🎶Toygar Işıklı - Sen Yanımdayken
"Sen yanımdayken o tozlu yollar
aşka gider.
Ah sen, sonumuzu yazsan
inan dayanamam
ölürüm ben."🖤
Son sözlerinden sonra ikimizde birbirimize bakmadan dakikalardır dışarıyı izliyorduk. Kafamda dolanan tek bir soru vardı, benim mektubum Emir'in hayatını mahveden mektuplara dahil miydi? Ama bunu asla soramazdım, ona ilk defa bir şey sormaktan korkuyordum. Aslında sormaktan değil, sorduğumda vereceği cevaptan korkuyorum desem çok daha doğru olur. Gerçekten onlarca yürüme seçeneklerinin arasından mektubu seçmem ve hayatına bu şekilde dahil olmam ne kadar talihsizdi.
"Sen yanımdayken o tozlu yollar aşka gider, ah sen sonumuzu yazsan inan dayanamam ölürüm ben." Kafamı dağıtmak için aklıma ilk gelen şarkının bir kısmını kısık bir sesle mırıldandığımda dakikalar sonra ilk defa Emir'in bakışlarının bana döndüğünü hissettim. Ne güzel bir şarkı seçmişti aklım. Sanki bilerek bu şarkıyı bilinç altıma sokmuş gibiydi, kim bilir belki de öyleydi.
"Kalkalım mı artık?" Derin bir nefes alıp başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım ve tıpkı onun gibi aşağı sarkıttığım bacaklarımı toplayarak ayağa kalktım. Cebimden düşmek üzere olan telefonumu güzelce yerine sabitledikten sonra vakit kaybetmeden çoktan merdivenleri inmeye başlayan Emir'e yetiştim. Saniyeler sonra harabeden çıkıp karanlık sokakta yan yana yürümeye başladığımızda ellerimi ceketimin cebine sokarak adımlarımı izlemeye başladım.
"Hayır." Gecenin sessizliğinin arasında duyduğum net ses başımı yerden kaldırmama sebep olurken gözlerimde bana bakan Emir'e kaydı.
"Sen benim hayatımı mahvetmedin. Senin mektubun bana bildiğim tüm şeyleri unutturdu. Hayatımı değiştirdiği doğru ama diğerleri gibi kötü yönde değil." O kadar net ve sert bir ses tonuyla konuşuyordu ki tüylerim diken diken olmadan edemedi. Nasıl anlamıştı bunu düşündüğümü?"Biliyor musun, artık sadece yüzüne baktığımda ne düşündüğünü anlayabiliyorum. Bu, bu çok tuhaf." Yine yapmıştı, yine içimden düşündüğüm bir soruya cevap vermişti. Sahiden çok tuhaftı. Ama bende yapabiliyordum artık bunu, biz birbirimizi tanıyorduk.
"Seni tanımak güzel şeymiş Doğu Güngör." Burnundan çıkarttığı hırıltılı sesle sırıttığında gözleri de benimkilerden yola doğru kaydı. Konuşamıyordum, adete dilim damağıma yapışmış, dudaklarım açılmamakta ısrarcıydı. Sanki ne söylesem boştu bu cümlelere, ne söylesem yetersiz.
Söyleyemedim, zaman hıp hızlı geçti biz kendimizi bizim evin önünde bulduk ve ben tek kelime edemedim.
"İyi uyu olur mu?" Sorusunu başımla onaylamakla yetinip ona bakmaya devam ettiğimde derin bir nefes alıp kendini bir şey söylemeye hazırlıyormuş gibi dimdik bir konuma getirdi. Ardından kapıyı doğru göstererek konuştu.
"Sen gir ben öyle giderim." Sözlerinden sonra yüzüne tatlı bir zafer gülüşü yerleştirdiğinde bu masum görüntüye dayanamayarak bende yüzüme geniş bir gülümseme yerleştirdim. Emir Pınar, ben galiba sana feci derecede bağlanıyorum.
"Başardın."
"Evet, başardım." Benim de sessizliğim bu şekilde bozulurken ikimizde kısa bir süre sesli bir şekilde gülümsedik. Ardından geri geri adımlayarak apartman kapısının önüne geldim ve şifreyi hızlıca girip elleri cebinde beni izleyen yabani yakışıklıma el salladım. Ve açılan kapıdan içeri girip kapının arkamdan kapanmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ChickLitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...