Dört Harf

625 371 27
                                    




"Cenk"


"Ceren artık neler olduğunu söyleyecek misin?"

Ceren alnına düşmüş saçları geriye doğru çekti, bunu yaparken de söylemek istediği şeyleri kafasında toplamaya çalışıyordu. Dirseklerini masaya koyup, parmaklarını birbirine kenetledi. Yere sabitlediği bakışlarını bana doğru çevirdi.

"Halası aradı, yani Derin'in halası... Annesi... Onun annesi hayattaymış ve Derin ile konuşmak istiyormuş."

Bir süre duyduklarımı idrak etmeye çalıştım, bir yardımı olacakmış gibi ivedilikle başımı ovaladım.

"Annesini uzun yıllar önce kaybetti sanıyordum," dedim.

"Derin' in yıllarca ailesinin boşluğunu taşıdığını ben biliyorum, şimdi bunu ona nasıl söylerim?" dedi Ceren, alnını masaya dayayarak.

Derin'in bunları öğrendiğinde göstereceği tepkiyi merak etmiştim, bu onu şu an olduğundan daha mı çok üzerdi? Yoksa ne olursa olsun hayatta olduğunu bildiği annesini bağrına mı basardı?Derin göründüğünün çok ötesinde bir kadındı. Her hareketi, her bakışı farklı bir anlam taşırdı. Bu durumda mantığını mı, yoksa duygularını mı kullanırdı? Ne olursa olsun mantığı ile hareket edeceğini biliyordum, her iki durumda da yanında olmak istiyordum.

"Annesi şimdi neredeymiş?" dedim.

"Eve gitmek üzere olmalı," diye yanıtladı, üzerine ceketini giymeye çalışırken.

"O halde benimde seninle gelmemde bir sakıncı yoktur umarım," dedim.

Arabamın anahtarlarını hızla ofisimin masasından aldım, ceketimi koluma astım. Asansör her zamanki gibi tembel insanlara hizmet etmek üzere meşguldu, merdivenleri kullanmak yararımıza olacaktı. Derin'in annesinden önce eve gitmeli, daha da önemlisi Derin gelmeden ortamı biraz olsun yumuşatmalıydık.

Ceren yanımda ara ara ellerini ovuşturuyor, az sonra yaşanacaklar için endişe duyuyordu. Parmaklarını radyonun üzerinde gezdirdi, ruh halinin çok üzerinde bir müzik açıp, arkasına yaslandı. O sırada telefonu çalmaya başladı, bu durum bizi anlık olarak ürkütmüştü. Hattın öteki ucundan Derin'in sesi geliyordu. Ceren ona hemen eve gelmesi gerektiğini söylediğinde, endişelendiğini duyabiliyordum.

Birkaç kez takıldığımız trafik ışıklarını saymazsak kısa sürede gideceğimiz yere vardık. Arabayı park edip, Ceren'e daha sonra ona katılacağımı söylediğimde, kafasını yavaşça sallayarak arabadan indi. Birkaç adım attıktan sonra bir kadınla karşı karşıya geldiler. Kadın omuzuna dökülen saçları, ince ve uzun yapısıyla çok zarif görünüyordu. Ağır hareketleri ve sürekli yere diktiği hareli gözleri bir sorunun olduğunu alenen açık ediyordu. Tanımlayamadığım farklı bir havası vardı, Derin'in annesi olduğu her halinden belli oluyordu.

Arabadan inip kapıyı kapattığımda, zarif kadın hızla arkasına döndü, başını yavaşça yukarı aşağı sallayarak kısa bir selam verdi. Ceren bizi tanıştırma ihtiyacı duyduğunda, kadın ilgiyle beni baştan aşağı süzdü. Kızının hayatındaki özel biri olduğuma öyle inanmıştı ki, tanıştığına ne kadar memnun olduğundan bahsedip durmuştu. Ne de olsa kızına yakın olabilmek için ne olursa olsun her yolu deneyecek, her kapıyı zorlayacaktı. İçeriye geçmemizin üzerinden yarım saat geçmemişti ki kapı çaldı ve Ceren telaşla kapıyı açmak üzere yerinden kalktığında, zarif kadın da olduğu yerde doğrulup, hızla saçlarını düzeltti. Her şeye rağmen gözlerindeki umudu görebiliyordum.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin