🎶Zeynep Bastık - Eksik Bir Şey
"Terliklerimle gelsem sana,
sonunda aşkı bulmuş gibi..."🖤
Elimdeki kalemi masaya bırakarak aldığım nefesi sesli bir şekilde dışarı doğru üfledim. Kanepenin üzerine attığım telefonumu elime alarak saate baktım.
Tam iki saat kırk yedi dakikadır ders çalışıyorduk ve bu benim için rekordu. Gözlerim telefonun ekranından hala kitaplara çökmüş büyük bir özenle ders çalışan Emir'e kaydı. Bir süre yüzümde ufak bir sırıtışla Emir'i izledikten sonra yerde duran sırt çantamı kendime doğru çekerek fotoğraf makinemi çıkardım. Gecikmeden Emir'in fotoğrafını bir çırpıda çekiverdiğimde açık unuttuğum flaşla beraber Emir hızla kafasını kaldırdığında bende o sırada çektiğim fotoğrafa bakıyordum. Birkaç saniye sonra Emir bana bakmayı bırakıp yeniden önüne döndü ve kalemi bir süre daha kağıdın üzerinde gezdirip elinden tamamen bıraktı ve ayaklandı."Acıktım ben." Makineyi yeniden çantama yerleştirip bende oturduğum yerde ayaklandım.
"Evet, bende." Emir buzdolabına doğru yönelip kapağını araladığında bende arkasından ilerleyip buzdolabının yanındaki tezgaha yaslandım.
İkimizde aynı anda nerdeyse boş olan dolaba uzun bir bakış attıktan sonra ağır ağır gözlerimizi birbirimize çevirdik."Alışverişe çıkmam gerekiyor, makarna bile yok." Bunu söylerken aynı zamanda da mutfağın diğer dolaplarını teker teker açarak bakıyordu. Ne yazık ki dolapların içinde plastik bardaklar, tabaklar ve kaşık çataldan başka hiçbir şey yoktu.
"Ben eve daha tam yerleşemediğimden yemek yemek için ikizlere gidiyordum o yüzden dolaplarda pek bir şey yok."
"Süt var." Gülümseyerek söylediğim şeyin ardından Emir rastgele bir dolabın kulbuna attığı elini havada durdurarak ağır ağır bana döndü. Yüzünde oluşan belli belirsiz gülümsemeyle beraber istemsizce bende daha fazla gülümsedim. Ardından onu daha fazla utandırmamak için konuyu değiştirmeye karar verdim.
"İnternetten sipariş edebiliriz, yüzde elli indirim kuponum var." Emir bu fikrimi başıyla onayladığında telefonumu Emir'e doğru uzattım. Emir ne yaptığımı anlamasada telefonu parmaklarının arasına alınca ellerimden destek alarak tezgahın üzerine zıpladım. Emir bu hareketime sesli bir şekilde gülerek yanıma geldi ve dizimin tam yanına yaslanarak telefonu bana verdi. Ekranı Emir'inde görmesi için dizlerimin üzerinde tutarak uygulamaya girdim.
"Ne yemek istersin?" Emir hiç beklemeden omuzlarını silkerek "Sen ne yemek istersen onu." dediğinde yeniden ekrana dönüp bakmaya başladım. Bunun üzerine Emir avuç içlerini dizlerimin iki yanında tezgaha yaslayarak benimle beraber telefona bakmaya başladı.
"Hamburger olur mu?" Beni başıyla onayladığında burgerking'in sayfasına girerek sayfada biraz gezindim.
"Tavuk mu et mi?""Hiç fark etmez Doğu. Sen nasıl sipariş edeceksen bana da aynısını ayarla." Derin bir nefes alıp çok, çok fazla yakınımda doğrudan yüzme bakıyor oluşunu düşünmemeye çalışarak iki tavuklu menü seçip adresi yazması için telefonu Emir'e uzattım. Bu hareketimle saniyelerdir yüzümde dolaşan gözleri telefonuma kaydı ve telefonu elimden alıp bana olan yakınlığını biran olsun bozmadan hızlıca adresi girdi. Bütün işlemleri tamamladığımızda telefonu tamamen kapatıp tezgahın üzerine bıraktım ve başımı mutfak dolabına yaslayarak Emir'e baktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ЧиклитBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...