☆Nefes☆

48 4 22
                                    

(Medya gece'nin babası.)

Gözlerimi açtığımda Elif'in sarı saçlarından
başka birşey göremiyordum.
Saçları yüzümden çektim ve yataktan çıktım.
Daha sonra odamdan çıktım ve misafir odasına geçtim.
Fakat ikiside orda değildi?

Telefonumu aldım ve Enes'i aradım.
"Nerdesiniz?"

"İşimiz çıktı."

"Ne işi?"

"Önemli bişey değil."

Telefonu kapattım.
Elif çoktan kalkmıştı.
Dağılmış sarı saçlarını düzellti.

Telefonum çaldığında irkildim.
Babam arıyordu.

"Efendim baba?"

"Gece? Nerdesin.?"

"Evdeyim?"
Sesi kötü geliyordu ne olmuştu?

"Şirkete gelebilir misin?"

"Tamam."

"On dk'ya şöför göneriyorum."

Telefonu kapattı.
Elif'e döndüm.
"Gitmem gerek. İstersen kalabilirsin."

"Eve gitsem daha iyi olur."

"Tamam görüşürüz o zaman."

Elifle aynı anda evden çıktık.
Eliflerin şöförü daha önce gelmiş ve elifi almıştı.
Daha sonra babamın şoförü geldi.

Şirkete gittiğimde kalbim hızlanmaya başlamıştı.

Babam kapının önünde arabasına yaslanmış duruyordu.
Gözleri şişmiş gibiydi.
Tuhaf olan Kaan'da arabadaydı.

Babamın yanına gittim.
"Sorun ne?"

"Leyla. Araba çarpmış ve-"
Babama dur işareti yaptım.
Gözlerim dolmaya hatta çenemden yaşlar akmaya başlamıştı.
Leyla ablayı çok seviyordum...
Ve bana annemin göstermediği ilgiyi göstermişti.

Babam bir adım attı ve bana sarıldı.
Ağlamam durmuyordu.
Kaan....
Böyle birşeyi atlatması uzun sürücekti.

Arabanın kapısı açıldı.
Kaan'a baktım.
Gözleri fazlasıyla şişti.
Mavi gözleri kıpkırmızı olmuştu.
Boş bir ifadeyle bana bakıyordu.
Koştum ve Kaan'a tüm gücümle sarıldım.

Önce karşılık vermedi daha sonra güçsüzleşmiş kollarını bana doladı.

Baranın leyla abladan başka Kimsesi yoktu şimdi ne olucaktı?

Kaan'la ayrıldık ve arabaya bindik.
Eve doğru yola çıktık...

Babam evin kapısnı açtığında bacaklarım titriyordu.
Babam ne hissetmişti?

Neden sevdiği bütün kadınlar onu yarı yolda bırakıyordu?
Hayat neden bu kadar acımasızdı!?

Kaan yukarı çıkmak yöneldi fakat babam bileğinden tuttu.
Baranı çekip sarıldığında karşımda sevdiği kadını kaybetmiş iki adam vardı.

Bende gittim ve ikisine sarıldım.
Babam ayrıldı ve mutfağa doğru gitti.
Sanırım ağladığını görmemizi istemiyordu
Kaan'a baktım.
Mavi gözleri yaşla dolmuştu ama akmıyordu.
Ben ise ağlamaktan görmüyordum ama.

Babam gittikten sonra kaan odasına çıktı.
Ev çok sesizdi...
Fazla sessiz.

Odama gittim ve elimi yüzümü yıkadım.
Daha sonra kaan'nın yanına gittim.
Yatağının kenarına oturmuş dizlerini kendine çekmişti.

Kafasını kollarına gömmüştü.
İçinde fırtınalar koğtuğunu biliyordum.
Kaan'da böyleydi.
Ne kadar üzülse bile belli etmiyordu .
Korktuğum tek şey bir daha bana çarpık bir şekilde gülümsemiyecğiydi.

Bu şekilde olmak ona hiç yakışmıyordu...

Yumruğunu sıktığını farkettim.
Sessizce karşısına oturdum.
Kafamı başına yasladım.

Neden tam mutlu oldum sanarken hayatım boka sarıyordu?
Ben güçlü birydim. Öyle olmam gerekiyordu ama beni zedeleyen tek şey sevdiğim insanların tek tek gözümün önünde kaybolmasıydı...
O anda kaan'nın yanında olmam gerekiyordu.
Ama ben evde arkadaşlarımla eyleniyiyodum!

Canım yanıyordu.
Ne kadar da aptalca hareketler yapmıştım.

Kaan kafasını kaldırdı.
"Ben... sadece uyumak istiyorum."

Göz yaşlarımı tutmaya çalışsam da başaramamıştım.
Neden?...

Kaan ayağa kalktı ve sendeleyerek yatağına yattı.
Kalktım ve yanına oturdum.
Kafasını dizime koydu.
Sarı kıvırcık saçlarını okşadım.
Ağladığını hissediyordum.
Bende ağlıyordum...

Ağlamak ne kadar da değişik birşeydi.
Mutlu olduğunda ağlarsın,üzüldüğünde ağlarsın,sinirlendiğinde ağlarsın.
Ben neden ağlıyordum?
Baran birşe hissetmemesine rağmen neden ağlıyordu?

Enes neden ağlıyordu?
Annesi öldüğü için mi?
Benim annem ölse ağlamazdım.
Ama leyla abla ölmüştü.
O benim asla sahip olamayacağım annem gibiydi.
Bana her konuda destek olan tek kadındı.

Hala aklım almıyordu yaşamak ne kadar da boktan birşeydi.
Yaşarken zaten üzülüyordun.
Gittikten sonra da başkaları üzülüyor.
Ben ölsem kim üzülürdü.
Babam mı?

Dizimde hıçkırarak ağlayan çocuğa baktım.
Hiçbirşeyi o seçmemişti.
Benim annem. Onun babası yoktu hayatında.
Şimdi kaan'nın tutucak dalı kalmamıştı.

"Benim yüzümden..."

"Hayır kaan."

"Öyle."
Konuşurken sesi titriyo ve inceliyordu.
Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama kendime geldiğimde kaan uyumuştu.
Bacaklarım uyuşmuştu fakat kımıldamamıştım.
Şimdi daha iyi anlıyorum kaan'nın neden sürekli uyuduğunu...

Hava tamamen kararmıştı.
Kaan uykusunda ara ara sayıklıyordu...

Odanın kapısı açıldığında babamı gördüm.
Gözlerim tekrar dolmaya başladı.
Kaan'dan yavaşça ayrıldım.
Odadan çıkmadan önce babam kaan'nın üzerini örttü.

Mutfağa gittik.
Birkaç boş wisky şişesi vardı fakat babam sarhoş değildi.

Nasıl şeyler yaşamıştı bu adam?
Neden etrafımfaki kimse neden mutlu değildi?
Neden herkesin sorunları vardı lan!
Kalbim acıyordu artık.
Kaan'nın o hallerini gördükçe nefesim kesiliyordu.

Ben düşersem kim kaldırıldı?

Babam yatak odasının kapısına elini uzattı.
Daha sonra kapıya bir yumruk attı.
Yavaşça çöktü ve kapıya yaslanarak oturdu.

Bende yanına oturdum.
Başımı omzuna yasladım.
Bu omuzlarda ne kadar da yük vardı...








...





Elinizden geldiği kadar yorum yaparsanız çok sevinirim🙏

Kitap bundan sonra gelişiyor bU arada.
Herşeye hazırlıklı olun derim : )

sınırlar (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin