🎶Melek Mosso - Vursalar Ölemem
"Durma, durmaz geceler.
Durma, durmaz çileler.
Durma, durmaz yüreğim.
Sana binlerce kez öleceğim..."🖤
Patatesimin son lokmasıda midemdeki yerini alırken dakikalar süren sessizliğimizi bozmak adına yağlı ellerimi hiçbir yere sürmemeye çalışarak yavaşça ayağa kalktım.
"Ben bir ellerimi yıkayıp geleyim." Emir bu işlemi dakikalar önce yapmış bir şekilde boş oturduğu tüm zaman boyunca gözlerini üzerimde gezdirmişti.
Dudaklarından çıkan 'hı hı' sesiyle beraber çöplerimide alarak birkaç adımda balkondan çıktığımda tuttuğum nefesimi hızla vererek nefesimi düzenlemeye çalıştım. Emir'in dakikalarca başını duvara yaslamış bir şekilde beni izliyor oluşu, izlemekten ziyade her hareketimi inceliyor oluşu elimi ayağımı birbirine karıştırmıştı.Elimdeki çöpleri Emir'in de yaptığı gibi kapının yanındaki poşetin içine bırakarak lavaboya girdim. Gözlerim hızla karşımdaki ufak aynayı bulurken hızla yüzümün her zerresinde bakışlarımı gezdirdim. Ama yoktu, Emir'in dakikalarca bakacağı tuhaf ya da garip hiçbir şey yoktu.
Yeniden derin bir nefes alarak ellerime sıktığım sabunla ellerimi özenle yıkayıp birde yüzüme bir avuç su boca ettim.'Sen çok güzelsin Doğu, çok güzel.'
Beynimde dolaşan cümleler yüzümde ağır ağır bir gülümseme oluşmasına sebep olurken pantalonuma silerek kuruladığım ellerimi düzeltmek için saçlarıma götürdüm.
"Kendine gel kızım, ne bu haller? Hayret bir şeysin ya!" Saçımı ne hale sokarsam sokayım yüzümdeki o aptal ifadeyi kapatamıyordu. Bir süre daha özenle saçlarımla uğraştıktan sonra pes ederek kendime son bir bakış attım ve ağır adımlarla lavabodan çıktım. Ağır adımlarım merdivenlerde iyice hızlanırken balkona doğru resmen depara kalkmıştım. Birden balkona attığım bedenimle Emir'in gözleri hızla bana döndüğümde sırıtarak eski yerime oturdum.
Elinde tuttuğu kahverengi karton kutuya dönen bakışlarımla yersiz heyecanım yok olurken Emir'e bakarak konuştum."Bu ne?" Emir gözlerini kutuya çevirerek kapağını araladığında ben hala büyük bir dikkatle ona bakmaya devam ediyordum.
"Yiğit'in mektupları." Emir'in dudaklarından oldukça ağır ve sakin çıkan kelimelerle kaşlarım hafifçe çatılırken bedenimi tamamen ona çevirerek bağdaş kurdum.
"Hiçbirini okumadım, biliyorsun zaten." Bildiğimi onaylamak için başımı salladığımda saniyelik bir şekilde bana bakıp yeniden kutunun içindeki kağıtlara bakmaya başladı.
"Doğruyu söylemek gerekirse hiçbir zaman da okuyacağımı düşünmüyordum." Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde hafifçe yukarı kıvrılan dudağımı es geçerek elimi Emir'in bu soğuk havaya rağmen sıcacık olan kolunun üzerine koyup hafifçe sıktım."Ama artık düşünüyor musun?" Benim dikkatle baktığım gözleri kolunun üzerine koyduğum elime kaydığında derin bir nefes alıp tıpkı benim gibi dudağının kenarını yukarı doğru kıvırarak yüzüne ufak bir sırıtış yerleştirdi.
"Artık okumaktan korkmuyorum, okuduğumda karşılaşacağım gerçeklerden, beklentilerden ya da hayal kırıklıklarından korkmuyorum. Korkmuyorum çünkü artık yalnız olmadığımı biliyorum." Kendiliğinden dolan gözlerimle beraber koluna yaptığım baskıyı birazcık daha büyüttüğümde Emir'de söylediklerinden emin olmak istermiş gibi gözlerini benimkilere çıkararak dikkatle baktı.
"Yalnız değilim değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
Chick-LitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...