🎶Mor ve Ötesi - Yağmur, Teşekkürler
"Yağmur, teşekkürler.
Aşkın büyüsü ve geçmişten gelen
bütün sesler.
Gördüm ki çıkamazdım gölgesinden sırrının, imkansız aşkımın."🖤
"Anne, Emir gelmiş. Aşağı inmemi istiyor, gidebilir miyim?" Annemin soluk sesi mutfakta yankılanırken aynı zamanda da tahta kepçeyi tencerenin içinden çıkartıp lavabonun içine bıraktı.
"Git." Birkaç saniye süren sessizliğin ardından beklediğim cevabı aldığımda hızlıca ayaklanıp kapıya doğru ilerledim ancak yeniden annemin sesini duymamla adımlarım duraksadı.
"Buraya kadar gelmişken yukarı davet et de bizde artık bir tanışalım.""Şu an zamanı olduğunu pek sanmıyorum."
"Sadece davet et dedim Doğu, çocuğun kafasına silah dayayıp zorla getirmeni istemedim senden." Yalnızca başımla onaylayıp zaten önünde olduğum kapıyı açtım ve kendi ayakkabılarımı giymeye uğraşmadan annemin sporlarını ayağıma geçiriverdim. Arkamdan kapattığım kapı apartmanın içinde tok bir sesin yankılanmasına sebep olurken kendimi Emir'den gelebilecek her türlü cümleye hazırlayarak merdivenleri inmeye başladım. Şu an bana kızgın olabilirdi ve kızgın olmakta son derece haklıydı.
Demir kapıyı aralayıp kendimi dışarı attığımda havanın yeni yeni kararmaya başladığını ve dışarınının da oldukça soğuk olduğunu fark ettim. Ne diye üzerime bir şey almadan çıkmıştım ki evden?
Apartmanın hemen yanında elleri ceketinin cebinde bakışları yerde dalgınca beni bekleyen Emir'i görmemle derin bir nefes alıp geldiğimi fark etmesi için yalandan bir öksürük sesi çıkarttım. Bu yaptığım işe yaramış olacak ki yerde dolaşan boş bakışlarını hızla bana çevirdi. Birbirine karışmış saçları ve her zamanki kusursuz ifadesine artı olarak birde donuk bir ifade eklenmişti yüzüne.
Birkaç adım daha atarak ona birazcık daha yaklaştım ve aralık dudaklarından çıkacak sözleri beklemeye başladım. Bu kadar korkak olduğum için bana sinirli miydi yoksa hayal kırıklığına mı uğramıştı gerçekten merak ediyordum.
"Benim artık bir babam olmayacakmış." Emir'in dudaklarından düşündüklerimle hiçbir alakası olmayan kelimeler döküldüğünde içimdeki karmaşayı hiç beklemeden rafa kaldırıp Emir'e biraz daha yaklaştım.
Sahiden yüzündeki bu ifadenin benim için olduğunu düşünmem ne kadar da aptalcaydı. Onun hayatında benden çok daha önemli şeyler oluyordu, mesela babası bir anda çıkageliyor ve bütün hayatını mahvedeceğini söylüyordu. Bir süre sonra yüz yüze geliyorlardı ve Emir hayatında tüm bunlar olurken birde benim çocukça davranışımı mı sorgulayacaktı. Saçmalık.
"Amcam onu hayatımdan sonsuza kadar çıkaracağını söyledi, artık bir babamın olmayacağını." Titreyen sesi yeniden kulaklarıma ulaştığında dudaklarımı birbirine bastırıp elimi koluna götürdüm ve hafifçe sıktım.
"Ben kurtuldum. Ben tamamen ondan kurtuldum Doğu." Telefonda sep sert çıkan sesi şimdi ne kadarda yumuşacık çıkıyordu.
Sağ elini cebinden çıkartıp parmaklarını kalbinin üzerine koydu ve sözlerine devam etti.
"Ben hem babamdan, hemde içimdeki o aptal çocuktan kurtuldum. İkizler amcama hapisten çıktıktan sonra bana yaptıklarını anlatmış, amcam gözlerimin önünde ona tokat attı. Be-benden özür diletti biliyor musun? Öyle tiksinerek baktı ki yüzüme sana anlatamam, işte o bakışı benimle beraber içimdeki aptal çocukta gördü." Gözleri sözlerininin sonuna doğru gittikçe buğulanırken kolundaki elimi yavaşça ondan uzaklaştırdım. Gözünden tek damla yaş süzülmüyordu, belki de kendine ağlamayı yakıştıramıyordu bilemiyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/228117835-288-k715998.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolun Sonu
ChickLitBir sözden, bir yazıdan, bir bakıştan beklentiye girmek çok mu çocuksuydu? Zaten hep her şey böyle başlamaz mıydı? Biri gelirdi ve bir şey söylerdi, bir bakmışsın hayatında. Başka biri gelirdi bakardı sadece, uzunca bakardı ve için kıpır kıpır olurd...