Hayatın Espri Anlayışı

158 32 4
                                    



"Cenk"


Bacağımı salladıkça önümde duran papatya çayı da dalgalanıyor, bardağın içinde küçük gel gitler oluşturuyordu. Okuduğum her bir kelimeyi hazmetmek zordu. Ara ara güçlü nefesler alıyor, ağır ağır veriyordum. O gün, çerçevenin içinden savrulan bir kağıt parçasının beni bu denli bir karmaşanın içine sokacağını bilemezdim. Babamın hayatının bir dönemini aramaya ayırdığı bu kadının neden gittiğini anlamaya başlamıştım. Korkuyordu, hem seçilmekten, hem de arkası dönülen taraf olmaktan. Geride birileri kalsın istemiyordu ve onun ailesine olan düşkünlüğünün de farkındaydı. Babam geleneksel ve disiplinli bir adamdı. Belli kalıplarda, kuralına uygun yaşardı. Belki Nadide sırtını dönüp gitmeseydi, bir gün kendi vedasını edecekti. Kızı Aysel'in ise bu hüzünlü, bir o kadar da efsunlu hikayenin ortasında nasıl kaldığını düşündüm. Tüm bu satırları okurken, karşımda oturup babamı anlatmasını hayal ettim. Mesela onun da saçlarını karıştırıp, omuzunu tutmuş muydu? Ya da arkasına sakladığı çikolata numaralarından birini yapmış mıydı?

Derin elinde tuttuğu battaniye ile yanıma kıvrılıp, tek hamlede üzerimizi örttü. Ben de hikayenin geri kalanını öğrenmekte bir acelemiz olmadığının bilincine varıp, anın tadını çıkarttım. Tek kelime etmeden, birbirimize sarılarak çıkarttık sessizliğin tadını. Az sonra da yukarı çıkıp uzanmanın ve günün yorgunluğunu atmanın uygun olduğunu düşündük. Ben önden çıkarken, arkamdan elimi tutarak gelen Derin'i çok da çaba sarf etmeden çekerek, merdivenleri daha rahat çıkmasına yardımcı oldum. O odanın diğer köşesine geçtiğinde, üzerine uyacak birkaç parça kıyafet aradım. Dolabın bir köşesine de onun kokusunun sinmesi gerekliydi. Ayırdığım kıyafetleri koluma asarken, birlikte yaşama fikrinin onu endişelendirip endişelendirmeyeceğini merak ettim. Belki de bu acele bir karar olurdu.

Yeniden odaya döndüğümde, Derin'i gözlerinden yaşlar süzülürken bulduğumda sebebini anlamam geç olmadı. Annesi onu bir kez daha terk etmiş, üstelik böylesinin onun için daha iyi olacağını söylemişti. Bunu yapabileceğinden emin değildim, en azından telesekretere bırakılmış bir mesajla. Gözlerindeki kararlılığı ve inancı görmüş olmasaydım, tüm yaşananların bir şovdan ibaret olduğunu düşünürdüm fakat her zerresinden pişmanlık akan kadını dinlemiştim uzun uzun.

Şimdi ise, Derin'in iri ve kızarmış olan gözleri üzerimdeydi.

"Bunu bana söylemeliydin," dedi ve arkasından birçok şey daha...

Ellerini tutup, gözlerinin içine baktığımda küçük bir kız çocuğu gördüm. Ona sarılıp, nazikçe göğsüme bastırdım. Burası onun güvenli alanıydı, en azından öyle görmesini umuyordum. Sorgulayıcı bakışları üzerimdeyken bile, gardı düşük ve sabırsızdı. Ellerini nereye koyacağını bilmez halde, bir beline koyuyor, daha sonra yeniden önüne alıp, birbirine sürtüyordu. Yatağa doğru yönelip, uzandı. Kollarını bu kez göğsünde kavuşturarak, gözlerini kapattı. Yanına gidip, üzerini örttüm ve gecenin geri kalanını sessiz geçirdik.

Sabah olduğunda çoktan kalkmış, elinde iki bardakla karşımda dikiliyordu.

"Günaydın," dedi bardaklardan birini uzatırken.

"Erkencisin," diye cevapladım, dün gecenin bahsini açmadan.

"Bugün için çalıştım, kampanya dosyalarını inceledim biraz da...Geçmiş yıllarda yaptığımız çalışmalara göz atmak iyi geliyor. Zaman içindeki ilerlemeyi görmek güzel, gelecekteki projeler için referans oluyor."

Elimdeki bardağı hemen yanımda duran komodine bırakarak, ayaklarımı yataktan usulca sarkıttım. Yüzümü yıkamak için banyoya gittiğimde, Derin camdan dışarıyı izliyordu. Üzerimi değiştirmek için sıralı rafların karşısında dururken, aklıma masaya öylece bıraktığımız kitap geldi. Gerisini okumak için hem can attığım, hem de ne kadarına hazır olduğumu bilmediğim kitap.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin