"Cenk"
Derin elinde bir fotoğrafla karşıma dikildiğinde, şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Asıl şaşırtıcı olan ise karede Nadide'nin olmasıydı. Muhtemelen birine benzetmiş, asil duruşunu başkasıyla özdeşleştirmişti. Karşıma oturmasını söyledim. Fotoğrafa uzun uzun bakıp, önüme koydu.
"Nadide'yi araştırdım," dedim.
"Kimsesi kalmamış... Yani ona ulaşabileceğimiz herhangi bir yol yok."
Elimin altından elini çekip, ayağa kalktı. Bir süre ileri geri giderek, kafasındaki düşünceleri toplamaya ve parçaları birleştirmeye çalıştı. Bu işin nereye varacağını düşünüyor gibiydi. Yeniden yanıma gelip oturdu.
"Esin Hanım," dedi.
"Şaraphanede bir albüm göstermişti, oradaki bakışları unutmam mümkün değil."
"O halde yarın akşam birlikte gitmemizin bir sakıncası var mı?" dedim.
Başını iki yana salladı, hala fotoğrafta gördüğü kadının etkisindeydi. İlk zamanlar Nadide'yi her gördüğüm kadının yüzünde arıyor, bulurum umuduyla araştırma yapıyordum. Oysa şimdi tüm umudumu yitirmiştim. Yine de Derin'in aklındaki şüpheleri doğrulaması ve içinin rahatlaması için gitmek istedim. Aklımın bir köşesinde acaba vardı. Acaba fotoğrafta gördüğü kişi gerçekten Nadide olabilir miydi? O artık hayatta değildi fakat hikayesini öğrenmem için bir kapı açılmıştı. Gözlerimi kapattığımda, gözümün önünde bar taburesinde verdiği poz geliyordu. Küçük çocuğuyla otele girişi ve çıkışı, babamın onları ziyarete gelişi...
Sabah olunca Derin'i başucumda otururken buldum. Elini başına koymuş, dışarıyı izliyordu. Bir yandan da stresle ayağını sallıyordu. Yatakta doğrulup, gözlerimi ovuşturdum. Narin omuzlarına öpücükler kondururken, bana bakıp gülümsedi.
"Erken kalkmışsın," dedim.
"Buna şaşırmadığımı söyleyemem."
"Tüm gece düşündüm," diye cevapladı bakışlarını yere indirerek.
"Seni boş yere umutlandırmış olmaktan korkuyorum."
Elimle çenesini yavaşça kaldırıp, bu defa dudaklarından usulca öptüm. Onu rahatlatmak için peş peşe cümleler sıralayıp, yeterince ikna olduğunu düşündükten sonra kalktım. Ortama yeniden sessizlik hakim olunca, duşa gitmek üzere banyoya yöneldim. Yalnız parkelerden çıkan sesler duyuluyordu. Ilık suyun başımdan aşağıya dökülüp, tüm vücudumun sarmalamasını bekledim. Çabucak yüzümü yıkayıp, saçlarımdan akan suyu geriye doğru attım. Belime sarmaladığım havluyla dolabın karşısına geçtiğimde, Derin çoktan aşağıya inmişti. Raftan aldığım kotu ve üzerime seçtiğim gömleği giyerek, saatimi koluma takarken aşağıya indim. Özenle hazırlanmış kahvaltı masasına oturduğumda, Derin ortaya omlet koydu. Bu defa çok daha iyi görünüyordu. Başımı eğip, dudaklarımı şakadan takındığım bir tavırla kıvırdım.
"Bu bir mucize," dedim.
Omuzuma vurup, karşıma geçti. Ara ara saati kontrol edip, çatalını tabağında gezdirdi. Dün akşam, emin olmadan bahsettiği olay için kendini suçlu hissediyordu. Benim için heyecanlanmış olmasının, ne kadar mutlu ettiğinin farkında olmadan. Biraz sonra masadan tabağını alıp, lavabonun içine bıraktı. Üzerine ceketini giyip, evden çıkmamız gerektiğini söyleyen bir işaret yaptı. Arabaya geçip, emniyet kemerini takarken Esin Hanım'a mesaj atacağını söyledi. Akşam için haber vermemizin daha uygun olacağını düşünüyordu. Trafikte ilerlerken sık sık etrafa bakıyor, sanki olup biten her olaya hakim olmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
Teen FictionDerin, yeterince zor olan hayatını düzene sokmaya çalışan bir reklam yazarıdır. Aynı ofisi paylaştıkları ve onu anlamakta ısrarcı olan sanat yönetmeniyle daha fazla vakit geçirmeye başladıklarında, aralarında inkar edilemez çekimle başa çıkmaya çalı...