Dışa Vurum

939 441 48
                                    



"Derin"


Gözümü açtığımda bir an afalladım, kısa bir an için nerede olduğumu sorguladım. Manzaram bolca klasiklerin olduğu kitaplık ve dosyalarla kaplı çalışma masası değil, sonsuz deniz manzarasıydı. Dün yaşadığım kazayı hatırlayınca, istemsizce elimi başıma götürdüm. Uzun zamandır olmadığı kadar huzurlu bir gece geçirmiş, hiç kabus görmemiştim.

Arkamı döndüğümde beni asıl şaşkına çevirecek şey duruyordu, Cenk baş ucumdaydı ve küçük bir koltukta, kollarını göğüsüne kavuşturarak uyuyordu. Onu daha önce hiç uyurken görmemiştim, teni ne kadar da soluktu. Sessizce izlemeye devam ettim, onun yanında olmaktan zevk alsamda, bir yanım vicdan azabı çekiyordu. Ondan hoşlanıyor olamazdım, ben... Ben hala ona aşıktım.

Artık hayatta olmasa bile.

Tüm bu düşünceler zihnimde dolaşırken, duyduğum huzursuzlukla kıvrandım. Cenk sıçrayıp, çabucak baştan aşağıya beni inceleyip, iyi olup olmadığımı gözlemledi. Gözlerini ovalayıp, parmaklarını dolaştırdığı saçlarını geriye doğru çekti.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" dedi, kollarını dizlerini koyarak.

"İyiyim," diye yanıtladım, yumruk yaptığım kolumu havaya kaldırarak.

"Seni de yerinden etmişim, mahçup oldum."

Halinden son derece memnun olduğunu gösterir şekilde başını eğip, gülümseyerek bana baktığında, baskıladığım heyecanım yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Ona karşı koymak zordu, tıpkı şimdi olduğu gibi. Oturduğu yerden kalkmadan uzanarak, küçük sehpanın üzerinden telefonunu aldı. Gözlerini kısarak, parmağıyla ekranı kaydırmaya başladı.

"Yemek yapma konusunda fena sayılmasam da, seni yalnız bırakmamak için dışarıdan söylüyorum," dedi.

"Her dakika peşimde olmayacaksın değil mi?" diye cevapladım, kollarımı göğsümde kavuşturarak.

Ayağa kalkıp, gömleğini çekiştirdi, yakasını düzeltti. Söylediğimden keyif almışa benziyor, elinde tuttuğu telefonu cebine koyarken, sırıtmaya devam ediyordu.

"Buna alışsan iyi olur," dedi.

"Kendine bakman ile ilgili sorunların var."

Bu söylemine biraz alındığımı itiraf etmem gerekiyordu, dışarıdan güçsüz görünmüş olmak canımı sıkmıştı. Yatakta doğrulup, ayaklarımı aşağıya doğru sarkıttım. Terlemiş anlımı, kolumla temizledim.

"Bir kadeh şaraba ihtiyacım var," dedim.

"Bunun şu an iyi bir fikir olacağını düşünmüyorum," dedi, ilaçlarımın olduğu poşeti göstererek.

Ben yorganı yüzüme doğru çekerken, Cenk çalan kapıya bakmak için aşağıya inmiş ve gelen yemekleri almıştı. Birkaç adım ötedeki banyoya gidip, yüzüme ve boynuma soğuk suyu boca ederek, aralık camın önüne geçtim. Dışarıdan gelen hava, tenimden dökülen damlalarla buluştuğunda oluşan ferahlığın tadını çıkardım.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin