Okuyucularım, biliyor sunuz ki ben bölümler için sınır koymuyorum. Kendi isteğinizle beğeni ve yorum yapın istiyorum. Ama benim saatler yada günlerce yazdığım bölümü artık beğenip yorum bile yapmıyor sunuz.
Lütfen emeğe saygı gösterin ve bir saniyenizi bile almayacak beğeni ve yorumu yapın.*****
Tuğçe'me gelsin bu bölümde. Ve kızların giydiği elbiseler de ona ait. Seni seviyorum bebeğim 😘
Bir kor var içimde, ne sönüyor nede küle dönüştürüyor beni.
Bir yumru var boğazımda ne yutuluyor nede boğuyor beni.
Yaralı bir ruh var bu beden de ne göçüp gidiyor nede yaşatıyor beni.
Bir gerçek var kabul edemediğim.
Sen öldün. Ben öldüm.
Tek fark sen toprağa karıştın bende arafta kaldım kızım.Soğuk havaya aldanmadan yürümeye devam ettim saatlerce. Canım yanıyordu. Kızımı her ziyaret ettiğimde. Eskiye göre daha iyiydim ama yine de geçmiyordu içimde ki acı. Ömrümün sonuna kadar kızımın acısını yaşayacaktım galiba. Evlat ölünce de içinden koparıp atamadığın tek acıydı. Taze yara gibiydi bu acı. Hep kanayan hiç kabuk bağlanmayan bir yara.
Büyük evin önünde durduğum da üşüyen parmaklarımı zile bastıracağım zaman kapı otomatikmen açıldı. Kameralardan geldiğimi fark ediyorlardı. Bunun için beni bekletmeden hemen kapıyı açıyorlardı.
" Buyrun efendim."
İçeri geçmem için kapıyı açtığında beklemeden içeri adımladım. Barlas'ın, güvenlik şefiydi bu adam. Her gelişimde o ilgileniyordu benimle.
" Merhaba, ben lordu almaya geldim."
Adam saygıyla başını eğip ilerlemem için eliyle yolu gösterdi.
" Tabi efendim. Çocuklar getirene kadar içerde beklemek ister misiniz?"
Başımı olumsuz anlamda sallayıp lordun olduğu yere ilerledim.
" Ben alırım. Siz zahmet etmeyin."
Bahçeye geçtiğim de kokumu almış gibi hemen kulübesinden çıkıp havlamaya başladı. Kuyruğunu sallayıp etrafında dönünce gülümseyerek yanına gidip kollarımı ona sardım.
" Merhaba oğlum, seni almaya geldim."Beni onaylar şekilde havladığında zincirini açıp yerimden kalktım.
" Köpeğimi çalan küçük bir hırsız."
Onun sesini duyduğumda şaşkınlıkla arkamı döndüm. Ne zaman gelmişti ki. Ben onu yurt dışında sandığım için gelmiştim buraya.
Gözleri bedenimde dolaşıp en son gözlerimde durdu. Yorgun ve bitkin bakıyordu. Sanki hiç uyuyamış gibi.
" Kaçırmıyorum ki, benimle gelmeye razı, kendi rızası varsa bu hırsızlık değildir."
Başını yana eğip lorda baktı. Sahibini gören hayvan beni bırakıp Barlas'ın yanına gidince kaşlarımı çatarak ona baktım.
" Hırsız sensen tabi ki ses çıkarmaz. Seni görünce ne yapacağını bilmiyor."
O geldiğine göre artık lordu götürmeme gerek yoktu. Zaten kendisi buradayken neden köpeğini versin ki bana. Üzülerek lorda baktığımda Barlas'ın sesiyle yüz ifademi düzelttim.
" İçeri geçelim mi? Sıcak bir şeyler içersin, burnun kızarmış üşümüşsün."
Üşümüştüm aslında saatlerce yürüdüğüm için ama eve gitsem daha iyi olacaktı.
" Ben eve gideyim. Lord için gelmiştim. Madem buradasın götürmeme gerek yok."Gözlerini kapatarak başını yukarı kaldırdı. Bir şeyler homurdandıktan sonra derin bir nefes alıp gözlerime baktı.
" Gel önce biraz ısın Sare. Saatlerdir yürüyorsun. Hadi eve gir."
İtiraz istemeyen ses tonunu duyduğumda önünden geçerek eve doğru yürüdüm. Attığım her adımı biliyordu. Yaptığım her şeyi... Bunun için mi hiç aramıyordu beni.
Evin sıcak havası yüzüme çarptığında ne kadar üşüdüğümü yeni yeni fark ettim. Başımı arkaya çevirip Barlas'a baktığım da salonu gösterdi.
" Ne içersin."
Yerime oturup beklentiyle bana bakan adama baktım.
" Kahve"
" Bize iki sade kahve, Sare'nin ki kupa bardağında olsun."
Çalışan kadın onu onaylayarak çıktığında gözlerimi ondan kaçırıp etrafıma baktım. Kahveyi sevdiğimi biliyordu. Küçük fincandan içmediğimi de. Neden kimsenin bende fark edemediği şeyleri görüyordu.
" İyi görünüyorsun."
Oda iyi görünüyordu. Biraz yorgundu ama her zaman ki formdaydı.
" Toparlanıyorum. Yeniden başlıyorum hayata."
" Ayrı eve çıkmışsın! Bir sorun yok değil mi?" Seni rahatsız eden herhangi bir şey..."
Başımı olumsuz anlamda salladım.
" Biliyorsun olmadığını."
Beni onaylayıp sigarasını yaktı.
" Biliyorum, yine de senden duymak istedim. İyi olduğunu ve sorun olmadığını."
Kahvelerimiz geldiğinde hemen içmeye başladım. Ne söyleyeceğimi yada nereye bakacağımı bilmiyordum. Onun gözleri sürekli üzerimde olduğu için ne yapacağımı bilmiyordum. Yarıladığım bardağımı sehpaya bırakıp birden yerimden kalktım.
" Ben gideyim. Kahve için teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General FictionKenan," Burdan kaçamazsın..! Buna asla izin vermem sen benimsin anla bunu... Saklandığım yerden nefes dahi almadan bekledim çünkü o benim nefes alışlarımı bile biliyordu.... Kenan hasta bir adamdı, bağımlıyıdı.. Ve bu hastalık ne yazık ki bendim...