48.Bölüm
"Seninle bir ömür bana kafi."
Gecenin en koyusundaydık fakat hala gözüme gram uyku girmemişti. Sırtımı daha rahat olmak için geriye yasladım. Belimdeki ağrılar biraz daha arttığı için şimdi hiç uyuyamıyorum. Doğum yaklaşıyor ve ben epey bunun bilincindeyim.
"Şimdi olmaz bebeğim," elimi karnıma koydum ve usulca karnımı okşadım. Gözlerim kısaca odamızda gezindi ve hemen yatağımızın yanında duran bebek beşiğine baktım. Emre'nin beşiğiydi fakat bu kez kardeşi için hazırlandı. İçim sıcacık olurken tebessüm ettim.
"Hala mı?" derken uykulu uykulu söylendi. Yüzümdeki gülümseme büyürken yan tarafıma döndüm. "Niye uyumadın? Sancın mı var güzelim?" Doğruldu ve yataktan kalktı. Gözlerini gece lambasının aydınlattığı odamızda gezdirdikten sonra odanın ışığını açtı.
"Biraz sancım var." Konuşurken gözlerimi sırtında gezdirdim. Üzeri çıplak olduğu için onu inceleme fırsatım oluyor. Işığı açtıktan sonra bana yaklaştı ve üzerime eğildi.
"Çok mu fazla sancın güzelim? Hastaneye gidelim mi?" İyice geriye yaslandım. Aslında bütün sancımı evde çekip doğuma hastaneye gitmek daha makul tabii dayanabilirsem. Emre çok zor doğmuştu.
"Çok fazla değil ama her an artabilir." Saçlarımı hafifçe okşayıp kararsızca baktı. Öyle abartacak kadar değildi sancılarım ama gittikçe artıyor. Baran bana biraz daha yaklaştı.
"Hastaneye gitmeyelim mi yavrum?" Gözlerimi kapatıp güldüm.
"Hayır bir tanem. Niye uyandın sen?" Yanıma uzanıp beni göğsüne çekti. İyice Baran'a yaklaştım ve derince kokusunu içime çektim.
"Bilmem," dedi belli belirsiz. "Sen beni niye uyandırmadın onu söyle bakalım."
"E yorgunsun Baran. Görevden dün geldin hem izinli olmana rağmen dinlenemedin." Elini yanağıma yaslayıp usul usul yanağımı okşadı. İçim sıcacık olurken gözlerimi yumdum.
"Biraz uyuyalım hadi."
"Sen uyu güzelim, benim uykum kaçtı."
"Niye kaçtı?" Kollarını belime sardı karnıma dikkat ederek.
"Sen uyu güzelim." İyice Baran'ın göğsüne sokuldum. İçim onun verdiği güvenle sarmalanırken iç çektim. Kendimi onun yanındayken güvende hissediyorum.
Belime saplanan ağrılar artarken gözlerimi araladım. Başımı yasladığım göğsünden çektiğimde kolunu belime sarıp hafifçe belimi okşadı. Gözlerimi tamamiyle araladım. Sanki sancılar beni yok etmek için artıp duruyor.
"Belime ağrılar giriyor. Saat kaç?" Kaşlarını çatıp doğruldu. Endişeleniyor ve bunu anlıyorum.
"Dokuz buçuk. Kalk hastaneye gidelim artık Uhra." İyice doğrulmaya yeltendim fakat izin vermedi. "Dur yavrum," bana yardım etti. Sırtımı yavaşça geriye yasladım.
"Biraz daha sabredeceğim. Sancım sıklaşınca gidelim." Oflayarak ellerini yanaklarıma yasladı ve çatık kaşlarıyla bana baktı.
"Ben karşında dayanamıyorum. Geceden beri hiç uyumadın farkındayım." Alnını alnıma yaslayıp iç çekti. "Hadi gidelim güzelim. Orada bekleriz, evde beklemektense orada beklemek daha sağlıklı." Geriye çekilip alnımdan öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UHRA
General Fiction"Senden öncesi veya senden sonrası diye bir şey yok. Hep sen vardın. Attığım her adımda veyahut yürüdüğüm her yolun sonunda. Baran adım atıyorsa karşısında Uhra vardır." Başlangıç: 24/05/2020 Final: 18/11/2020