"Derin"
Bu da ne demek oluyordu şimdi?
Alt tarafı birkaç dakikadır asansörün içindeydim, Ceren'i bu kadar endişelendiren şeyi merak etmiştim. Telefonumda son aramalara girip, Ceren'in üzerine tıkladım. İlk çalmada açıldı ve hattın öteki ucuncan endişeli bir ses duyuldu.
"Derin, hemen eve gelmen gerekiyor."
"Neler oluyor?" diye sordum, başına bir durum gelmiş olacağından endişeliydim.
"Geliyorum fakat önce Cenk'i arayıp, ona gelemeyeceğimi söylemeliyim," dedim.
"Buna gerek yok," diye cevapladı.
"Cenk de burada, seni bekliyoruz."
İşte şimdi durum daha da ilginçleşmişti. Birkaç dakika içinde en fazla ne olmuş olabilirdi ki? Bunu öğrenmenin tek yolu bir an önce eve dönmekti. Hızlıca matbaanın olduğu binadan çıkıp, önüme çıkan ilk taksiyi durdurdum. Bu saatte boş bir taksi bulduğum için içten içe zaferimin tadını çıkarıyor, evde beni neyin beklediğini düşündükçe de karnıma ağrılar giriyordu. Yol boyunca dikkatimi farklı yöne vermeye çalıştım, tüm ciğerlerimi doldurmaya yetecek nefesi alıp bıraktım. Son aldığımız proje üzerine yoğunlaşmayı deneyip, elimdeki örnek çıktıları inceledim. Ne yapsam nafileydi, içimde tarifi imkansız kötü bir his vardı ve ne yapsam bu hissi söküp atamıyordum içimden. Trafik saatine kalmıştım, bu sebeple eve her zamankinden daha geç gideceğim kuşkusuzdu. Oturduğum yerde yavaşça doğrulup cebimden telefonumu çıkardım, herhangi bir bildirim yoktu. Yol boyunca yanımdan geçen kırmızı arabaları saymaya başladım, bunu çok küçükken keşfetmiştim. Böylelikle dikkatimi farklı yöne çekebiliyor, anlık da olsa rahatlama sağlıyordum.
10... 11...
Sonunda köşedeki küçük market görünmüştü, marketi hemen geçtiğimizde çiçeklerle bezeli dar sokaktan yukarı çıkınca, bizim evimiz tam karşıda kalıyordu. En son ne zaman eve gitmek için bu kadar acele ettiğimi düşündüm, sanırım lisedeydim ve bir an önce odama gidip ağlamak istediğim bir zamandı.
Taksinin kapısını yavaşça kapattım, parmaklarım ile avuçlarımı sıktığımı farketince ellerimin içinde oluşan küçük tırnak izlerine baktım. Bu çok stresli olduğum zamanlarda başıma gelirdi. Çantamdan anahtarımı çıkardıktan sonra, zile basmanın daha uygun olacağını düşündüm. Son kez derin bir nefes alıp, ağzımdan verdim.
Saniyeler içinde kapı açılmış, Ceren bembeyaz yüzüyle beni karşılamıştı. Elimden dosyaları, çantamı ve ceketimi bir bir aldı. Sanki zaman kazanmaya çalıyor gibi bir hali vardı. Tek kelime etmeden saçlarımı geriye atıp, kulağımın arkasına sıkıştırdım. Küçük adımlarla salona açılan koridorda yürümeye başladım. İçeri girdiğimde önce Cenk ile göz göze geldik, yüzünde donuk bir ifade vardı, parmaklarını birbirine kenetlemişti. Dudaklarını hafifçe sola kaydırıp, zoraki tebessümde bulundu. Hemen yanında bir kadın oturuyordu, içimi tekrardan tuhaf bir his kapladı. Bu sefer duygularıma endişe hakim değildi, bu çok tanıdık bir histi... Gözlerine birkaç saniye boyunca baktım, ne garip diye düşündüm. Sanki çok sefer denk düşmüştük bu gözlerle.
"Merhaba," dedim kayıtsız kalmaya özen göstererek.
Ceren tekrar kapıda belirmiş, bir şey içmek isteyip istemediğimi sormuştu. Gözüm hemen bu gizemli kadının önündeki masaya kaydı, boştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
Teen FictionDerin, yeterince zor olan hayatını düzene sokmaya çalışan bir reklam yazarıdır. Aynı ofisi paylaştıkları ve onu anlamakta ısrarcı olan sanat yönetmeniyle daha fazla vakit geçirmeye başladıklarında, aralarında inkar edilemez çekimle başa çıkmaya çalı...