34.Bölüm

24.9K 1K 73
                                    

34.Bölüm

"Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor.
Bir Hilal uğruna, ya Rab ne güneşler batıyor."

Pınar annemin haklı siteminden sonra iki gün onlarda kaldık ve bu iki gün bize çok daha iyi geldi. Baran yanımdayken nerede olduğumun hiç önemi yok. Emre odada uyurken oturma odasına geçmiştik. Odanın kapısını açık bırakmayı ihmal etmedik, oğlumuz ağlarsa sesini duyalım diye. Baran televizyona bakarken ona biraz daha yaklaştım. Aramızdaki ufacık boşluk dahi beni rahatsız ediyor. Bakışları usulca bana döndüğünde gülümsedim. Kolunu omzuma sarıp beni göğsüne çekti.

"Biraz sonra eve geçeriz." dedi başını boyun boşluğuma gömerken. O derin nefesler almaya başlayınca kalbimin atışları hızlandı. Evde kimsenin olmaması beni biraz rahatlatıyor ama yine de huzursuz hissediyorum biri gelecek diye.

"Annen akşam yemeğine kalın der. Ayıp olur şimdi gidersek."

Burnunu aheste aheste boynuma sürttü. "Ayıp olmaz."

"Baran," diye mırıl mırıl mırıldandım. Şuracıkta iki dokunuşuyla mahvolmuştum. Bu adamın hiç insafı yok mu Allah aşkına.

"Hım," diye yanıtladı beni daha çok mahvederken.

"Ya az geri çekil yoksa bayılacağım." Yavaşça geriye çekildi ve imalı bir şekilde güldü.

"Niye yavrum?" Gözlerimi kısarak kolları arasından sıyrıldım. Bile isteye beni kıvrandırmak beyefendinin epey hoşuna gidiyor. Ama ben bunların acısını da ondan çıkarırım.

Evde sessizlik hüküm sürerken birden bire oğlumuzun ağlamasıyla sessizlik bozuldu. Baran ile birbirimize bakıp gülümsedik. Oğlumuz şimdiden böyleyse büyürken ne kadar yaramaz olur tahmin bile edemiyorum.

Yatak odasına girdiğimde oğlumuz daha çok ağlamaya başladı. Bebeğimi kucağıma alıp yatağa oturdum ve onu emzirmeye başladım. İki saattir uyuyor ve epey acıkmış. Tabii bizi gece hiç uyutmadığı için gündüz mışıl mışıl uyuyor.

"Bebeğim," koyu irisleri etrafta gezindi ve içli içli sütünü içmeye devam etti. Bebeğimi ısıra ısıra sevesim geliyor. "Oğlum." Dudaklarını açıp kapadı ve onun bu haline dayanamayıp boynundan öptüm. Göğsümü bıraktığı için daha çok ağladı. Kahkaha atarak oğlumu üst üste öpmeye devam ettim. "Beyefendiye bak, göğsümü bıraktı diye nasıl ortalığı yakıyor."

Ben Emre'yi daha çok öperken Baran odaya girdi. "Ne oldu Uhra?"

Emre'yi tekrar emzirmeye başladım. "Ay dayanamadım alıp öptüm." Baran hafifçe gülümsedi ve yanıma yaklaştı. "Oğlunda göğsümü bıraktı diye ortalığı yaktı."

Yüzündeki gülümseme büyüdü. "Oğlumu sütünden mahrum ediyorsun." Gülümsedim ve bebeğime baktım. Süt içişi yavaşladı ve bu onun doyduğuna işaret. Az önce ortalığı yıkıyordu beyefendi.

"Doydu babasının oğlu." Baran sırıtarak üzerime doğru eğildi.

"Oğlum doydu ama ben sana hiç doyamıyorun."

Başımı kaldırıp Baran'ın imasına sırıtarak karşılık verdim. "Tüh," dedim imalı imalı. "Babasını doyuramıyorum ne yapayım." Eğilip alnımdan öptü ve geriye çekildi.

"Mahrum kalınca daha bi' doyumsuz oldum." Sırtımı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. Arsız sözleri beni bir miktar utandırdı. Onun iki cümlesi beni mahvetmeye yetiyor hele bir de karşımda böyle arsızca konuşması ateşimi yükseltiyor.

"Utandırma beni."

"Utanma artık." Emre'yi alıp yatağa yatırdım ve ayağa kalktım. Ben ayağa kalkınca kollarını belime sarıp beni kolları arasına aldı.

UHRA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin