sınırlar (Bitti)

☆Açelya☆

Bir hafta kamp'a gidecektik.
O nedenle çanta hazırlamam gerekiyordu.
Kaan ne kadar gitmemi istemesede kafa dağıtmak benim de hakımdı.
Babam zaten izin vermişti o nedenle mutluydum.
Yanıma birkaç parça kıyafet ve genel eşalarımı aldıktan sonra hazırdım.
Yarın sabahtan otobüs ile gidecektik.
Elifle bu konuyu konuşmuştuk giderken beraber oturacaktık orda ise aynı odalarda kalacaktık.
Üzerime siyah kot bir şort ve gri bir tshrt giymiştim.
Herkes okulda toplandı.
Elif gülerek yanıma geldi.
Benimkinden biraz daha kısa bir şort giymişti üzerinde ise kırmızı bir tshrt vardı.
Yanımıza Enes geldi.
"Oo hanımlar bakıyorum da bu gün yine çok güzelsiniz."

"Tabiki,benden bahsediyoruz. "(Elif)

"Her fırsatta kendini övmessen olmaz dimi?"

Öğretmenimiz geldi ve yoklama aldı.
Son kez kurallardan bahsetti.
Otobüs'e bindik.
Elif yanıma oturdu ben cam kenarındaydım.
Emre ve Eren önümüze Enes'de arkamıza oturdu.
Enes'in yanına tam kimse oturmadı derken tam anlamıyla taş gibi bi kız yanına oturdu.
Esmerdi dolgun dudakları vardı.
Koyu kahfe saçları düzdü ve beline kadar uzanıyordu.
Göbeği açık siyah bir buluz giymişti.
Altında ise dizinin biraz üzerinde biten şort vardı birazı yukarı doğru katlanmıştı.
Enes tam konuşacakken işaret parmağını kaldırdı ve.
"Tek kelime etme. Başka her yer dolu."

Elifle ben birbirimize bakmaya başladık.
Kimdi bu kız.
"Ismin ne?"
Diye sordum kıza.
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."
Sinirden kasılırken kıza dik dik baktım.
"Bir kez daha sormıcam ismin ne?!"

"Açelya. O çirkin yüzünü görmemek için söylüyorum şimdi dön önüne."
Sakin ol Gece.
Kesinlikle onu boğmak istemiyorsun.

Enes'e ufak bir göz hareketi yaptım.
Ayağa kalktım ve elif yana kaydı.
Enes arkadan öne atladı ve bende kızın yanına oturdum.
"Bence şansını fazla zorluyorsun?"

"Bilmem öyle mi?"

"Ha sen deneyip görmek istiyorsun-"
Sakin ol gece...

"Seninle muhattap olmak istemiyorum."

"Aa bak sen şu işe. Ben istiyorum ama!"
"Sana sadece ismini sordum. Bu tiple bu Ego nerden geliyor bilmiyorum ama o laflarını alır sana tel tek so-"
Elif kolumdan tuttu ve geri yerlerimize oturduk.
Bu kız yüzünden tatilimi bozamazdım.

Otobüs durdu ve herkeskalıcağmız otelin önünde toplandı.
Enes tek oda tutmuştu.
(Tabiki kalıcakları yere pars ödüyolar fakat indirim yapıyorlar.)
Elifle bende odamızı kararlaştırmıştık.
Hemen yan oda zaten Emre ve Eren'nindi.
Otelin alt kısmı kafeydi.
Bizimle gelen öğretmenimiz son bir uyarı yaptı.
"Lütfen hormonluk duygulularınızı kendinize saklayın."
Elif beni dürttü.
Sırıttım.
Otel sahilin karşısındaydı.
Hemen odamıza çıktık.
Oda büyüktü yan yana iki tane yatak vardı.
Büyük dolaba yerleştik.
Elif kırmızı mayolarını çıkarmaya başladığında şok olmuştum.
Bu kız ne kadar cesaretliydi.
Siyah kısa bir deniz şortunun üzerine uzun lacivert salaş bir askılı giymiştim.
İçimde şortun üst kısmı vardı daha çok sporcu atletine benziyordu.
Zaten sergiliycek birşeyim olmadığı için takmamıştım.
Havluları vesayre aldıktan sonra aşaya indik.
Saçlarımı yukardan topladım ve yanlardan tutamlar bıraktım.
Dışarı çıktığımızda herkesin bize baktığını farkettim.
İnce bacaklarım ve olmayan dişi yönlerimle ne kadar komik olabileceğimi düşünürken birsi elimi tuttu ve öptü.
"Çok güzelsiniz hanımefendi."
Kafamı kaldırdığımda Eren'nin açık kahferengi gözleriyle karşılaştım.

"Sende çok şey.."

"Mükemmel?"

"Hayır."
"Köpekbalığı gibi."

Elif ve Enes kahkaha atarken Eren hiç bozuntuya vermedi.
"Hadi ama Ece. Erenle konuşmuyorsun benimle değil."

"Iyi öyle olsun."
Eren tekrar gülümsedi ve gitti.
Yeni farketmiştim. Gri bir şort giymişti.
Üzerinde birçok ben olan sırtı beyazdı.
Çıkmış kürek kemikleri ve sırtındaki kaslar  gören bütün kızları etkileyebilirdi.
Ama beni değil.

Birsi soğuk birşeyi sırtıma deydirdiğinde  irkildim ve yere düştüm.
"Enes!"

Enes elindeki birayla bana bakarak sırıtıyordu.
Elindeki şişeyi aldım ve kumda koşmaya başladım.
Mavi bir şort giymişti üzeirnde siyah bir askılı vardı.
Beni kovalamaya başlamıştı.
Kahkaha atarak koşuyordum kimsert birşeye çarptım.
Gördüğüm tek şey kastı.
Kafamı kaldırdığımda soğuk mavileri gördğm.
Kahtetsin Emre!
Bir elimdeki şişeye bir de bana baktı.
Sonra bakışları Enes'e kaydığında sinirden kasıldığını hissetim.

"Pardon."
Arkamı dönüp gidicekken Emre kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.
Enes'in yanımıza gelip harakete geçeceğini anladım.
Siktir.
"Birkaç gündür nerden benimle konuşmuyorsun?"
Enes'e ben hallederim bakışları atsam da gri gözlerini Emre'den çekmiyordu.
"Öyle gerekti. Şimdi bırak beni."
Gözlerini  gözlerimden ayırmıyordu.

"Kız bırak dedi!"

Emre gözlerini kapattı sabır çekiyordu sanırım.
Beni kendine iyice çekti.
sanırım Enes'e meydan okuyordu.
Kaşlarımı çattım.
"Emre sonra konuşalım."

"Hayır gece şimdi konuşucaz."

"Seninle şimdi konuşmak istemiyorum"

"Sana soru sormadım."

"Seninle konuşmuyordum çünkü çocuk gibi davranıp baranın hayatına sıçmışsın! Daha bide üstüne onu bana canavarmış gibi anlattın! Farkettim ki asıl canavar sensin!"

Kolumu  çwktim ve yürümeye başladım.
"Onu benim kadar tanımıyorsun..."

"Ben seni tanıyamamışım!"

Evet belki ağır sözler kullanmıştım fakat sabahtanda sinirli olduğum artık ufak birşeyi daha kaldırıcak tahamulüm kalmamıştı.
Enes arkasını döndü ve bana atla işareti yaptı.
Koştum ve Enes'in sırtına atladım.
Bacaklarımı gövdesine doladım ve kollarımı açtım.
Hala elimde olab bira şişesini kafama diktim.
Tadı bok gibi!
Bu kez şişeyi Enes aldı ve oda kafasına dikti daha sonra elinin kenarıyla dudağını sildi ve şişeyi bir kenara attı.
Kumda koşmaya başladığında kahkaha atıyordum.
Arkada bizi izleyen Emre'yi bile bile....