🎶Özgür Kurum - Gözlerimi Kapatsam
"Gözlerimi kapatsam yüzünü
görür müyüm?
Gündüzleri uzatsam, geceler bir
kör düğüm."🖤
"Geçelim mi artık içeri?" Saniyelerdir birbirine kenetlenmiş eller ve gözlerle birbirimize bakıyorduk. Tuhaftı, bu his dünyanın en tuhaf bir o kadar da dünyanın en güzel hissiydi.
"Olur." Başını hafifçe aşağı yukarı sallayarak geri geri adımladı ve kapıyı araladı. Ellerimizi bir an olsun bırakmadan içeri girip kapıyı kapattığımızda gözlerim etrafta gezindi. Herkes etrafı incelemekle o kadar meşguldü ki dakikalardır dışarda ne yaptığımızı umursayan hatta fark eden bile yoktu tıpkı el ele tutuştuğumuzu fark etmedikleri gibi.
"Beyler yukarı gelin, burda mükemmel bir şey var."
"Hadi Emir." Batu'nun ikazıyla Emir'le ellerimiz ayrılırken Emir'de onların arasına katılarak tahta merdivenlere yönledi. Elimi bırakmasıyla ufak bir boşluğa düşmüş gibi hissetsemde hızla toparlanıp pekde uzak sayılmayan kapıya doğru yönelip etrafı incelemeye başladım. Yalnızca iki koltuğun sığabildiği küçük ama tatlı bir oturma odasına birleşik küçük bir mutfağı vardı. Dolaplar her ne kadar pek sağlam gibi görünmesede eve ayrı bir hava katıyordu.
"Çok tatlı bir ev değil mi?"
"Evet, öyle." İnci'nin neşeli çıkartmaya çalıştığı sesi içimi azda olsa rahatlatırken demek ki problemi çokta büyük değilmiş diye düşündüm. Ama en yakın zamanda ne olduğunu öğrenmek için elimden geleni yapıcaktım.
Merdivenlerde olan hareketlilikle beraber İnci'ye bakmayı bırakıp koltuklardan birine oturdum ve herkesin koltuklara yerleşmesini izledim.
"Evet, artık yemek zamanı. Siparişleri alalım." Batu elinde telefon beklentiyle gözlerini üzerimizde gezdirdiğinde ilk konuşan Uğur olmuştu.
"Ben tantuni ve ayran istiyorum."
"Bende tantuni yiyebilirim."
~
"Doğu bizimle gelmeyeceğine emin misin?"
"Evet, annem beni almaya gelecek." Akın anlayışla başını sallayıp kolunu İnci'nin omzuna attığında gözlerimi devirmeden edememiştim.
"Hadi o zaman kaçtık biz." Enes, Akın ve İnci'yi birbirinden ayrıp ortalarına girdi ve ikisininde ellerini tutarak çekiştirmeye başladığında Akın elini bir hışımla Enes'in elinden kurtarıp ensesine koca bir şaplak indirdi. Akın'ın bu saçma hareketine yalnızca bakmakla yetindiğim sırada Emir'den gelen ufak gülümseme sesini duymamla bakışlarımı hızla ona çevirdim. Yüzüne yerleştirdiği belli belirsiz gülümseme benimde istemsizce gülümsememe sebep olurken Emir benim ona baktığımı fark edip gözlerini bana çevirdi.
"Akın'la ne sorunun var Doğu?" Yalnızca benim duyabileceğim bir sesle yönelttiği soruyla yüzümdeki gülümsemeyi silip sağ elimi kot pantolonumun arka cebine sıkıştırdım ve derin bir nefes aldım.
"Söylersem gülersin, çok çocukça bir şey." Emir'in yüzünde yavaş yavaş her zamanki ciddi halini alırken ağırca dış kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ChickLitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...