1

3.6K 332 272
                                    

🎶İlyas Yalçıntaş - Olur Olur

"Olur olur bana gel yine,
sakın sen kimseyi dinleme.
Yaralı kalbini gizleme,
çağır gelsin sesime."

🖤

Bu gün benim için çok özel bir hikayeye başlıyorum, en masum, en içten ve en gerçek duyguların içinde bulunduğu kocaman bir hikaye. Kurgusu uzun bir süremi aldı gerçekten ve bu da hikaye için ne kadar uğraştığımın bir kanıtı.

Bu hikaye bu platformda yazdığım ilk hikaye değil ancak yayınladığım ilk hikaye. Belki şahane bir yazar olmayabilirim ama bir şekilde bir yerlerde kalbinize dokunabileceğime inanıyorum.

Bu kadar konuşma yeter diyorum ve sizi hikayeyle baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar :)

Ona yetişmek için adımlarımı ses çıkarmamaya özen göstererek birazcık daha hızlandırdım. Daha önce hiç gelmediğim bu sokak içimde tuhaf bir huzursuzluk oluşmasına sebep olmuştu.

Dudaklarının arasındaki sigaradan son bir nefes çekip yanından geçtiği çöp konteynırının içine fırlattı. Geldimiğimiz yer hafifçe kaşlarımın çatılmasına sebep olurken ağır adımlarla onu görebileceğim bir yere geçip sessizce, ellerim göğsümün üzerinde birleşmiş bir şekilde gözlerimi kısarak onu izlemeye başladım.

Çıkmaz bir sokağa geldiği yetmiyormuş gibi birde anlam veremediğim bir şekilde dümdüz duvara doğru yürüyordu. Ben yaptığı bu hareketi anlamaya çalışırken o benim onu izlediğimden habersiz duvarın dibindeki boş köpek kulübesinin üzerine çıkıp duvarın öbür tarafına atladığında kısa bir süre öylece bakakaldım. Nereye gidiyordu bu çocuk Allah aşkına? Onu kaybetmemek için bende köpek kulübesine yöneldim ve olabilecek en hızlı şekilde çıkıp duvarın arkasına göz gezdirdim. Yaklaşık 3, 4 metre ilerde ayaklarını öne doğru sallaya sallaya ağır adımlarla yürümeye devam ettiğini gördüğümde kollarımdan güç alarak duvarın üzerine çıktım.

"Burası da baya yüksekmiş lan!" Kendi kendime kimsenin duymayacağına emin olduğum bir tonda konuşurken aynı zamanda da ayaklarımı aşağı sarkıtıp kendimi yere bıraktım. Sert bir şekilde düşmüş olmanın verdiği sızı dudaklarımdan ufak bir inleme dökülmesine sebep olmuştu. Yüzümü buruşturup başımı hızla Emir'e çevirdim. Adımlarını durdurmuş bir şekilde yönünü ağır hareketlerle bana, yani sese çevirdiğini gördüğümde ani bir refleksle kendimi çöp konteynırının arkasına boylu boyunca bırakıp nefesimi tuttum.

Şu an benim onu takip ettiğimi  görmesi istediğim son şey bile değildi. Hele birde karşıma geçip hesap sormaya kalkışırsa ne diyeceğimi, nasıl cevap vereceğimi asla bilmiyordum. Günlerdir yaptığım bu saçma sapan şeyin nedenini henüz kendime bile açıklayamıyordum. Gerçi bir tek ciddi anlamda bu gün takip edebilmiştim, ilk gün eve doğru giderken onu bizim evin oralara yakın bir kafeden çıkarken görmüştüm ve ani bir kararla takip etmeye başlamıştım ancak annem aradığı için sesimi duymasın diye ondan uzaklaşmam gerekti ve onu kaybettim. İkinci gün kısa bir takipleşmeden sonra bir arabaya binip gittiği için dımdızlak sokakta kalmıştım. Dün ise diğer günlerde olduğu gibi tam işten çıkış saatinde kafenin önünde onu beklemiştim ama o bir türlü çıkmamıştı, bende mecbur geldiğim gibi geri dönmüştüm.

Çöpün mide bulandırıcı kokusu iyice ciğerlerimi doldururken söylenmeden edemedim.

"Hay anasını ya! Ne atmış olabilirsiniz acaba bu kadar kokutucak bunun içine? Ah be oğlum sende nereye gidiyorsun böyle saçma sapan yollardan?" Yeniden adım sesleri kulaklarıma ulaşırken önce kafamı daha sonra, yürümeye devam ettiğine emin olduktan sonra gövdemi çöp konteynırının arkasından çıkarıp üzerime yapışan toprakları sessiz olmaya dikkat ederek silkeledim.

Yolun Sonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin