☆sayım☆

36 4 35
                                    

Aşaya indik.
Kaan'nın ne halde olduğunu düşünürken sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum.
Eren bana tip tip bakarken Enes sessizdi.

Koltuğa oturdum ve arkama yaslandım.
"Ee ne yaptınız orda?"

"Babamı ziyaret ettik."

"Ne?!"
Bu manyaklar ne bok yemişlerdi.

"Okanı bizden uzak tutması için."

"Ee..."

"Işallah tutar da birini öldürmek zorunda kalmam."

"Enes?"

"Ha?"

"Iyi misin sen?"

"İyiyim."
Gri gözlerini bana doğrulttu.
Birşey vardı.
Enes iyi değildi.
"Hava almam gerek."

Ayağa kalktı ve kapıdan çıkıp gitti.
Arkasından girmek için haraketlendim ama baran bileğimden tutup popomun üzeirne geri oturttu.

bursada birşey olmuştu Enesi etkileyen bir şey.
Emre telefonu çaldığında ekrana baktı ona soran gözlerle bakan barana döndü.
''bilinmeyen numara.''

ayağa kalktı ve telefonu açtı.
hatta her kim varsa ve her ne diyorsa emre sinirle kasıldı.

telefonu kapatıp hızla sehpanın üzerine attı.
ne oluyor bakışı atan barana  döndü.
''yukarı.''
ikisi bir süre birbirine baktık tan sonra yukarı çıktı.
arkamı dönüp ölümcül bakışlarla erene baktığımda teslimolmuş gibi ellerini kaldırdı.
Göz devirdim ve hızla yukarı çıktım.
Kordiorda konuşuyorlardı.
"Hey!"

"Ne?"

"Kim aradı?"

"Kimse."

"Baran!"

"Gece."

Aklıma kaan ve elif geldiğinde kaan'nın odasına girdim.
Gördüğüm manzarayla gözlerim kocaman olurken gülmemek için kendimi sıktım.
Kaan elife sarılmış uyuyordu.
Fakat alif uyanıkdı ve bana yardım et bakışı atıyordu.
Bilmiyordu ki kaan uykuyu severdi...

Erme gelmeden kapıyı kapadım ve odadan çıktım.
Çıkar çıkmaz sert bir şeye çarpmayı beklemiyordum.
"Gece."

"Emre."

"Elif nerde?"

"İçerde."

"Kardeşin?"

"İçerde."

"Ne?!"

"Ne."

"Gece!"

"Bana kimin aradığını söylicekdin koçum."
"Hadi şimdi aşaya."
"Hadi kış kış."

Emre bana öldürücü bakış atarken baran kolundan tutup onu aşaya indirdi.

Bende odama gittim.
Biraz telefona baktıkdan sonra aşaya indim.
Fakat gördüğüm şeyle olduğum yerde kaldım.
Baran bir koltuğa yatmış tek kolu aşada her zamanki pozisyonunda uyuyordu.
Eren ve emre ise birbirlerinin kafasına yaslanmış uyuyordu.
Tam kapıya yöneldim ki kapı açıldı.

Enes şişmiş gri gözlerle bana bakmaya başladı.

Birden bir adım attı ve bana sarıldı.
Önce afallasam da bende ona sarıldım.

"Sana ihtiyacım var."

Kafamı kaldırıp Enese baktım.
"Burdayım."

Benim odama çıktık yatağa başdaş kurdum.
"Sorun ne?"

Sadce yüzüme baktı.
Dudağını kıvırdı ve kaşlarını çattı.
"Hiç iyi değilim ben."
Sesindeki titreme kalbimi acıtıtken tekrar konuştu.
"Lütfen... birşey sorma."
Önce beni yana ittirdi daha sonra da dizine yattı.
Öylece kaldım.
Elimi aldı ve saçına koydu.
Yumuşak sarı saçları...

Saçlarını okşamaya başladığımda o çoktan gözlerini kapamıştı bile.
Masum bir çocuk gibiydi.
Anne şefkatine aç küçük bir çocuk.

