☆yağmur ve Gece☆

67 7 46
                                    

(Ufak bir açıklama bundan sonra Medya'da böyle şeyler görürseniz kalp krizi geçirmeyin djsjksks)

Herşey üzerime geliyordu.
Ne yapıcağımı bilmiyordum kime güveneceğimi bilmiyordum...
Yanlış şeyler yapmaktan kotkarken tamamen bir yanlışın içine sürüklenmiştim sanki. Okula gitmek için hazırlandım bileğim biraz daha iyiydi.
Bol kot bir pantolon ile siyah bir tshrt giymiştim.
Saçlarımı iki yandan gevşek bir balık sırtı ördüm ve aşaya indim.
Kaan masada yemek yiyordu.
Ona hadi işareti yaptım ve evden çıktık.
Tayfun abi bizi okula bıraktı.
"Bu arlar pek görüşemiyoruz ha velet? "
Kaan omuz silikti.
"Bilmem. "

Ona gülümsedim ve sınıfa çıktım.
Emre yi görmek dahi istemiyordum.
Enes'in yanına oturdum.
Emre'nin sinirden kudurcağını bildiğim için bilerek yapmıştım.
Beni görünce şaşıran Enes kollarını ensesinde birleştirdi ve piç sımile attı.
"Bakıyorum da bu aralar beni çok şaşırtıyorsunuz bayan?"
Tek kaşını kaldırdı.

Gülümsedim ve.
"Alışsan iyi edersin sarı kafa."

Kafamı emre'ye çevirdim.
Siniri gözlerinden okunuyordu.
Eren ise bu aralar fazlasıyla sessizdi.
Acaba baran hakkında Elifle konuştuklarımızı biliyor muydu?
Elfi sınıfa girdi ve bana ne bok yiyorsun?! Bakışı atarak yerine oturdu.
O sırada içeriye müdür girdi.
Elinde kağıtlar vardı.
"Meraba çocuklar. "
"Okulumuzun sizin için bir planı var hem en yüksek sınıf hem de en başarılı sınıf olduğunuz için İzmir'in doğu kısmındaki sahil kampına gidebiliriz diye düşünüyorum. Sizler için de bir ara olur.
Malum ünüverste sınavı yakında."

Elindeki kağıtları yavaş yavaş dağıttı.
"Kurallar ve gerekenler yazıyor veliye imzalatıp getirin."

Kağıda baktım
İzmir güzüde koloeji'nin düzenlediği tatil.
Acil durumda ulaşılıcak vasinin numarası:
Sürekli hastalığı(varsa):
Kurallar.
Alkol yok. Sen onu külahıma anlat dedi gece.

Kamp dediklerinin o bölgedeki pansiyonlar olduğunu öğrenince yıkıldım.
Her oda iki kişilikti.
İyiiii.

Tam derse ddalmıştımki birisi kalemle omzumu dürttü.
"Ah!"

"Okuldan sonra bizim mekana gidelim mi?"

"ssadeceyanına oturdum Enes! Gel evlenelim demedim."

"Olur bigün."

"Ne?"

"Hiiç."

Dersin ortalarına doğru kafamı Enes'e çevirdim.
Uyuyordu!
Sarı saçları alnına düşüyordu gri gözleri kapalıydı.
Bu çocuğun kirpikleri bile sarıydı.
Kolu yanağına geldiği için dudakları yamulmuştu.
Bu fırsat kaçmaz!
Hemen telefonumu aldım ve çaktırmadan birkaç fotoğraf çektim.
Uyandığı zaman dalga geçmem için bir sebep yoktu...
Aslında dalga geçmem için bir şey daha olabilirdi.
Kalemliğimden siyah keçeli kalemi aldım ve Enes'in yüzüne yaklaştırdım.
"Fotoğrafımı çekmen yetmedi mi....?"
Siktir eheheh.
Donup kaldım.
Yamuk Dudağının yanı kıvrıldı.
Omzuna hafif bir yumruk attım.
"Bunun intikamını alırım ama...."
Şu an baya baya uykusunda benimle konuşuyordu.
"rüyanda görürsün."

Zil çaldığında hala Enes'le atışıyorduk.
Gri gözleri aralandığında birden soluklaştı.
(Daha yeni Emre yi Emere diye yazdım sbsjsnsn)

Okul bittikten sonra Emre ve Eren ortalıklarda yoktu.
Binadan çıktım ve kaan'nın yanına yürdüm
Arabaya bindik ve eve gittik.
Yorgun olduğum için direk odama çıktım ve üzerimi değiştirdim.
Yatağıma oturdum ve telefona bakmaya başladım.  Yağmur yağmaya başladığında kafamı pencereye çevirdim.
Küçükken her yağmur yağdığında dışarı çıkardım.babam beni yağmur yağarken gitmişti belki yağmur yağarken döner diye.
Odama birsi girdiğinde bu kez kapıya baktım.
"Gece hani dedin ya. Bu aralar fazla takılmıyoruz diye. Sen yağmuru seversin gel dolanalım."
(Tövbe tövbe dolanalım mı domalalım diye yazdım!)

Yine köpek dişlerini göstererek çarpık çarpık gülmeye başladı.
Kafa salladım.
"Giyinip geliyorum. "

"Gerek yok bişey farketmez her zman güzelsin zaten."
Gri pijamama ve üşendiğim için değiştirtirmediğim tshrt'e baktım.

"Tamam. "

Üzerime sihay bol hırkamı giydim ve kaan'la aşaya indik.
Leyla abla bizi kapıda bekliyordu.
"Nereye çocukar? "

"Dolanıcaz biraz."

Kapıdan çıktık.
Sağnak yağıyordu.
Kolumu iki yana açtım.
Geri indirdiğimde hırkanın tek kolu omuzlarımdan düşmüştü fakat umursamadım.
Sokakta koşmaya başladım.
Daha sonra takıldım ve dizlerimin üzerine düştüm.
Kaan da geldi ve hiç bozuntuya vermeden yanıma oturdu.
Saçlarımdan su damlıyordu.
Kaan'a baktım gülümsedi gülümseyince çenesindeki damlalar hızlandı.
Eliyle ıslak kıvırcık saçlarını arkaya yapıştırdı.
Hava kararıyordu.
Karşımızda gün batımı ve yağmur.
Ah velet beni nasıl da tanıyorsun...
Ağa kalktı ve elimden tutarak beni kaldırdı.
Sonra güneşe doğru koşmaya başkadık.
Birden sokaktan araba çıktı ve kaan refleks olarak beni kendine çekti.
Islak bedenim onunkiyle birleşince kafamı kaldırdım.
Mavi gözleriyle bana bakıyordu
Bir araba daha geliyordu.
Üzeirmize su sıçrayacaktı araba geçerken kaan kafamı tuttu ve göğsüne bastırdı.
Pis su yüzüme gelmemişti.
Zaten ona gelemzdi fazlasıyla uzundu.
Gülümsedim ve bedenlerimiz ayrıldı.
"Eve gidelim artık sonra üşütürsün falan annem başımın etini yer sonra."

"Tamam."



Buraya da ufak bir fotoğraf bırakıyorum.

Buraya da ufak bir fotoğraf bırakıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sınırlar (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin