Huzura Kaçış

527 286 39
                                    




"Derin"


Sıcaklığını hissedebiliyordum, yeniden ve yeniden...

Onunla ne zaman birkaç adım fazladan yakınlaşsak, kalbim üç sokak öteden duyulur hale geliyordu. Onu bu denli karşı konulmaz yapan neydi?

Yıllar sonra, karşımda basit bir bedenden fazlasını görebiliyor olacağımı, basit bir et parçasına olduğundan fazla anlam yükleyeceğimi hiç düşünmezdim. Benim için herkes döngünün alelade bir parçasıydı, şimdi ise ruhuma dokunan biriyle nefesimiz birbirine karışıyordu.

"Derin," dedi çok sessizce.

Bu cevap beklemediğiniz türden bir söyleyişti.

Ona teslim olmak için can atıyorken bir yanım kolumdan tutup geri çekiyor, kendime gelmemi söylüyordu.

Gördüğüm kabusların sıklığı azalmıştı ve alkol problemimi de kısmen çözmüştüm, üstelik herhangi bir destek almadan. Aslında Cenk'in hayatımda olmasının bu konuda payı büyüktü. Doğrusunu söylemek gerekirse, o kişisel alanıma ne kadar girdiyse hayatımdaki her şey bir o kadar iyiye gitmişti. O halde neden ona karşı adımlarım hep tedirgindi? Gözlerimi kapattım, elim göğüsünün hemen üzerindeydi. Onun da beni istediğini biliyor, kalbinin sesinin benimkine karıştığını duyabiliyordum. Seni özledim, dedi bir ses fakat bu ses karşımda duran adama ait değildi.

"Buradayım."

"Unuttum mu beni?"

"Seni seviyorum."

Gözlerimi birkaç defa açıp kapadım, istemsizce birkaç adım geriye attım. Bu hareketim Cenk'i rahatsız etmiş, kendisini sorgulamasına sebebiyet vermişti. Eminim şu an içten içe kendisini suçluyordu, oysa kafamın içindeki seslerde bihaberdi.O da arkasını bana dönmemeye özen göstererek ama yüzündeki hayal kırıklığına uğramış ifadesini saklamaya çalışarak birkaç adım uzaklaştı. Onun bu hali beni de üzmüştü, keskin yüz hatlarının arkasına saklı merhametli bir kalbi vardı.

Ortamın havasını dağıtacak bir şeyler aradım. Duvarları ahşap döşeli bu sıcak evi gezmeye başladım. Yerde belki uzunca zamandır serili bir Hereke halısı vardı, sıcak tonlarda döşenmiş bu otantik yerleşime oldukça uyum sağlıyordu. Duvara yaslı iki tane büyükçe cam vitrin, kapıdan giren misafirleri karşılıyordu. İçinde her bir obje çok düzenli konulmuştu. Hepsi de çok anlamlı parçalardı, yerde el oyması bir fil duruyordu, yavaşça diz çöküp daha yakından bakmak istedim.

"Yaşlı bi Rum kadın yaparmış bunları," dedi Cenk.

Sonra şöminenin üzerinde sıralanmış küçük ahşap işleri gösterdi. Çömeldiğim yerden kalkıp o tarafa doğru yürümeye başladım.

"Bunları da o kadın yapmış, inanışa göre bunlar yapılırken ne kadar iyi dilek, evrende ne kadar güzel mesaj varsa içlerinden onu geçirirlermiş. Kimin ne kadar derdi varsa bu biblolardan evinin baş köşesine koyar, tüm kötülüklerden korunurlarmış."

"Epey derdiniz olmalı," dedim sayıca fazla ahşap bibloları işaret ederek.

Cenk kahkaha atarak yanıma doğru gelip, kollarını göğüsünde kavuşturdu.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin