37.Bölüm

19.9K 967 207
                                    

37.Bölüm

"Bazı vedalarda yüreğimizi bıraktık."

Bazı sabahlar hiç hava aydınlanmasın diye dua eder ya insan, ben bu sabah hiç olmasın diye sızlandım. Gözlerimi açtığımda hava yeni yeni aydınlanıyordu. Usulca sağ tarafa döndüğümde Baran'a baktım. Uyuyordu. İçim huzurla dolup taşarken eşime doğru yaklaştım. Gözlerim aheste aheste yüzünde gezindi. Düzenli nefes alışı bana uyuduğunu söylüyor ama her an uyanabilir.

"Hiç sabah olsun istemiyorum," mırıldanarak dudaklarımı yanağına bastırdım. Kolu hızla belimi sarıp beni kendine çekti. Uyumuyor muydu bu adam ya.

"Hava hala karanlık." dedi uykulu sesiyle.

Gülümseyerek onu öptüm ve başımı geriye çektim. "Ama aydınlanıyor." Yavaşça gözlerini araladı ve bana baktı. Onunla göz göze gelmiş olmak beni mahvetti. Baran'ın kocam olması hala hayal gibi çünkü ben bu adama çok aşığım. Hayal dünyasında gibiyim. Sanki her şey bir anda kaybolacak gibi. Ve her şeyin yok olması gözümü açmamla olacak.

"İstersen gitme yavrum." Kollarını tamamiyle belime sarıp sırtüstü uzandı ve beni üzerine çekti.

"Gitmem lazım." Saçlarımı yüzümden çekip alnımdan öptü. Yetmedi. Beni daha çok öperek yerlerimizi değiştirdi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu adamı etkilemek gururumu okşuyor. Bana karşı koyamıyor oluşu fevkalade.

"Ne düşünüyorsun?" Gözlerini kıstı ve bana bakmaya devam etti. Tebessüm ederek kollarımı boynuna sardım.

"Hiç, seni nasıl etkilediğimi düşünüyorum." Yutkundu ve alnını alnıma yasladı. Sıcak nefesi bir rüzgar gibi esti ve kalbime dokundu. Ruhum onun sevgisiyle sarıldı. Sanki dört bir yanımı ele geçirmiş bir muhafız gibi.

"Tahmin edemezsin," fısıltısı gözlerimi sıkıca kapatmama neden oldu. "Düşünme çünkü sen adımı söylediğin anda etkin altına giriyorum." Kaşlarımı imayla kaldırdım ve gözlerimi açtım. Koyulaşan hareleri yüzümde geziyordu.

"Ne oldu?" Hafifçe gülümsedi ardından alnımı öpüp üzerimden çekildi.

"Daha fazla karımı yormak istemiyorum. Biraz daha durursam seni uyutmayacağım." Kıkırdayarak doğruldum ve saate baktım. Saat altıyı geçiyordu ve kalkıp kahvaltı hazırlamam gerek.

"Kahvaltı hazırlayacağım," yataktan kalktığım anda elimden tutup beni kendine çekti. Dizlerinin üzerine oturup Baran'a baktım. Dağılan saçlarımı düzeltip geriye attı.

"Kendine dikkat et olur mu güzelim?"

Kaşlarımı çattım. "O ne demek? Asıl sen dikkat et."

Gözleri yüzüme daldı. Sadece bana uzun uzun baktı. "Bilmiyorum bugün bir garip hissediyorum. Canım epey sıkkın." Kollarımı sıkıca boynuna sarıp Baran'a sıkı sıkı sarıldım. Saçlarını öptüm hatta yetmedi onu daha çok öptüm.

"Ederim bir tanem, sende dikkat et."

"Ederim Uhra'm, senin için dikkat ederim." Gülümseyerek geriye çekildim ve dizlerinden kalktım.

Baran banyoya ilerlerken ben Emre'nin odasına gittim ve oğlumu kontrol ettim. Mışıl mışıl uyuyordu. Saçlarını okşayıp yanağından öptükten sonra kapıyı aralık bırakıp alt kata indim. Hızlıca kahvaltı hazırlamaya koyuldum ve aynı zamanda mutfağı topluyordum. Dün evi toplamamıştım bu yüzden ev bayağı dağınık. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra oturma odasını toparlayıp üst kata çıktım.

Banyodan su sesi geldiği için Baran'ın duş aldığını anladım. O duştayken be odamızı toparladım. Hastaneye giderken giymek için dolabıma yöneldim. Beyaz bir gömlek ve lacivert kumaş pantolon çıkarıp kenara bıraktım. Hızlıca üzerimi değiştirmeye başladığımda ayak sesleri geldi. Baran ıslak ayaklarıyla adım attıkça ses geliyordu ve ses giyinme odasına son buldu.

UHRA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin