🎶İkilem - Kaybolurum Gülüşünde
"Geçiyor gündüz gece bir bir takvimlerden.
Tutamam zamanı, kayar teker teker elimden.
Alıyorsun insanın aklını başından,
Kaybolurum gülüşünde en güzelinden."🖤
Cebimde titreyen telefonla burnumu çekip elimin tersiyle olabildiğince çok göz yaşımı silmeye çalıştım.
Ekranda Emir'in ismini görmemle aramayı onaylayıp kulağıma koydum."Ben geldim." Birbirine bastırdığım dudaklarımı bir süre daha öyle tuttuktan sonra eninde sonunda fark edeceğinden titreyen sesimi saklamanın pek de mantıklı olmadığını düşündüm.
"Yukarı gel olur mu?"
"Doğu? Sen yine mi ağladın?" Sorusuna cevap vermek yerine oturduğum koltuktan ayağa kalkıp apartmanın giriş kapısını açacak düğmenin başına geldim.
"Yukarı gel Emir." Kapının açılma sesini duyduktan birkaç saniye sonra Emir'in apartmana girdiğini belli eden kapanma sesi de duyulmuştu. Telefonu kapatıp yeniden cebime koyduktan sonra bütün yaşları hızla pijamamın koluna silerek derin bir nefes aldım. Kapıyı açıp merdivene bakmaya başladığımda önce hızlı adım sesleri geldi kulağıma sonra Emir göründü. Endişeli bakışları beni bulduğunda çok geçmeden kapının önüne gelmişti.
"Sen, sen neden ağlıyorsun?" Elimi eline koyarak içeri doğru çektiğimde hızlıca ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Arkasından dış kapıyı çok ses çıkmamasına özen göstererek kapattım.
"Doğu neyin var?" Emir elini yeniden dolan gözlerim yüzünden ıslanan yanağıma koydu. Direk gözlerimde olan gözleri endişe doluydu.
Emir bana böyle baktıkça kendimi tutmam daha da zorlaşırken yeniden elini tutup odama doğru çekiştirdim.
Annemin ağlamalarımı duymasını istemiyordum."Doğu lütfen bir şey söyle." Odamın kapısını kapatarak endişeli gözlerle bama bakan Emir'e döndüm. Daha fazla kendimi tutmadan dudaklarımın arasından koca bir hıçkırığın firar etmesine izin verdim ve kollarımı Emir'in boynuna doladım. Bu ani sarılmam bir anlığına Emir'i tepkisiz bıraksa da fazla beklemeden ellerini belime yerleştirip sarılışıma karşılık verdi.
"Ben ne yapacağım Emir?" Ağlamalarım arasında söyleyebildiğim şeyle Emir bana daha da sıkı sarılmıştı. Konudan haberi bile yoktu oysaki.
"Hangi konuda Doğu?" Bir süre daha öylece kaldığımızda beni yavaşça yatağıma doğru çekerek oturmamı sağladı.
"Tamam, şimdi sadece birbirimize sarılıp susalım. Anlatmak istediğin zaman seni dinlemeye hazır olduğumu bil yeter." Ardından sırtını yatağımın başına dayadığında bende göğsüne yatarak ona sarılmaya devam ettim.
Sessiz ağlamaya çalıştığım için sesim boğuk çıkıyordu.
Emir'in kolları olabildiğince sıkı bir şekilde bana sarılırken saçlarımın arasına birkaç öpücük kondurduğunda gülümsemeden edemedim."Emir?" Kollarımı rahat bırakarak ondan ayrıldığımda Emir'in de sarılışı gevşemişti.
"Efendim Doğu." Tıpkı onun gibi sırtımı yaslayıp direk gözlerinin içine baktım.
"Sence ben kötü bir arkadaş mıyım? Kötü bir kardeş ya da kötü bir çocuk?" Hala gözlerimde olan gözleri sorduğum soruyla birlikte göz yaşlarımı takip etti önce. Ardından yineden gözlerime çıkardı gözlerini. Bir eliyle özenle yanaklarımı silerken oldukça sakin bir ses tonuyla konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ChickLitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...