"Cenk"
"Yardımına ihtiyacım var."
Çağlar telefonun öteki ucunda bunu söylediğinde, endişeye kapılmıştım. Oysa benden Ceren'e hazırlayacağı bu şaşırtıcı organizasyon için yardım istiyordu. Ona aklıma birkaç dakika içinde gelen fikri söylediğimde ise beğenmiş, heyecanlı bir tonda ne kadar minnettar olduğunu söylemişti. Bu habere Derin'in ne kadar sevineceğini düşününce bilhassa mutlu olmuş, yüzünden oluşacak şaşkınlığı düşünmeden edememiştim.
"Bir şey ister misiniz?" dedim, hararetli bir sohbetin içinde olan Derin ve Ceren'e dönerek.
"Hayır, teşekkürler."
Yolumuz az kalmıştı ki, benzin almak için durup ve telefonuma üst üste mesaj gönderen Rüzgar'ı aradım. Onunla konuşmayalı epey zaman olmuştu. Gezdiği şehirlerden ara ara attığı birkaç fotoğraf ve video dışında haber alamamıştım. Kendini yeni yerler görmeye, insanlar tanımaya ve keşfetmeye vermişti. Bu olağanüstü bir şeydi, takdir edilmeliydi. Bir müddet sonra telefonun öbür ucundan ses geldi.
"Bir süredir görüşemediğimizin farkındayım, sen azarlamadan ben söyleyeyim. Sadece gerçekleştireceğim güzel işler için zamana ihtiyacım vardı."
"İyi olduğunu bilmek de yetiyor, şimdilik," derken, son kısmı vurguladım.
"Senin mahsun güzel nasıl, hala devam ediyorsunuz değil mi?"
"Selamı var," dedim, gülümsememe engel olmayadan, gözleriyle beni takip eden Derin'e el sallayarak.
"O halde şimdilik kapatmam gerek," dedi, başından atarmışçasına.
Sormam gereken birçok sorudan birinin cevabını alamamıştım ki, telefonu kapattı. Hemen akabinde gelen bildirime baktığımda ise bu çocuğun gerçekten bir deli olduğuna kanaat getirmiştim. İki kişilik uçak bileti alınmış ve hemen altına bir not iliştirilmişti.
"İlk fotoğraf sergimde sizleri yanımda görmek muazzam olacak!"
Böyle bir haberi bu şekilde öğrenmiş olmanın şaşkınlığı, arabaya tekrar bindiğimde de sürünce Derin neler olduğunu sordu. Ona Rüzgar ile olan kısa konuşmamızdan bahsedince, o da hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu.
"Biz şimdi Berlin'e mi gidiyoruz?" derken mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
İçimi her şeyin yoluna gireceği üzerine bir umut kapladığında, bunun beni ne kadar korkuttuğunu düşündüm. Bizlere henüz küçükken her zaman çok mutlu olmanın, gülmenin akabinde gerçekleşeceği kötülüklerden bahsedip, birçok şeyde olduğu gibi buna da sınırlar çizmemizi söyler ve incir çekirdeğini ancak dolduracak hevesimizi kursağımızda bırakırlardı.
Ne zaman mahalleden arkadaşların türlü şaklabanlıklarına biraz fazla gülsem, kendimi durdurup kimseye zararı olmayan neşemin önünü keserdim. Bugün o çocuğa eğilip "Daha çok gülmeli, mutlu olmaktan korkmamalısın," derdim. Ne de olsa zamanı geldiğinde ödediğimiz bedeller, tüm yetişkinlerin sakladığı o büyük sırdı.
Derin elime uzandığında ne kadar süredir düşünceli olduğumu düşündüm.
"Tüm bu organizasyonu ne ara yaptınız?" dedi, dudağına yapışmış olan birkaç tutam saçı çekerek.
"Arkandan iş çevirmiş olmam umarım seni rahatsız etmemiştir," dedim ciddi olmak için epey çaba harcayarak.
Koluyla omuzuma sertçe vurduğunda, abartılı tavırlarla kolumu sıvazlayarak ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
Teen FictionDerin, yeterince zor olan hayatını düzene sokmaya çalışan bir reklam yazarıdır. Aynı ofisi paylaştıkları ve onu anlamakta ısrarcı olan sanat yönetmeniyle daha fazla vakit geçirmeye başladıklarında, aralarında inkar edilemez çekimle başa çıkmaya çalı...