🎶Toygar Işıklı - Kalbimdeki Sancı
"Gönlümdeki küçük bir aşk
oyunu mu?
Böyle gitmez,
bilmiyorum ben sonunu."🖤
Emir'e yetişebilmek için eşyalarımı hızlı hızlı çantama koyduktan sonra askılıktan kot ceketimi aldım ve koşar adımlarla sınıftan çıktım. Emir'in merdivenleri ağır ağır indiğini gördüğümde boğazımı temizleyip sırtımdaki çantamı düzelttim ve bende tıpkı onun gibi ağır adımlarla arkasından yürümeye başladım. Okul zaten iki katlı olduğu için zemin kata gelmemiz çok uzun sürmemişti.
Okul binasından çıkıp bahçeye adımını attığında aynı zamanda da elini arka cebine götürerek telefonunu çıkarttı. Telefonla beraber yere bir kağıdın düştüğünü gördüğümde kaşlarımı hafifçe çatıp olduğum yerde duraksadım. Sanırım düşürdüğünü fark etmemişti, aklıma dün gece Uğur ve Batu'nun bahsettiği mektup meselesi gelirken hızlı adımlarla kağıdın yanına gidip elime aldım. Açıp açmamak arasında verdiğim kararda merakımı bir kenara bırakarak gözlerimi benden uzaklaşmaya devam eden Emir'e çevirdim ve bütün gücümle seslendim."Emir!" Adımları önce yavaşlayıp sonra duraksadığında gövdesini bana çevirmeden yalnızca başını döndürerek baktı, o kadar kısa baktı ki bir saniye bile sürmediğine yemin edebilirim. Hele o göz devirme hareketi, işte ona asla bir anlam veremedim. Kaldığı yerden yürümeye devam ettiğini gördüğümde bir süre öylece kalakaldım. Bu da neyin nesiydi şimdi?
Bir süre şaşkınlığın verdiği şokla öylece onu izledikten sonra kendime gelir gelmez arkasından koşarak ona yetişmeye çalıştım.
"Sana diyorum, dursana!" Nefes nefese yanına vardığımda bir an soluklanmak için durdum ve ellerimi dizlerime koyup bekledim. Ama o hiç istifini bozmadan yürümeye devam edince derin bir nefes alıp yeniden konuştum.
"Ya sen sağır mısın oğlum!? Dursana iki dakika!" En sonunda beni ciddiye alıp adımlarını tamamen durdurduğunda yönünüde ağır hareketlerle bana çevirdi ve birkaç adımda yanıma yaklaştı.
"Bak o aptal sınıf gurubunuza katılmayacağım, sürekli başka birini yollayıp durmayın artık. Arkadaşlarına da söyle, istemiyorum tamam mı?" Sakin bir tavırla söyledikleri yüzümdeki hafif sinirin yerini tatlı bir gülümsemeyle değiştirirken bir süre yüzüne baktım. Ardından doğrulup omuzlarımı silktim ve bende ona doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi biraz daha kısalttım.
"Sınıf gurubu mu, salla onu ya. Bana ne senin sınıf gurubuna katılıp katılmamandan." Yüzündeki sakinliği hiç bozmadan ve tepki vermeye bile gerek duymadan yüzüme bakmaya devam edince elimdeki kağıdı ona doğru uzatıp devam ettim.
"Bunu düşürdün az önce. Ben belki önemli bir şey olabilir diye düşündüm." Aslında düşünmedim, emindim onun için önemli bir şey olduğundan.
Gözleri kağıda kaydığında önce bir süre baktı ve ardından gözlerini kısa süreliğine kapatıp yutkundu. Gözleri yeniden aralandığında elini bana doğru uzattı ve kağıdı hızlıca eline alıp arkasına dönerek kaldığı yerden yürümeye devam etti."Eyvallah!" Bir süre sonra bağırarak söylediği şey gülümsememe sebep olurken öyle arkasından bakakaldım. Üzerinde siyah pantolon ve okulun siyah lakosu vardı. Lakosun üzerinde de siyah içi yünlü bir kot ceket giymişti. Ayaklarında ise siyah sporları yerini almıştı, okula geldiği ilk andan beri siyahtan başka bir renk giydiğini görmemiştim doğrusu.
"Demek buradasın, neden öyle apar topar kimseye haber vermeden çıktın sınıftan?" İnci'nin sesiyle gözlerimi yürümeye devam eden Emir'den ayırmadan omuz silktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ChickLitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...