Hoş geldin sevgilim. Emre'yi emziriyorum o yüzden yanına gelemedim."

Yanımıza yaklaştı. "Bu sıpa karımı çok yoruyor."

Gülümsedim. "Babasına salata yapmama müsaade etmedi."

Baran'ın kaşları keyifle havalandı. "Karımı paylaşmaya alışamadım, bir de yemek yapmasına izin vermiyor. Ben sana diyorum kapının önüne bırakalım."

"Ay," diye söylendim. "Ben onu doğurana kadar neler çektim. Oğlumu bırakmam." Kahkaha atarak eğilip alnımdan öptü ve hafifçe geriye çekildi. Yakınlığı dikkatimi dağıtırken dudaklarıma derin bir öpücük kondurup geriye çekildi. "Baran," mırıl mırıl söylendim. Şu öpüşü beni mahvetti. Zaten vakit bulamıyoruz bir de böyle yapıyor arada sinirleniyorum. Kalbim küt küt atarken o karşımda sırıttı.

"Güzelim," derken o kadar keyifliydi ki, onun mutluluğu bana dokundu. Gülümseyerek bir ona, bir de oğlumuza baktım. Emre göğsümü bırakınca yavaşça doğrultup Baran'a uzattım.

"Çok hareket ettirme bir tanem, üzerine kusarsa karışmam." Baran hafifçe oğlumuzu ileriye uzattı ve öyle tuttu. Bu hareketi karşısında ona ters ters baktım. Bebeğimizi kusar diye nasıl tutuyor ya!

"Çocuğuma ne yapıyorsun Baran?" Kahkaha atarak Emre'yi göğsüne yatırdı ve sırtını okşamaya başladı.

"İkimizin," dedi bana bakarak. "İkimizin çocuğu," diye yineledi.

Kıkırdayarak omuz silktim. "En çok benim çocuğum."

Bana ters bir bakış attı. "Tek başına yapmadın hatırlatayım Uhra Hanım."

"Bana Uhra Hanım deme sinirleniyorum. O ne öyle ya sanki yabancıya seslenir gibi." Baran şaşkınlıkla bana bakarken tezgaha döndüm. Küçük hanım demesi beni bir zamanlar çileden çıkarırken şimdi Uhra Hanım diyor. Ben bu hitapları kullanmasından hiç hoşlanmıyorum hatta sinirleniyorum.

"Hey hey," dedi yanıma yaklaşıp. Kolunu belime sarıp beni göğsüne çektiğinde çıtım çıkmadı. "Kızdın mı sen?"

"Evet, o hitaplardan nefret ediyorum. Kocam bana niye Uhra Hanım diyor anlamıyorum."

Saçlarımı tek eliyle geriye savurup açıkta kalan boynumu öptü. "Saçmalama yavrum." Yetmedi. Onun bir kez öpüşü bana yetmedi.

UHRA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin