Ölü Adam

920 425 26
                                    



"Derin"


Gözlerimi açtığımda, işlerin ne zaman bu noktaya geldiğini hatırlamaya çalıştım. Olabildiğince uzak durmam gereken adamla aynı koltuğu paylaştığımı görmek, ani refleks ile geri çekilmeme sebep olmuştu. Bu tepkimden ötürü Cenk de şaşkınlıkla araladığı gözlerinin arasından bana bakmış, fiziksel olarak iyi olduğumu görünce rahatlamıştı.

"Kusura bakma," dedim, henüz kısık olan sesimle.

"Tutulmuş olmalı," diye de ekledim, belli etmeden ovaladığı kolunu işaret ederek.

Bunun üzerine Cenk hemen toparlanmış ve karşı koltuğa geçmişti. Neden olduğunu anlamadığım bir mahçubiyet içerisindeydi. Oysa dün geceyi belli belirsiz hatırlayınca, yanımda kalması için ısrarcı olan bendim. Şimdi ise karşımda küçük gözlemlerinden birini yapıyor, benden gelecek tepkiyi bekliyordu. Bunu garipseyemezdim, üstelik onun yanında olan tuhaf davranışlarımı düşünüce de haklı sayılırdı. Öte yandan halinden memnundu, bunu bastırmaya çalıştığı gülümsemesinden anlamıştım.

"Aslında," diye başladı sözlerine.

"Uzun zamandır böyle güzel uyumamıştım."

Boynunu sağa sola oynattıktan sonra, parmaklarını birbirine geçirip, kollarını dizlerine dayadığında, bakışlarını üzerimde tutmakta ısrarcıydı. Bir yandan şüpheyle bakıp, gerçekten iyi olup olmadığımdan emin olmak istiyordu. En son ne zaman böyle, küçük bir çocuk gibi hissettiğimi düşündüm. Seneler evvel olmalıydı, bu durumdan hoşnut olduğum zamanlar. Artık toparlanmalıydım, üstelik kendimi çok daha iyi hissediyordum.

"Sanırım artık eve dönmeliyim," dedim.

"Ceren'de akşam dönmüş olur ve sen de refakatçiliğe son verip, rahat yatağında uyuyabilirsin."

Cenk duyduklarından hoşnut olmasa da, başını sallayarak onayladı. Kahve yapma bahanesiyle kalkıp, toparlanmam için bana izin verdiğinde, yerimde doğrularak duvarda asılı olan, her bir detayı özenle işlenmiş, sade ama bir o kadar da güzel aynanın karşısına geçip, dağılmış saçlarıma baktım.

"Korkunç görünüyorum," dedim.

Birkaç adım geriye gittikten sonra, boyluca uzanan pencereye yaklaşıp denizin sakince kıyıya vurun dalgalarını izledim. Az sonra kapıda görünen Cenk, elindeki bardağı yavaşça cam masanın üzerine bıraktı.

"Bir şey mi söyledin?" dedi şüpheyle.

"Hayır," diye yanıtladım.

Durumumdan dolayı yeterince endişeliydi, hem garip hareketlerimle de onu fazlasıyla düşündürüyor olmalıydım. Bir de kendi kendime konuştuğumu bilmesine gerek yoktu. Daha fazla burada durmamalıydım. Kendim olabildiğim evime gidip, pek de konforlu olmayan yatağıma uzanmalı ve baş ucu kitaplarımdan birini okumalıydım.

"Öyleyse bana biraz müsaade edebilir misin?" dedi, yukarıyı işaret ederek.

Ellerimi pantolonumun arka ceplerine koyarak, keskin bir hareketle başımı salladım. Üzerini değiştirmek için odasına çıkarken, benim için masanın üzerine bırakılmış bardağa uzandım. Birkaç yudum alarak, iş grubuna atılmış olan geçmiş olsun mesajlarını yanıtladım. Birkaç dakika sonra da Cenk'in adımları, ahşap merdivende yankılanmaya başladı.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin