"Derin"
İstediğim dosyayı bulamamış olmam biraz moralimi bozmuş olsa da, henüz değerlendirilmeyi bekleyen birçok fikrim vardı. Yarım saat sonra gelecek başka bir müşteri için, ön hazırlık yapmalıydım. Az önce olanları aklımdan çıkarabilirsem bunu yapacaktım ama odada yaşananlar kafamın içinde oynamaya devam ediyordu.
Nefes al, ver.
Hisset, zihninden akan tüm düşünceleri özgür bıraktığını hayal et.
Şimdi çok daha iyiydim, neyse ki işimle arama kimseye sokamayacak kadar işkoliktim. Bunun için şükredeceğim aklıma gelmezdi.
Aldığım birkaç notu, dosyamın hemen köşesine yapıştırdım. Mutfağa gitmek için kalktığımda Cenk'in odasına bakmamaya gayret ettim. Eminim şu anda parmaklarını çenesine koymuş, kısık gözlerle önündeki dosyaları inceliyordu. Elma çayının demlenmesini beklerken, gözlerimi kapatıp tarçın kokusunu içime çektim.
"Derin Hanım, bakabilir misiniz lütfen?"
Hızlıca saate baktım, yirmi dakika kadar erken gelmişlerdi. Çayı öylece bırakıp, ceketimi düzelterek, koşar adımlarla toplantı salonuna geçtim. Çok genç olduğum üzerine iltifatlar alırken, bunu son zamanlarda ne kadar sık duyduğumu düşündüm. Yaşımı, yaşımdan da genç gösteren bedenimi başta hafife alsalar da, görüşmeler her zaman inanamayan gözlerle son bulurdu.
Bir sabun markasının tanıtım etkinliği için, içi pamuk dolu kapsüllerde görev olarak verilen nesneleri bulmaları üzerine olan bir fikri ortaya attım. Cenk beni dinlerken herhangi bir tepki vermiyordu. Profesyonel olduğu bir başka konu da buydu, ne düşündüğünü asla bilemezdiniz.
Toplantı sonunda müşterilerimize kapıya kadar eşlik ettikten sonra, hepimiz kendi çalışma alanlarımıza döndük. Birkaç saat önce yaşananları hatırladıkça karnıma ağrılar giriyor, tüm bedenim uyuşuyordu. Zihnimi başka düşüncelerle meşgul etmemek için kalan günü, her zamankinden daha sıkı çalışarak geçirdim.
İş çıkış saati geldiğinde meşhur olan son dakika telefonlarımdan birini yaparken Ceren'in, akşam için bir plan organize ettiğini duyunca ani bir öfkeye kapılsam da, onu bu konuda daha fazla işkillendirmemek adına uymak zorunda kaldım. Hem... Kalbim hala başka bir adam için çarpıyordu, üstelik onun hayatta olmaması, hayatımda olmasına engel değildi. Zaten o, her zaman hayatınızın kapısını çalabilmek türden biri değildi, eşsizdi.
Öyleyse, içinde bulunduğum durum neydi? Neden Cenk'i her gördüğümde tarifsiz bir heyecan hissediyor, üstelik gözlerim sürekli onu arıyordu?
Ne istediğimi, ne yaptığımı artık ben de bilmiyordum. Aslında şu an tek ihtiyacım olan bir kadeh şaraptı. Belki de kendimle yapacağım bir seyahat. Kendimi mutlu ve enerjik bir insan olarak tanımlayan ben, son iki senedir kime dönüştüğümü anlamaya çalışıyordum. Üstelik sık sık yaşadığım duygusal iniş çıkışlarım da, işin cabasıydı.
Yanımda oturan, birbirine tezat iki insana baktım.
Her zaman konuşacak bir konusu olan Ceren, yine geçmiş yıllardan tutup çıkardığı bir anıyı ortaya sererken, tanıdık bir ses duyuldu.
Söz konusu Yaprak olunca, beni hiçbir şey şaşırtamıyordu. Şimdi de ofisten sonra gittiğimiz mekanda bizi bulmuştu. İstemsizce Cenk'i gözlemlemeye başladım. Bu durum onu şaşırtmamıştı, belki de buraya geleceğimizi o söylemişti. Bu adam kesinlikle ikili oynuyordu, düşüncelerimde haklıydım. Kendimi kandırmama gerek yoktu, Cenk hiçbir zaman benim düşündüğümün ötesinde biri olmamıştı. Kulaklarım çınlamaya, başımın içi uğuldamaya başladığında oturduğum yerden kalkıp, elimi yüzümü yıkamam gerektiğini söyledim. Ceren önündeki elmayı tek seferde ağzına atarken, düşmüş olan ifademin, dışarıdan anlaşılmamasını umdum. Her bir spot ışığı, beynimi delercesine geçiyordu. Üstelik tüm bunlar bana, geçen gece olanları anımsatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
Teen FictionDerin, yeterince zor olan hayatını düzene sokmaya çalışan bir reklam yazarıdır. Aynı ofisi paylaştıkları ve onu anlamakta ısrarcı olan sanat yönetmeniyle daha fazla vakit geçirmeye başladıklarında, aralarında inkar edilemez çekimle başa çıkmaya çalı...