Derinden yaralı insanlardık biz.
Birbirimize ihtiyacımız vardı.
Her ne kadar geçmişte birşeyler yaşamış olsak da yine ayrılamıyorduk.
Başka kimsemiz yokdu çünkü.
Bizi birbirimize bağlayan acımızın aynı olması mıydı?
Hepimiz sahipsizdik.
Anne babamız yoktu,düştüğümzüde kalkıp kaldığımız yerden devam etmeyi öğrendik biz. Yaşayamadığımız çocukluğu içimize atıp acılarımızı besleyen insanlardık.
Şansa bak.
Bağzılarımızın içindeki çocuk Bağzen ortaya çıkıyor.
Yeri geldiğinde birbirimizin anne babası olmadık mı biz?
Biz birbirimiz için yaşamıyor muyuz zaten?











Gözlerimi açtım.
Bacağım uyuşmuştu fakat kımıldamadım.
Sabah olmuştu.
Elim hala Enesin sarı saçlarındaydı.
Derin bir uykudaydı.
Gülümedim.

Aşağıdan sesler gelmeye başladığında aklıma gelen şeyle donup kaldım.
Elif ve Kaan. Ve manyak Emre.

Enes gri gözleirni araladı.
"Gece?..."

"Enes."

"Keşke beni uyandırsaydın."

"Kıyamadım."

Yerinden kalktı ve elini saçlarına geçirdi.
Zaten dağınık olan sarı saçlarını daha da dağıttı ve yerinden kalktı.

Bende kalkdım ve topallayarak aşaya indim.
Kaan ve Emre birbirne öldürücü bakış atarken Elif aralarında duruyordu.

Aşaya indim ve Emre nin önüne geçtim.
"Benim veletime birşey yaparsan seni vururum çocuk."

"Elifin yanında uyumuş lan?!"

"Ee nolmuş?"

"Ne mi olmuş-"

"Bidaka bidaka karademir. Sen Gece'nin yanında uyurken ben birşey dedim mi?"

Emre donup kaldı.
"Desene hadi."

"Sen dersen bende derim."

"O benim kardeşim."

"Gece zaten benim kardeşim değil."

"Tamam ama-"

"Yaa... öyle kalırsın."(Gece."



Kahvaltı ettik ve salona geçtik.
Kapı çaldığında koşarak açmaya gittiğimde baran bileğimden tutup beni geri çekti.
"Açma."

"Ne oluyor?"

Erkeklerin hepsi ayaklandığında geri çekildim.
"Yukarı."

Enes'e baktım.
Olumsuz anlamda kafa salladım.
"Gece. Yukarı!"

Elif kolumdan tuttu ve beni yukarı sürükledi.
Çıkar çıkmaz odama gittim ve pencereye koştum.
Dışarda bir araba vardı.
Geri geri yürüyen birini gördüm.
Ve ona doğru yürüyen elinde silah olan Baranı.
Şok olmuştum sanırım kımıldayamıyordum

Herkez dışarı çıktığında o kişinin okan olduğunu farkettim.
Konuşuyorlardı.
Ne olduysa birden oldu.
Okan belinden bir silah çıkardı ve Barana doğrulttu.
Gülümsedi.
Konuşuyordu fakat duyamıyordum.
Elindeki silahla diğerlerini gösteriyordu.
Sanırım seçim yapıyordu...

Gözlerim kocaman olurken kalbim çok hızlı atıyordu.
Birden birşey oldu.
Silah patladı.
Buğazıma birşey takılmış gibi hissettim.
Bütün vicudum korkuyla kasılırken elif beni geriye çekti.

Çığlık attığımı farletmemiştim bile.
Kim kimi vurmuştu?
Ağa kalktım ve koşarak aşaya indim kapıya koştum.
Görüceğim manzarayı kaldırabilicek miydim?
Kapıyı açtığımda donup kaldım.
Konuşamıyordum.
Okan gözleirni bana çevirdi ve pis pis gülümsedi.

Bütün nefesimi topladım ve bağırdım.
".........."













Ne kadar yorum o kadar hızlı y.b ehehehehh

sınırlar (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin